Başbuğ, ordunun bugünkü durumuna ilişkin olarak, "Birinci Ordu Komutanı olduğum zaman İstanbul'da 17 yerde aynı anda eylem vardı. Bu tür bir olaya polis, jandarma yetmeyebilir. İstanbul'a aslında TSK'nın tümünü getirsek yetmeyebilir, devasa bir yer. Ama en kötü senaryoları düşünerek asgari kuvveti bulundurmak mecburiyetindesiniz. Çatışma ortamına girersek bazı yerlerin kontrolünü kaçırabiliriz" diye konuştu.
Son yapılan Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) sivil sayısının ilk defa asker sayısından fazla olmasını hatırlatan Başbuğ, "Askeri vesayet'i kaldıralım derken asker üzerinde ‘sivil vesayet' mi kuruluyor? Yüksek Askeri Şûra'nın yeni yapısı bunu gösteriyor. Dört asker, sekiz sivil var" görüşünü dile getirdi.
Hürriyet'ten Çınar Oskay'ın sorularını yanıtlayan İlker Başbuğ'un açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
Tutuklananların hepsi FETÖ'cü mü sizce?
— Ana iskelet bunlar, hiçbir tereddüt yok. Fiili hareketleri var.
— Deliller çıkacak tahmin ediyorum. Ama hepsi FETÖ üyesi demek mümkün değil. Büyük bir kısmı… 15 Temmuz gecesi biraz tereddütlü hareket edenler var,
Cemaat'in içinde olmayan ama müdahaleye sıcak bakan bir grup var. Sonuncusu da ne olduğunu anlamadan kendilerini olayın içinde bulan, hatta aldatılan bir grup…
Komuta kademesinin o günkü reaksiyonu ve ifadeleri eleştirildi, herkesi tatmin etmedi.
— Komuta kademesi demokrasinin yanında durdu. Darbe hareketine karşı pozisyon aldılar, tartışması yok. Bunun hakkını vermemiz lazım. Ama 15 Temmuz gecesini daha iyi yönetebilirler miydi? Evet.
Hangi noktalarda?
— Detaya girmeyelim. Mutlaka onlar da alınması gereken tedbirleri düşünüyorlardır.
— İkinci Ordu Komutanı Adem Huduti mesela. Çok kimse aynı düşünceyi taşıyor. Belki de suçsuzluğu ortaya çıkar. En azından ümit ediyorum.
‘30 AĞUSTOS'TAN ÖNCE BENİ EMEKLİ ETMEK DÜŞÜNÜLMÜŞ'
2010 olayların yönünün değiştiği bir yıl. Hükümet Hasan Iğsız'ın Genelkurmay Başkanı olmasını engelliyor, Necdet Özel'in önü açılıyor. Sonraki yıllarda terfi eden generallerin çoğu bugün FETÖ'cülükten hapiste.
— 2010 Yüksek Askeri Şûra sürecinde 102 subayın Balyoz Davası'nda yakalama kararı çıktı. Bu resmen YAŞ'ın manipüle edilmesiydi. Cemaat yaptı. Aralarından üç kişi generalliğe ve amiralliğe terfi edecekti. Bir de Hasan Iğsız'ın kuvvet komutanı olması lazım. Çok çirkindi, tam şûra esnasında gazetelerde "Hasan Iğsız internet andıcından soruşturmaya çağrıldı" haberleri çıkarıldı. Türkiye bunları unuttu, unutmasın. Siyasi irade "Orgeneral Hasan Iğsız'ın kuvvet komutanı olmasını istemiyorum" diyebilir, buna saygı göstereceğiz. Ama gerekçeniz nedir? Geçerli bir gerekçe sunulsa neden ısrarcı olayım? "Madem gerekçe sunmuyorsunuz, ben teklif ederim, siz reddedersiniz, sonraki arkadaşa da yine teklif ederim dedim. Gerekçe şimdi çok net: Fethullah Gülen Cemaati istememiş.
Siz o zaman da görüyor muydunuz bunu peki?
— Tabii ki görüyorum, Cemaat var işin içinde. Arkasından Atilla Işık geliyor bizim teamüllerimize göre. O da sabahleyin istifa etti. Sırada Necdet Özel vardı. Jandarma Genel Komutanı'ydı. Necdet Özel'in Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gelmesi lazım. Ama o sene gelirse ve Işık Koşaner de üç yıl boyunca Genelkurmay Başkanı olursa, kuvvet komutanlığı iki yıl sürdüğü için Necdet Özel'in yolu tıkanacak. Siyasi irade Necdet Özel'in jandarmada devam etmesini istedi. Bunu ilk defa size söylüyorum, bu süreç uzayınca bize bilgiler geldi. 30 Ağustos'tan önce beni emekli etmek düşünülmüş. Benden sonra gelecek arkadaş da Işık Koşaner olacaktı.
