BM insan hakları uzmanları, açıklamalarında, "Türkiye’deki kriz hissini anlıyoruz ancak hükümetin geniş çaplı insan hakları güvencelerini sınırlayan adımları, halihazırdaki durum göz önüne alındığında haklı ve yerinde adımlar olarak görülmekten uzaktır. Bu durumdan endişeliyiz” dedi.
Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 4. maddesinde, “Sözleşmenin bu maddesi “Sözleşmeci taraf devletler, ulusun yaşamını tehdit eden olağanüstü halin meydana gelmesi ve bunu resmen ilan etmeleri durumunda, durumun zorunluluklarının kesinlikle gerektirdiği ölçüde, uluslararası hukuktan doğan diğer yükümlülüklerine aykırı düşmeyecek ve ırk, renk, cinsiyet, dil, din, toplumsal köken gibi sebeplerle ayrımcılık içermeyecek şekilde, bu sözleşmede yükümlülük azaltıcı tedbirler alabilir” hükmü yer alıyor.
'ULUSUN YAŞAMINA YÖNELİK BİR TEHDİDİN VARLIĞI TARTIŞMALI'
BM insan hakları uzmanları, açıklamasında “Sözleşmenin 4. maddesinin işletilmesi ancak ulusun yaşamına bir tehdit olması durumunda sözleşmeye uygundur, fakat burada böyle bir tehdidin varlığı tartışmalıdır. Bu koşulun sağlandığı durumlarda dahi sözleşmenin 4. maddesi, bir devletin sözleşmedeki yükümlülüklerinin ne ölçüde dışına çıkabileceğine sınırlar koyar” dedi.
'DEVLETLER, OLAĞANÜSTÜ HALDE DAHİ İŞKENCE YASAĞINA UYMAK ZORUNDA'
'SÖZLEŞMEDEKİ TEDBİRLER, TÜRKİYE’Yİ DAHA DA DERİN BİR KRİZE SOKACAK ŞEKİLDE KULLANILMAMALI'
BM insan hakları uzmanlarının daha önce de Türkiye hükümetine insan haklarına uyma çağrısında bulunduğu, olağanüstü halde alınan önlemlerin muhalifleri hedef aldığı yönündeki endişelerini aktardıkları ifade edilirken “Türkiye kritik bir dönemden geçiyor. Sözleşmedeki yükümlülük azaltma tedbirleri, ülkeyi daha da derin bir krize sokacak bir şekilde kullanılmamalıdır” denildi.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI, BM İNSAN HAKLARI KOMİSERİ’Nİ TÜRKİYE’YE DAVET ETMİŞTİ
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç Hüseyin'e yanıtında "Zeyd’in BM’yle insan hakları alanında sıkı işbirliği içindeki bir ülkeye, belli çevrelerin iddialarına ve varsayımlara dayanan suçlamalarda bulunması ve bunu ‘intikam hevesi gibi’ benzetmelerle nitelendirmesi hiç bir şekilde kabul edilemez nitelik taşımakta olup, BM kurucu ilkeleri ve değerleriyle bağdaşmadığı da açıktır. Ülkemizde vuku bulan kanlı terörist darbe girişiminin ardından alınmakta olan tüm tedbirlerde temel hak ve özgürlüklerin, hukuk devleti ilkelerinin ve uluslararası yükümlülüklerimizin gözetilmekte olduğu herkesin malumudur. Yüksek Komiser Zeyd’e ülkemizi ziyaret etmesi için çeşitli kereler yinelenen davetimiz bakidir” demişti.