ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, Biden'ın ziyareti öncesi DW Türkçe'ye bir röportaj verdi. İşte Jeffrey'in açıklamaları:
- ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden bu hafta Türkiye'yi ziyaret edecek. Bu ziyaretten neler bekleyebiliriz?
İlk konu Fethullah Gülen ve iade sürecinin durumu olacaktır diye düşünüyorum. İkinci olarak da iki tarafta da gördüğümüz oldukça sert söylem ve yanlış anlamalar konusunda görüşülecektir. Ve bu eminim ana tartışma konusu olacaktır.
- Bu ziyaret neleri değiştirebilir?
- Türk hükümeti, darbe girişiminde Fethullah Gülen'in sorumlu olduğuna inanıyor. ABD bu konuda neden kuşkulu bir yaklaşıma sahip?
ABD yönetiminin Gülen ya da suçluluğu konusunda kuşkulu olduğunu ya da onun suçlu olduğuna inanıp inanmadığını söyleyemeyiz. ABD hükümeti, yasal iade talebiyle ilgili tüm belgeleri incelemeden böyle bir pozisyon alamaz. Şu anda yaptığımız şey bu. Şu anda ABD hükümetinin herhangi bir fikri yok. Ancak pek çok Amerikalı gözlemcinin şüpheleri var. Hürriyet'teki röportajımda da açıklamaya çalıştığım gibi, kuşkulular ama Fethullah Gülen ile ilgili sorunlar hakkında yeterince bilgi olmadığından değil, Erdoğan hakkında şüpheleri olduğundan. Otoriter bir kişi olarak gücünü artırmak için Gülen ve darbeyi suistimal ediyor olabilir. Aslında bu darbeden gerçekten de Gülen'in sorumlu olması pek olası. Diğer bağlamda yaptıklarına bakınca bu muhtemel. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir demokratik sistemin nasıl işlediği konusunda ABD ya da AB'dekinden daha farklı bir görüşe sahip olma olasılığı da var. İkisi de mümkün. Ancak Amerika'da insanlar Gülen'in tüm bunların arkasında olduğu yönündeki ayrıntılı kanıtları göz ardı ediyor.
- Sizin darbe girişimi hakkındaki görüşleriniz neler?
Benim şahsi görüşüm bunun çok açıkça gizli bir tertip olduğu yönünde. Ordu tarafından yapılmadı. En azından ordunun büyük bir kısmı tarafından yapılmadı. Bunu dışarıda bırakabiliriz. Bu önceki darbelerden çok farklı. Çok sayıda subayın dâhil olduğunu göz önüne alınca, bu, bu tertibin çok önceden hazırlanıp hükümetten gizlendiğini ortaya koyuyor. Bu ordu içinde çok organize, disiplinli ve ideolojik bir grubun varlığını gerektiriyor. Bu kriteri karşılayan düşünebildiğim tek grup Gülenciler. İtiraflar, muhtemel gizli dinlemeler ve diğer kanıtlara bakmadan önce bile, bu Gülenciler'i işaret eden bir olay.
- Darbe girişiminden sonra Türkiye'de siyasi, ekonomik ya da savunma alanlarında büyük değişimler yaşanıyor. Bazıları devletin yeniden yapılandırıldığından bahsediyor. Birkaç yıl sonra nasıl bir Türkiye görüyorsunuz?
Sanırım bunun için beklemeliyiz. Bunun çeşitli sonuçları olacaktır. Bu daha çok Cumhurbaşkanı'nın ne yapmak istediğine bağlı. Eşsiz bir güce sahip bir konumda.Genel olarak gücünü hep daha da artırmaya çalıştı. Böyle yapmaya devam mı edecek, nasıl yapacak ya da direnişle mi karşılaşacak, bilmiyoruz.
- Bir röportajınızda "Gülen hareketiyle ilgili tecrübelerim oldu" demiştiniz. Bu hareket hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Benim deneyimim yargıya ve polise sızmalarıydı. Genel ve özel olarak Balyoz davasında ya da MİT Başkanı hakkında soruşturma izni olayında hükümete karşı çabalarını gördük. Ayrıca açıkça siyasi amaçlı olan yolsuzluk davalarını da. Burada bu davaların doğru olup olmadığı yorumunu yapmıyorum. Sadece zamanlama ve amaç Gülen hareketi için siyasiydi. Bağımsız yargı tarafından yapılmadı.
'ABD'NİN GÜLEN'İN İADESİ KONUSUNDA ATABİLECEĞİ ADIMLAR VAR'
- Bu hafta Türkiye'yi Adalet Bakanlığı'ndan da bir heyet ziyaret edecek. İki ülke arasında Gülen'in iadesiyle ilgili tartışmalar sürüyor. Sizce bu süreç nasıl ilerleyecek?
- Biden'ın ziyaretine geri dönecek olursak, Türkiye ABD'nin Suriye ile ilgili sözlerini tutmasını istiyor. Örneğin PYD'nin Fırat'ın doğusuna çekilmesi gibi. Bunun hala gerçekçi bir yaklaşım olduğunu düşünüyor musunuz?
Bunun çok önemli bir taahhüt olduğunu düşünüyorum. Öncelikle, Minbic kenti daha çok bir Arap bölgesi ve ABD bir grubun başka etnik ya da dini grupların bölgesine yayılmasını kolaylaştırmamalı. İkinci olarak da Türkiye'nin çok önemli güvenlik endişeleri var. Sadece PYD ile ilgili değil, Türkiye kadar olmasa da ABD'nin de desteklediği Suriyeli muhaliflere destek sağlama yeteneği konusunda.
'ABD'NİN TÜRKİYE'DEKİ ASKERİ VARLIĞININ HER UNSURUNUN GÜVENDE OLDUĞUNA EMİNİM'
- Son olarak, Stimson Merkezi'nin bir raporunda İncirlik Üssü'ndeki nükleer silahların güvende olmadığı yazıldı. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Konunun "gizli" doğası açısından ayrıntılı konuşamam. Ancak geçmişte Amerika'nın Türkiye'deki askeri varlığı konusunda şüphesiz kapsamlı bilgiye sahiptim. Dediğime dikkat edin: Amerika'nın askeri varlığı. Amerika'nın Türkiye'deki askeri varlığının her unsurunun tamamen güvende olduğuna eminim. Endişelenecek bir durum yok.
Washington Enstitüsü'nde görev alan James Jeffrey, ABD'nin bölgesel, diplomatik ve askeri stratejileri ile Türkiye, Irak ve İran konularına odaklanıyor. Jeffrey, 2008-2010 yılları arasında ABD'nin Türkiye Büyükelçisi olarak da görev yapmıştı.