— Işık Koşaner'in istenenlere "evet" diyebileceğini değerlendirmişler. Cumhurbaşkanı (Abdullah Gül) onu çağırmış. Bana söyledi. "Git" dedim, Cumhurbaşkanı çağırmış, gideceğiz askeri terbiyemizce. Işık Koşaner gitti ve "Ben Genelkurmay Başkanımız ile aynı görüşteyim" dedi.
Vazgeçtiler sizi görevden almaktan…
— Ama kulağımıza geldi, "Başbuğ zaten gidiyor, Koşaner de emekli olur. Atamasını yapmayız" diye konuşuluyormuş. Baktık ki Işık Koşaner Paşa'nın Genelkurmay Başkanlığı da riske girdi. Bu sorunun daha fazla uzamasını uygun mütalaa etmedik. Işık Koşaner'in Genelkurmay Başkanı olmasını teamüller çerçevesinde doğru buluyordum. En azından emekli olmasını engellemek için "Tamam, teamül dışına çıkalım, Necdet Özel kalsın" dedik.
‘SİVİL VESAYET Mİ KURULUYOR?'
Hükümetin orduya güven sorunu var gibi. Genelkurmay Başkanı olmak için kuvvet komutanı olma şartı kalkıyor.
— Yasada zaten böyle bir şey yok. Necip Torumtay kuvvet komutanı mıydı? Kara Kuvvetleri'nde bir saat tutun isterseniz, biter. Süre yok. Necdet Özel Jandarma Komutanı'ydı. Çok kısa bir süre Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirildi.
Büyük değişiklik olarak sunuluyor?
— Bütün orgeneral ve oramirallere diyorlar ki: Ben herhangi birinizi seçebilirim.
‘Nasıl davrandığınıza bağlı…'
— Orasını sen söylüyorsun. Elbette son söz siyasi otoritenin… Ama niye aleniyete döküyorsunuz? Diyoruz ki ortada haklı gerekçe yoksa teamülleri bozmayın.
Kurumun bir şekilde ayakta kalması için mi?
— Evet. ‘Askeri vesayet'i kaldıralım derken asker üzerinde ‘sivil vesayet' mi kuruluyor? Yüksek Askeri Şûra'nın yeni yapısı bunu gösteriyor. Dört asker, sekiz sivil var.
— Vesayet kendini yönetemeyen bir kuruma vasilik yapmaktır. Asker kendini idare edemiyor diyerek, askeri şûrayı değiştiriyorsunuz, 4'ü 8 yapıyorsunuz, Milli Savunma Üniversitesi kuruyorsunuz. Bunları sivil vesayetin tesisi olarak görüyorum.
Fırat Kalkanı akıllı bir hamle miydi?
— Gerekli hatta geç kalmış bir operasyondu. Suriye dört parçaya bölünmüş durumda. Esad'ın hâkim olduğu bölge, IŞİD bölgesi, Özgür Suriye Ordusu ve Suriye Demokratik Güçleri bölgesi ki ana unsur PYD… PYD'yi kim komuta ediyor?
Türkiye nerede duruyor?
— Kilis, Karkamış bombalanıyor. Sınır güvenliğimiz şu anda yok. Mülteci sorunu ve Kürt koridoru sorunu var. 17 Ağustos 2013'te Abdullah Öcalan "Suriye'de bizimkiler başaktör olacak. Özerk bölgeler kurmalıyız" dedi. 3-4 ay sonra Cezire, sonra Afrin'de özerk bölge ilan edildi. Buna ses çıkarmadık. Kırılma noktası YPG'nin (PYD'nin askeri kanadı) Kobani'yi IŞİD'den geri alması oldu. PYD "İlk defa kontrolümüzde bir toprak olacak" diye düşündü. Irak'ı kendi toprağı olarak görmüyorlar çünkü orada Barzani'yle sürtüşme var. Ama Suriye'nin kuzeyi doğrudan PKK'nın kontrolünde.
Bu bir tehdit mi Türkiye için?
— Zaten Irak sınırında Barzani ile sınırdaşsınız. O da bağımsız devlete dönüşürse bir güvenlik sorunu. Ben öyle görüyorum. Buradaki PKK'nın siyasi oluşumu daha da berbat. Türkiye bunu Tel Abyad alınınca gördü. Bu koridora operasyon yapacağız derken, 21 Temmuz Suruç, ertesi gün Ceylanpınar ile terör sarmalına girdi. Korkarak söylüyorum, Suriye'de siyasal çözüm netleşmeden Türkiye'deki terör olaylarının bitmesi zor.