Türkiye Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın, Deutsche Welle'nin Conflict Zone adlı televizyon programına verdiği röportajın kayıtlarına Bakanlık yetkililerince el konulması, Türk ve uluslararası gazeteci örgütleri tarafından eleştirildi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Deutsche Welle Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü üzerinde özellikle OHAL'den sonra daha büyük sıkıntılar olduğunu vurguladı. Deutsche Welle ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında yaşanan olayın Türkiye'deki koşullarla evrensel gazeteciliğin işlediği Batı arasındaki büyük farkı gözler önüne serdiğini belirten Olcayto, Türkiye'de ifade özgürlüğü, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkının engellenmesinin yeni bir olay olmadığını, çok sık darbelere uğrayan ülkede yasaların özgürlükleri korumaktan çok, bunları sınırlamaya odaklı olduğunu ifade etti.
Basın emekçileri için Türkiye'de en büyük sıkıntının işsizlik olduğunu dile getiren Olcayto Terörle Mücadele Yasası açısından potansiyel suçlu olarak görülen gazeteciler için yazdıkları haberler, yorumlar ve köşe yazıları yüzünden sıkça adli soruşturmaya uğramalarının da bir başka önemli sorun olduğunu kaydetti.
TGC Başkanı Olcayto ayrıca, Türkiye'nin 1946 yılından bu yana bütün kurumları ve kurallarıyla işleyen bir demokrasiye kavuşamadığını ve eleştirel ve sorgulayıcı gazetecilere karşı genel anlamda tahammülsüzlüğün olmasının da bu sürecin doğal bir parçası olduğunu vurguladı.
'TÜRKİYE, ÇİN VE MISIR'I GEÇTİ'
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün Almanya Temsilcisi Christian Mihr ise Türkiye'de yaşanan darbe girişimi öncesinde de basın özgürlüğü konusunda sıkıntılar olmasına rağmen, darbe girişiminin ardından Türkiye'nin, Çin ve Mısır gibi ülkelerin önüne geçerek gazeteciler için en büyük cezaevine dönüştüğünü savundu.
Türkiye'nin uluslararası basın özgürlüğü sıralamasında nerede olduğunun, önümüzdeki yıl açıklanacak raporda ortaya çıkacağını kaydeden Mihr, "Ancak Deutsche Welle'ye yönelik bu tavır, ülkedeki basın özgürlüğünün içinde bulunduğu üzücü durumu göstermesi açısından belirleyici oldu" ifadesini kullandı. Christian Mihr ayrıca, Avrupa ülkelerinin siyasi çıkarlarını bir kenara bırakarak, Türkiye'de baskı altında olan gazetecileri açıktan desteklemeleri ve hatta çok zor durumda olanlara acil iltica hakkı tanımaları gerektiğini belirtti.
IGFM'DEN ALMANYA HÜKÜMETİNE ÇAĞRI: ANKARA'YA KARŞI DAHA OMURGALI BİR DURUŞ SERGİLEYİN
Deutsche Welle ekibine yönelik tavrı eleştiren bir başka kuruluş da Uluslararası İnsan Hakları Toplumu (IGFM) oldu. IGFM Sözcüsü Martin Lessenthin Almanya hükümetine çağrıda bulunarak Ankara'ya karşı daha omurgalı bir duruş sergilenmesini talep etti. Bakanlık çalışanlarınca röportaj kayıtlarına keyfi bir tavırla el konulmasını eleştiren IGFM Sözcüsü, bu olayın karşılıksız kalamayacağını dile getirerek, Türkiye'nin her geçen gün diktatörlüğe biraz daha yaklaştığını savundu. Lessenthin ayrıca, "Alman hükümetinin Erdoğan'a karşı net bir tavır alabilmesi için, Türk hükümetinin daha kaç kırmızı çizgiyi geçmesi gerekiyor?" dedi.