‘KÜÇÜK BİR KUVVETLE BİLE DAEŞ KONTROL ETTİĞİ ŞEHİRLERİ TERK EDİYOR'
Suriye'nin Cerablus bölgesindeki Fırat Kalkanı operasyonuna ilişkin son durumu değerlendiren Çavuşoğlu, "Gerek Cerablus, gerekse Afrin'den doğuya doğru başlatılan operasyonun amacı bu bölgeden DAEŞ terör örgütünü temizlemektir. Gördüğünüz gibi küçük bir kuvvetle bile DAEŞ terör örgütü kontrol ettiği şehirleri terk ediyor, kaçıyor" dedi.
‘5-6 ÜLKE BİLE BU KONUDA İŞBİRLİĞİ YAPSAYDI…'
Türkiye'nin yıllardır 'sadece hava operasyonlarıyla DAEŞ'i yenmenin mümkün olmayacağını' belirttiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Karadan etkili operasyonlarla DAEŞ'i hem Irak'tan hem Suriye'den temizleyebiliriz. Bırakın koalisyonun içindeki 65 ülkeyi, bırakın 10 ülkeyi, 5- 6 ülke bile bu konuda işbirliği yapsaydı bugüne kadar Suriye ve Irak'ta DAEŞ diye bir terör örgütü kalmazdı" diye konuştu.
Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Operasyonun yapıldığı Menbiç Cebi dediğimiz bölgede Araplar ağırlıklı olarak yaşıyor ve Türkiye'nin desteklediği bu operasyonun içindeki güçler de esasen bu bölgeden insanlar. Bu bölgelere burayı terk etmek zorunda kalan insanlar yerleştirilmeli, onlar yaşamalı. Ama YPG'nin amacı bu değil. YPG gittiği yerlerde kendisi gibi düşünmeyen Kürtler dahil herkesi göçe zorluyor, etnik temizlik yapıyor. Esasen bu operasyondan YPG, PYD'nin rahatsız olmasının PKK dahil sebebi budur. DAEŞ'le mücadele ettiğini söyleyen bir terör örgütü, DAEŞ'e yönelik diğer güçlerin yürüttüğü operasyondan neden rahatsız olsun? Madem ortak hedef DAEŞ, neden rahatsız oluyor? Burada, YPG'nin, hem ABD'nin söz verdiği gibi hem de kendilerinin açıkladığı gibi öncelikle, bir an evvel Fırat Nehri'nin doğusuna geçmesi gerekiyor. Geçmediği takdirde hedef olacaktır. Ama Menbiç ve diğer bölgelerdeki buralardaki Araplar tabii ki hedef değildir. Esasen hepimizin ortak amacı bu bölgeden DAEŞ'i temizlemektir."
Türkiye'nin gerek dostlarıyla gerekse uluslararası kurumlarla her zaman işbirliğinden yana olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Uzaktan konuşmak, tehdit etmek ya da eleştirmek yerine diyalog ve işbirliği bizim tercih ettiğimiz yöntemdir" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, darbe girişiminin ardından Türkiye'ye verdiği destek için Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland'a da teşekkür etti.
Hollanda'nın AB dönem başkanlığını üstlendiği 2016'nın ilk 6 ayında Türkiye-AB ilişkilerinde önemli bir yol katedildiğini belirten Çavuşoğlu, 18 Mart'ta kaçak göçün önlenmesiyle ilgili önemli bir anlaşma imzalandığını, vize serbestisi anlaşmalarıyla bu anlaşmanın birlikte uygulanacağının taahhüt edildiğini ve Hollanda dönem başkanlığının son gününde 33. faslın açıldığını hatırlattı.
İki ülke ilişkilerinin son derece iyi düzeyde olduğunu belirten Çavuşoğlu, ekonomik ilişkilerde de ilerleme kaydedildiğini, Türkiye'ye doğrudan gelen yabancı sermaye bakımından yaklaşık 22 milyar dolar tutarla Hollanda'nın ilk sırada olduğunu söyledi.
