Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Saldırılar vesilesiyle şu hususu tüm milletimle, tüm dünya ile paylaşmak istiyorum. Türkiye adları farklı da olsa aynı saiklerle hareket eden ve birbirleriyle yakın ilişki içindeki terör örgütlerinin ortak saldırısı altındadır. 15 Temmuz'da FETÖ saldırdı. Bu hain yapı başarılı olamayınca nöbeti hemen diğerleri devraldı. Bölücü terör örgütü PKK tarafından 15 Temmuz'dan bu yana yapılan saldırılarda çok sayıda askerimiz, polisimiz, korucumuz ve sivil vatandaşımız şehit oldu, yaralandı. Diyarbakır'da dördü polis 7 şehidimiz, 45 yaralımız, Van'da biri polis, 3 şehidimiz, 70 yaralımız, Elazığ'da bugün itibariyle 5 şehidimiz ve 217 yaralımız var. Ve Bitlis'te 5 askerimiz, 1 korucumuz mayın patlaması sonucu şehit oldu, 5 askerimiz yaralandı. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Başbakanımız ve bakanlarımızla hadiseyi yerinde incelemek üzere Elazığ'a gitti. Elazığ gibi huzurun ve kardeşliğin şehri vasfını koruyan bir yere saldırılmasını ayrıca önemli görüyorum. Son saldırı dahi amacın sadece ve sadece kan dökmek olduğunu tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. Esasen son günlerdeki hadiseleri milletimizin 15 Temmuz destanına ve demokrasi nöbetlerine misilleme saldırıları olarak görüyorum. FETÖ'yle, PKK'nın, DAİŞ'in hiçbir farkı olmadığı bu saldırılarla bir kez daha ortaya çıktı. Milletim emin olsun, şehitlerimizin, yaralılarımızın kanı asla yerde kalmadı, kalmıyor, kalmayacak.
‘BİZ HER ŞEYİN FARKINDAYIZ'
Bu devlet bir çadır devleti değildir. Türkiye 2200 yıllık bir devlet geleneğine, düzenli ordu geleneğine sahiptir. Forsumuzdaki yıldızlar oraya şık dursun diye konmamıştır. Her birinin anlamı vardır. Anlamayanlara ve anlamak istemeyenlere tekrar tekrar hatırlatmaktan, söz yetmiyorsa bilfiil göstermek çekinmedik, çekinmiyoruz.
‘TÜRKİYE, TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA KÖKLÜ BİR YENİDEN YAPILANDIRMA SÜRECİNDE'
Türkiye terörle mücadele noktasında köklü bir yeniden yapılanma sürecindedir. Bir musibet, bin nasihatten evladır. Teknik anlamda istihbarat zafiyeti, teknolojiyi daha etkin kullanma noktasındaki eksikleri tamamen ortadan kaldıracağız. Bu vesileyle, Diyarbakır, Van ve Elazığ saldırıları başta olmak üzere güvenlik görevlisi ve sivil tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Biraz önce ifade ettiğim gibi, Türkiye terör örgütleriyle yürüttüğü mücadele ve bölgesel sorunlar konusunda geliştirdiği inisiyatifler yanında gündemindeki tüm gelişmeleri takip etmeyi sürdüren bir ülkedir. Bizim üzerinde en çok durduğumuz ve üzüldüğümüz hususlardan biri de İslam dünyasının kendi içindeki ihtilafları çözemeyişidir. Maalesef İslam dünyasında yaşanan çatışmalara baktığımızda ölenin de Müslüman, öldürenin de Müslüman olduğunu görüyoruz.
‘YÜREKLERİMİZİ HEP BİRLİKTE ÇARPTIRAMADĞIMIZ SÜRECE BU ACILARI YAŞAYACAĞIZ'
Tefrikaları bir kenara bırakamadığımız, yüreklerimizi hep birlikte çarptıramadğımız sürece bu acıları yaşamaya devam edeceğiz. Bir millet ki tankların altına kendisini atabiliyor, F-16'lardan, helikopterlerden gelen mermilere, bombalara asla aldırmıyor. Allah'ın izniyle bu millet mağlup edilemez, yok edilemez.
İstanbul Yenikapı, 5 milyonluk o toplantısıyla dünyaya bir mesaj vermiştir. O birliktir, beraberliktir, o dayanışmadır. İşte orada ayrışma yoktu. Orada şu siyasi parti, bu siyasi parti yoktu.
