Türkiye ile 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çok boyutlu siyasi gerilim yaşayan Avusturya'nın Efes Antik Kenti'ndeki arkeolojik kazı çalışmalarının normal süresinden 2 ay önce Türkiye tarafından durdurulmasının ardından başlayan tartışma sürüyor.
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün 100 yılı aşkın süreden bu yana İzmir Selçuk'taki Efes Antik Kenti'nde yürüttüğü kazı, ani bir kararla Dışişleri Bakanlığı'nın 31 Ağustos 2016 tarihli yazısıyla, normal çalışma döneminin bitmesine 2 ay kala iptal edildi. Basında Türkiye'nin Avusturya'yla 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşadığı siyasi gerginlik nedeniyle Avusturyalı arkeologların sürdürdüğü kazı çalışmalarının sonlandırıldığı yorumları yapılsa da Türkiye'nin Efes'teki kazıların sonlandırılması konusunda Avusturya'ya nasıl bir gerekçe sunduğu konusu belirsizliğini koruyor.
Sputnik'in ulaştığı Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynakları, Dışişleri Bakanlığı'nın yazısı ile Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün Efes'te yürüttüğü kazıların sonlandırıldığını ve Avusturyalı arkeologların çalışma izinlerinin iptal edildiğini belirtirken bu konuda bakanlıktan bir açıklama yapılmayacağını belirtti. Dışişleri Bakanlığı ise Avusturyalı arkeologların çalışmalarının sonlandırılmasına yol açan yazıdaki gerekçenin ne olduğu konusunda bir açıklama yapmadı.
‘POLİTİKA GELİR GEÇER AMA BİLİM BUNDAN ETKİLENMEMELİ'
Avusturya'nın İzmir Fahri Konsolosluğu görevini yürüten Mustafa Ülkü Caner, iki ülke arasındaki gerginliğin aşılması için Viyana'da temaslarda bulunduğunu anlatırken Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün 100 yıldan daha uzun süredir Efes'te kazıları yürüttüğünü, bu kazıların Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa ve bakanlığın kontrolünde yapıldığını ifade etti. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü başkanı ve aynı zamanda Efes'teki kazıların başkanlığını yürüten Sabine Ladstätter'in son derece üzgün olduğunu da söyleyen Caner, "Çünkü Türkiye'deki yasalara uygun çalışmalar yapıyorlardı ve maalesef bilimsel çalışmaların böyle politik olaylara feda edilmesi büyük zarar. Bu Türkiye için de Avusturya için de büyük bir zarar, dünya bilimi için de tarih bilimi için de büyük bir zarar. Bilim çalışmalarının böyle manevraların dışında kalması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü politika bugün geçer, değişir. Ama bilimsel çalışmalar sekteye uğrarsa bundan bütün toplum ve gelecek zarar görür" dedi.
15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimi Avusturya ve Türkiye arasında diplomatik gerilime neden olmuştu. Avusturya'da darbe karşıtı gösteriler yapılmış ve burada yaşayan Türkler evlerine Türk bayrağı asmıştı. Bunun üzerine Wiener Neusttadt şehrinde, darbe girişimine karşı çıkan Türklerin evlerine ve balkonlarına Türk bayrağı asması yasaklanmıştı. Avusturya Dışişleri ve Entegrasyon Bakanı Sebastian Kurz, devlet televizyonu ORF'ye yaptığı açıklamada, darbeye karşı çıkan vatandaşların katıldığı gösterileri eleştirerek, "Türkiye kökenli insanlar, Avusturya'ya karşı sadık tutum göstermeli. Erdoğan taraftarları ülkeyi terk etmekte serbesttir" ifadelerini kullanmıştı.
HAVALİMANINDAKİ İLAN, GERİLİMİ TIRMANDIRDI
Sonrasında Viyana Havalimanı'nda Kronen Zeitung gazetesinin, "Türkiye'de 15 yaşın altındaki çocuklarla cinsel ilişkiye izin verildiğini biliyor musunuz?" yazılı bir ilanı asılmış, Türkiye'nin tepkisi üzerine Avusturya Dışişleri Bakanlığı, basın özgürlüğüne vurgu yapmıştı. Ardındansa geçen hafta sonu Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Türkiye'yle Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin ilerletilmemesi gerektiğini ifade etmişti. Avusturya Savunma Bakanı Hans-Peter Doskozil ise Türkiye'deki yönetimi ‘diktatörlük' olarak tanımlamış ve "Böyle bir ülkenin AB'de yeri olamaz" demişti. Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Avusturyalı siyasetçilere tepki göstererek "Avusturya ırkçılığın başkenti haline gelmiştir" demişti.