‘VATANDAŞLARIMIZ ARASINDA BAZI GERGİNLİKLER ORTAYA ÇIKTI'
‘BÜYÜK BİR MUTLULUK DUYUYORUZ'
Türk toplumunun, Hollanda'da bazı siyasi partilerin artan Türkiye ve İslam karşıtı eğilimlerinden rahatsız olduğunu ve etkilendiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Değerli dostum Bert son istatistikleri bugün benimle paylaştı ve Hollanda'da bu trendin tersine döndüğünü görüyoruz. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyoruz" dedi.
Çavuşoğlu, bu olumsuz tutumun değişmesinde merkezde siyaset yapan Hollanda'yı yöneten politikacıların negatif akımlara karşı sergilediği tutumun ve güçlü duruşun önemli rol oynadığını vurguladı.
‘AVRUPA'DAKİ TÜRK TOPLUMUNUN BARIŞÇIL GÖSTERİ HAKKI UNUTULMAMALI'
Hollandalı mevkidaşı Koenders'ın Türkiye'deki darbe girişiminden sonraki süreçte basın özgürlüğünün altının çizilmesinin önemli olduğuna ve Türkiye'de yaşananların Hollanda'ya taşınmaması gerektiğine ilişkin değerlendirmelerinin ardından söz alan Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin Avrupa'daki vatandaşlarının bulunduğu ülkelerde uyum içinde yaşamalarını arzu ettiğini vurguladı.
‘TÜRKİYE'YE DEMOKRASİ, TOPLANMA ÖZGÜRLÜĞÜ GİBİ DERS VERMEYE ÇALIŞANLAR…'
‘EN ELEŞTİREL MEDYA GRUPLARINA BİLE SAHİP ÇIKILDI'
Darbe girişiminin ardından Türkiye'de en eleştirel medya gruplarına bile sahip çıkıldığını söyleyen Çavuşoğlu, "Her gün bizi ağır bir şekilde eleştiren, hakaret eden basın yayın organlarının bile bu özgürlüğünü başından bu tarafa nasıl kullandığını hepimiz görüyoruz. Fakat darbeye destek veren, darbenin içinde olan medya kartı sahiplerine, basın özgürlüğü ya da gazetecilerin özgürlüğü gibi bakmamız diğer gazetecilere de basın organlarına da haksızlık olur. Maalesef bu FETÖ terör örgütüne bağlı ve onların desteklediği bazı Avrupa ülkelerinde de medya mensupları var, bunu da çok iyi biliyoruz. Hem biz biliyoruz, hem de Avrupalı dostlarımız biliyor" diye konuştu.
Çavuşoğlu, terörle mücadeleye ilişkin gerek FETÖ gerek PKK konusunda AB üyesi ülkelerle ya da Türklerin yaşadığı ülkelerle yapılan işbirliğinin, buralarda yaşanan ya da yaşanacak olayları önleme bakımından çok etkili bir yöntem olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, bir gazetecinin, geçen hafta Türkiye'yi ziyaret eden Almanya'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth'un "Alman milletvekillerinin İncirlik Üssü'nü ziyaret etmesi konusunda ivme kazanıldığı" yönündeki açıklamasını hatırlatarak, bu konuda bir gelişme olup olmadığı yönündeki sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Alman milletvekillerinin İncirlik'e yapmak istediği ziyaret, bundan sonra Almanya'nın atacağı adımlara bağlıdır. Eğer Almanya gerekli adımları atarsa biz böyle bir ziyaretin gerçekleşmesini sağlarız. Aksi takdirde kusura bakmasınlar, bizim tarihimizle haksız yere oynamaya çalışan kişilerin bizim hassas bölgelerimizi ziyaret etmesine izin vermeyiz. Bunu başından beri söylüyoruz, dolayısıyla bundan sonraki süreç Almanya'nın atacağı adımlara bağlıdır."