BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Bonn kentindeki İstihdam Araştırmaları Enstitüsü'nün yayımladığı deneyde, Linz Üniversitesi'nden bir araştırmacının Alman şirketlerine birbirinin aynı 1,500 özgeçmiş yolladı. Deneyi yapan araştırmacı Doris Weicshelbaumer, özgeçmişlerin birinde Meryem Öztürk, diğerindeyse Sandra Bauer adını kullandı. Araştırma sonuçlarına göre, Sandra Bauer isimli özgeçmişe yüzde 18,8 oranında geri dönüş olurken, Meryem Öztürk isimli özgeçmişe yüzde 13,3 oranında geri dönüş yapıldı.
Und was ist mit der #Fremdenfeindlichkeit und #Misogynie in deutschen Personalabteilungen?https://t.co/aSvtaw92d5
— Julia Thrul (@c_g_citizen) 21 Eylül 2016
Meryem Öztürk ismiyle beraber, başörtülü bir resmin kullanıldığı özgeçmişlerin görüşmeye çağırılma oranıysa yüzde 4,3'te kaldı.
Araştırmacı, başörtülü fotoğraflarda "Adayın laik bir ortama kolayca uyum sağlayabilecek genç ve çağdaş biri olduğunu vurgulamak için modern bir bağlama biçimi kullanıldı. Başörtülü bir adayın, Alman isimli ve başörtüsüz bir adayla aynı oranda iş görüşmesi daveti alması için ortalama 4,5 kat daha fazla sayıda özgeçmiş yollaması gerekiyor" diye konuştu.
AYRIMCILIK, ÜST DÜZEY GÖREVLERE BAŞVURULDUKÇA DAHA DA ARTTI
Ayrımcılığın daha üst düzey kabiliyetler isteyen işlere başvuruldukça daha da arttığı görüldü.
Meryem Öztürk isimli, başörtülü aday bir sekreterlik işine başvururken, Sandra Bauer'den 3,5 kat daha fazla sayıda özgeçmiş yollaması gerekirken, muhasebe şefliğine talip olunca bu oran 7,6 katına çıktı.