‘İLİŞKİLERİN NORMALLEŞMESİ İÇİN DAHA DİKKATLİ VE ILIMLI OLUNMALI'
"Türkiye ile Avusturya arasındaki bu gerginlik, Türkiye-Avusturya dostluğuna, ekonomik ilişkilere ve bilimsel işbirliğine zarar veriyor, bunu görüyoruz. Ve çok anlamsız bir gerginlik. Ben orada, Türkiye'deki olayları daha iyi kavramaları gerektiğini, Türkiye'de Amerikancı bir darbe girişimi yapıldığını ve bu darbe girişimine, bütün demokratların, AB değerlerine bağlı olanların karşı olması gerektiğini dile getirdim. Türkiye'nin bu konularda daha anlayışla ve daha iyi karşılanması gerektiğini söyledim. Yani bir anlamda kendi kendime vazife çıkardım, orada ilişkilerin normalleşmesini sağlamak için daha dikkatli ve ılımlı olunması gerektiğini belirttim. Türkiye'de parlamentoya uçaklardan bomba atıldı. Avusturyalı parlamenterler bütün partilerden bir komisyonla TBMM'yi ziyaret etmeli dedim. Sonuçta bir darbe var ve bu darbeye herkes karşı çıkmalı. Hükümeti seversiniz, sevmezsiniz, Cumhurbaşkanı'nı seversiniz, sevmezsiniz, bu başka bir şey. Ben kendim de CHP üyesiyim aynı zamanda. Ama bu, darbeye karşı çıkmamayı gerektirmez. Darbeye kesinlikle karşı çıkmak gerekir. Bütün aklıselim insanlar da zaten darbeye karşı çıkıyorlar."
‘AVUSTURYALILARA ‘DARBE GİRİŞİMİNİ HAFİFE ALMAYIN' DEDİM'
Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz'un darbe girişimine karşı ilk açıklama yapanlardan biri olduğunu anımsatan Caner, "Ben de işte bu çizginin sürdürülmesi gerektiğini söyledim Avusturya Dışişleri Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı yetkililerine. ‘Darbe olayını hafife almayın, yüzlerce insan öldü, Meclis'imiz bombalandı, kim yaparsa yapsın böyle terörist bir harekete şiddetle tavır koyun. Suriye konusunda da Türkiye çok zor durumda bırakılıyor' dedim. Mümkün olduğu kadar durumu kendimce anlattım. Bizim Ankara Büyükelçimiz de oradaydı büyükelçiler konferansı için. Gitmişken de memleketin derdini anlatayım dedim" diye konuştu.
Bilim çalışmalarının, siyasi gerginliklerden etkilenmemesi gerektiğini vurgulayan Caner, "Bilimin zarar görmesini engellemek lazım böyle olaylarda. Bilim çalışmaları kısa vadeli olaylar değil. Hele hele Türkiye'nin de yararına olacak bir bilim çalışması yapan bir Avusturya Arkeoloji Enstitüsü var, burada yıllardan beri hizmette bulunuyor ve Türkiye'yle ve Kültür Bakanlığı ile yakın bir işbirliği içinde. Zaten Kültür Bakanlığı'ndan izin alınarak ve onun kontrolünde yapılıyor çalışmalar. Yazık oluyor, kısa vadede belki tribünlere hoş gelebilen bir pastır ama dışa atılan bir pastır. İlişkilerin normalleşmesi lazım ve en hızlı ilişki normalleşmesi bilim ve kültür çalışmalarıyla olur" diye konuştu.
‘TÜRKİYE-AVUSTURYA İLİŞKİLERİ TEKRAR NORMALLEŞMELİ'
Efes antik kentinin görevden alınan Uluslararası Kazı Ekibi Başkanı Sabine Ladstätter de Cumhuriyet gazetesinden Evrim Altuğ'a yaptığı açıklamada, "Bilim, politik meselelerin kurbanı haline dönüştürülmemeli. Ancak görüyorum ki, o sınır da çoktan aşıldı. Bir bilim insanı olarak birlikte yapabileceğimiz ne varsa, ben de yapacağım" demişti.
Efes Antik Kenti'nde 1893 yılında Viyana Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümü öğretim üyesi Ordinaryus Prof. Dr. Otto Bendrof'un başlattığı kazılar için Avusturya Arkeoloji Enstitüsü kurulmuş ve günümüze kadar kazıları yürütmüştü. 1909-10, 1914-25 ve 1936-53 yılları arasında üç kez ara verilen kazılar, dördüncü kez durdurulmuş oldu. Avusturya kazı ekibine önümüzdeki yıl kazı izni verilip verilmeyeceğinin ise gerilimin sürüp sürmemesine bağlı olduğu belirtiliyor.