‘ABD HEYETİ 7 DEFA GELDİ'
Şah'ın türbesinin taşınması ile ilgili ABD'li yetkililerin 7 kez Ankara'da görüşmeler yaptığı, Başbakanlık ve Dışişleri bürokratlarını 4 görüşmeden sonra ikna ettiği öğrenildi. İlk 3 görüşmede Türbeye yönelik bir saldırı hazırlığı gözlenmezken, 14 Kasım 2014'de gerçekleşen 4 görüşmeyi takip eden süreçten sonra IŞİD'in türbenin etrafında yuvalandığı uydu kayıtları ile tespit edilmiş ve Ankara Aralık ayından itibaren Şah'ın türbesi için çözüm arayışlarına girdiği ortaya çıktı.
‘TEZGAH YENİ ORTAYA ÇIKTI'
Yeni Şafak'ın haberine göre, bugün Suriye'de gelinen nokta ve Türkiye'ye yansımaları değerlendirildiğinde, Türkiye'yi Şah Fırat operasyonuna zorlayan süreçte yaşananlar ABD'nin tezgahı yorumlarına neden oldu.
‘AMAÇ PKK KORİDORUNU AÇMAK' İDDİASI
ABD, ‘PKK/PYD'nin Suriye'nin Kuzeyinde oluşturmak istediği koridorun önünü açabilmek için Türkiye'nin Süleyman Şah Türbesi'ni taşımasını istiyordu. ABD'nin bu hedefine ulaşabilmesi için Süleyman Şah Türbesi'nin etrafının çatışma alanı haline gelmesi gerekiyordu. Bu zaman diliminde IŞİD ABD'nin imdadına yetişti. Özellikle IŞİD'in yabancılardan oluşan savaşçıları ABD'nin istediği zaman diliminde Süleyman Şah Türbesi'nin etrafında belirdi.
‘IŞİD'LİLER TÜRBEYE GÖNDERİLDİ'
‘TÜRKİYE TAŞIMAYI DÜŞÜNMÜYORDU'
Türkiye, ABD'den gelen "Türbe taşınsın" teklifinden sonra türbedeki asker sayısını artırmıştı. Türbe ve çevresini İHA'lar ve karadaki yerel istihbarat unsurları ile takip altına Türkiye, 8 ay süre ile sahada dikkat çekici bir hareketliliğe rastlamazken, "Türbeye yönelik doğrudan bir tehdidin oluşmadığı" görüşü üzerine olası saldırı pozisyonuna karşı 3 ayrı harekat planı oluşturuldu. Ancak her üç harekat planında da Şah'ın türbesinin boşaltılmasına yönelik bir eylem planı hiç düşünülmedi.
'TAHLİYE PLANIMIZ YOK' DENİLDİ'
ABD'li diplomatlarla yapılan 2. ve 3. görüşmede olası saldırı durumuna hazırız mesajı verilirken, "Tahliye planımız yok" mesajı net bir ifade ile muhataplara ifade edildi. Dikkat çekici durum ise, ABD'li diplomatların 4. görüşmenin gerçekleştiği 14 Kasım tarihinin hemen sonrasında 19 Kasım tarihinden itibaren IŞİD'in türbenin etrafında 3 farklı alandan gruplaşmaya ve 2 ayrı bölgede de ağır silahlarla beklediği tespit edildi.
‘UYDUDAN IŞİD HAREKETLİĞİ'
ABD ile görüşmelere katılan Başbakanlık ve Dışişleri bakanlığı bürokratlardan hükümete iletilen sorun karşısında iki öneri sunuldu. Bunlardan biri, Türk askerinin sınır ötesine geçmesini, diğeri türbenin Türkiye'nin sınır hattından müdahale edebileceği bir bölgeye taşınması oldu. O dönemde ABD'nin telkinleriyle Suriye'ye girme planı olmayan Türkiye, askerin girmesi halinde tehdidin yüksek oluşu ve çatışma riskine karşı türbeyi taşımayı tercih etti. 22 Şubat'ta da türbe taşındı.
Türkiye sınırı kontrol altına almak için müdahale hazırlıkları yapıyordu. Planın ilk hedefinde IŞİD'in sınırdan uzaklaştırılması vardı. Ardından yapılacak müdahale ile ‘PYD/PKK'nın Mare hattı içerisine girmesinin önüne geçilecekti. Üçüncü hedef ise kurulacak güvenli bölgeye Suriyeliler taşınacaktı. Ancak ‘ABD'nin oyunları' ve ‘FETÖ kontrolündeki terörist komutanların' sabotesi yüzünden plan gerçekleştirilmedi.
‘TÜRBE YERİNE TAŞINMALI'
Yeni Şafak'a değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, Süleyman Şah türbesinin eski yerine taşınması gerektiğini söyledi. Caber Kalesi'nin Misak-ı Milli sınırlarının kilometre taşı olduğunu belirten Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırma Enstitüsünde Uzman Prof.Dr. Tufan Gündüz, "Biz oradaki toprağımızı, 'hadi kim yaklaşıyorsa yaklaşsın görelim orası bizim toprağımız' deseydik. Hiç gitmemize bile gerek kalmazdı" dedi.
‘ORAYI KORUMAK ZORUNDAYIZ'
Gündüz şunları söyledi, "Caber Kalesi sınırımıza çok yakındır, biz de orayı korumak zorundayız. Çünkü orada bizim atalarımızın mezarı var. Üstelik Caber Kalesi sadece bir kale, sadece bir türbe değil. Orası bizim Misak-ı Milli sınırlarımızda kilometre taşıdır. Bunun böyle bilinmesi ve siyasi hafızamızda böyle kalması gerekir."
Tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu ise şunları söyledi: "Süleyman Şah Türbesi taşınmalıdır. Onun asli yeri oradır. Türkiye'ye 30 kilometre mesafede yer alıyor. 1973 yılında Suriye'nin barajı inşaatında yükselen sular nedeniyle Ankara ve Şam'ın ortak çalışmasıyla türbenin yeri değiştirilmişti. Halep'in Karakozak köyü yakınına taşınmıştı. Ne kadar içeri de olursa Türkiye'nin de toprağına müdahale hakkı olur. İlk Karakozak'a daha sonra da Caber Kalesi'ne taşınması gerekir. O dönemde taşınması için hava oluşturulmuştu. Türbeyi taşıyarak Türkiye'nin elindeki kozların zayıflamasına neden olduğu zamanla anlaşılıyor."
‘HUKUKEN BİZE TANIMLANAN ALAN'
Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Mehmet Akif Kireçci, "Uluslararası hukuka göre bize tanımlanmış bir alan vardı orada. Hukuken bize tanımlanmış alan eski alandır. Sınırlarımızdaki durum geçici bir durumdur. Tekrar dönülmesi daha makuldür" dedi.