‘BİZE HÂLÂ AKIL VERİYORLAR'
Batı'nın bu ikircikli tutumunu tasvip etmesek de anlıyoruz. Paris'te saldırı oluyor, dünya liderleri nerede, Paris'te. Burada bir darbe yapıldı. Kime yapılıyor, milletin oylarıyla gelmiş iktidara yapılıyor. Demokrasiye yapılıyor. Bize hâlâ akıl veriyorlar. Dedikleri ne? "Geçmiş olsun. Üzgünüz. Ama sonra birçok asker, memur görevden alınıyor. Bunu anlamakta zorlanıyoruz, endişelerimiz var." Bunlara ne diyeceksin? Siz işinize bakın, biz işimizi biliyoruz. Çünkü bunlar bugüne kadar kendilerine karşı hep emir kulu aramışlar, biz kula kul olmayacağız. Sadece Hakka kul olacağız. Bu böyle biline. Fakat bütün bunlar olurken İslam dünyasının da birkaç samimi dostu ve ülkeyi bir kenara koyarsak, önemli ölçüde bu tavrın içinde olmasını anlamamız mümkün değil. Kimin ne düşündüğünü, hangi hesaplar içinde olduğunu biliyoruz. Gün ola, harman ola. Hangi sınırlar içinde yaşarsa yaşasın, İslam toplumlarının kalbinin bizimle attığını gayet iyi biliyoruz.
Uluslararası ilişkiler, ülkelerin BM başta olmak üzere farklı platformlarda ortaya koyduğu dayanışmanın gücüyle şekilleniyor. Türkiye olarak uzun süredir uluslararası sistemin çarpıklıklarını ‘dünya 5'ten büyüktür' ifadesiyle, sembolleşen haliyle dile getirdik. Bu 5 ülkenin 2 dudağının arasında dünyadaki 196 ülkeyi mahkum edemeyiz. Bu 5 ülkenin içinde Müslüman var mı? Yok. Her kıta temsil ediliyor mu? Yok. Bu dünya adil olamaz. Öyleyse bu 1 milyar 700 milyon Müslüman'ı temsil eden ülkelerin yöneticileri bu işi zorlamak zorundadır. Artık dünya 1. Dünya Savaşı şartlarında yaşamıyor. Tabii biz dünyadaki tüm mazlumlar adına düşüncelerimizi gündeme getiriyoruz. Bunların böyle bir derdi var mı, yok.
‘ORTADOĞU YANARKEN, KUZEY AFRİKA ISINIRKEN HÂLÂ BU MUHASEBEYİ YAPAMIYORSAK…'
‘NE ZAMAN BİRLİĞİMİZİ, BERABERLİĞİMİZİ KAYBETTİK…'
Bizim medeniyetimiz merhamet, şefkat ve sevgi medeniyetidir. Ne zaman birliğimizi, beraberliğimizi kaybettik, bu değerlerden uzaklaştık.
‘HİÇBİR ZAMAN DAİŞ'İN YANINDA YER ALAMAYIZ'
Türkiye olarak özellikle son 14 yıldır kendimiz olmanın, özümüze dönmenin gayreti içindeyiz. Demokrasiyle yönetilen bir hukuk devleti olan Türkiye'nin geçmişiyle bugünün buluşturmada gösterdiği ahenk son derece önemlidir. Müslümanlar olarak ihtiyacımız olan tek şey Kuran-ı Kerim'in ve peygamberimizin bize gösterdiği yoldan yürümektir. Hiçbir zaman DAİŞ'in yanında yer alamayız. Biz Suriye'ye mühimmat atmayın, attığınız mühimmatların yarısı DAİŞ'e gider dediğimizde bize inanmayanlar, DAİŞ'in elinden kendi silahlarının çıktığını gördüler.
‘İSLAM DÜNYASI SİLAH TÜCCARLARININ PAZARI HALİNE GELDİ'
İslam dünyası silah tüccarlarının pazarı haline gelmiştir. Tekniklerini de gayet iyi biliyorlar. Önce yardım, sonra sendeki madenler, sendeki paralar. Böyle çözüyorlar. İslamofobi demeye gerek yok. Yapılan işin adı açıkça İslam düşmanlığıdır, Müslüman düşmanlığıdır. İşte El Kaide, DAİŞ, Boko Haram gibi terör örgütlerinin bizzat İslam düşmanları tarafından bu aziz dine zarar vermek adına kurdurulduğunu düşünüyorum. Müslümanlar, kendileri bu örgütlerin önünü kesemedikleri için İslam coğrafyası dış güçlerin müdahalesine açık hale geliyor. Müslüman, feraset sahibi olmak zorundadır. Bizde bir söz var. Zor oyunu bozar. Birliğimizi, beraberliğimizi sağlayamazsak daha çok ah çekeriz.
‘BUNLAR GÜYA DEMOKRAT'
'TERCÜMEYİ DİKKATLİ YAPALIM
Burada tercümeyi dikkatli yapalım: Yılanın başını küçükken ezelim. FETÖ ile mücadeleye ne kadar erken başlanırsa, bu örgütün tehdit olmasının önüne o kadar çabuk geçilecektir. Sayın Obama'dan bizzat kendisini istedim. Son bu olaylardan sonra kendisinden tekrar istedim. 85 koli belge gönderdik.