Taş, röportajda esir alınma sürecini şu cümlelerle anlattı:
Yaralandığınız zaman İslam Devleti’nin size karşı muamelesi nasıl oldu? Sizinle ilgilendiler mi? Ve yaralı olduğunuz süreçte size nasıl davrandılar?
Vurulduktan sonra beyaz bir pikabın arkasına beni atıp ellerimi bağladılar. Kan kaybından ölmemem için üniformamın kemerimi çözüp yaralı ayağıma bağladılar. Yaklaşık olarak 15 dakika pikapla gittikten sonra beni indirip bir yere götürdüler. Daha sonra kulübe gibi bir yere götürdüler ve orada ilk müdahaleyi yapıp yaramı tedavi ettiler. Yaralı olduğum halde beni hücre gibi bir yere götürdüler. Hafif birkaç tokat attılar. Sonra Arapların kaldığı bir hücreye götürdüler. Daha sonra doktor getirip yaramı tedavi ettiler ve bundan sonra hiç dayak yemedim.
KÜRT LİDERLERE SESLENDİ
Sefter Taş Kürt liderlerine de seslenerek kendisini kurtarmalarını şu cümlelerle istedi:
Kendilerinin Kürtlerin liderleri olduğunu iddia edenlere bir mesajınız var mı?
Sayın Abdullah Öcalan, Selahattin Demirtaş ve Suriyeli Salim Müslim’e mesajım; sizler ne pahasına olursa olsun Kürt vatandaşlarınıza sahip çıkan insanlarsınız. Sayın Selahattin Demirtaş, haberlerde sürekli olarak diyorsun ki; benim için önemli olan Kürt halkıdır. Ne olur sözünde dur ve beni İslam Devleti mücahitleri ile değiştir.
Taş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ise şöyle seslendi:
'TÜRKİYE'M NEDEN BANA SAHİP ÇIKMIYOR?'
“Sayın Recep Tayip Erdoğan, kardeşim ve babam evi geçindirmek için çalıştılar. Bu benim zoruma gitti. Çünkü benden bir yaş küçük kardeşim çalışıyordu. Sakat kardeşime bakmak için okulumu bıraktım, askere gelinceye kadar çalıştım, hayvanlara baktım, Ankara’da da çalıştım. Çok sırtım kırıldı. Bir ara sınırda nöbetçiyken karakola gittim ve evimi aradım. Annemle konuştum, anacığım, sevdiğim kız köye geldi mi, dedim? Anacığım, sen de dedin ki sadece bir gün geldi. Teyze kızımı çok sevdiğim için karakolda ağlıyordum. Bu yazıyı yazarken de ağlıyorum elim titriyor ve zannediyorum ki; anacağım, babacığım, kardeşlerim, ailem ve sevdiğim kız hep yanımdasınız. Ve hep bunu düşünerek ağlıyorum. Niye ben bu hale geldim. Türkiye’ye asker olduğum için mi? Türkiye’m neden bana sahip çıkmıyor?
Sayın Recep Tayip Erdoğan; sen rahat yerde oturuyorsun, çayın, yemeğin, suyun yanında. Eşin, oğlun ve kızın yanında. Niye ben ailemin yanında değilim. Niye bana sahip çıkmıyorsun? Ben sana ne yaptım? Arkadaşım boğazından vuruldu, ben de ayağımdan vuruldum. Türkiye için askere geldim. Gece gündüz yatmadan nöbet tuttum. Sen sıkı korunuyorsun sana kurşun gelmesin diye. Sana gelen kurşun hemen bir ananın evladını vuruyor. Niye ben vuruldum biliyor musun başbakanım? Türkiye’ye kaçak mal geçmesin diye. Sen de bana sahip çıkmıyorsun. Şimdi düşünüyor musun? Anam, babam sana ne diyecek biliyor musun? Neden evladımızı kurtarmadın, dediklerinde sen ne diyeceksin? Senin evladın şerefsiz miydi diyeceksin. Senin evladın Türk değil de Kürt olduğu için mi kurtarmadım, diyeceksin. İlk esir olduğum gün dayak yedim. Ailem için direndim ve hala direniyorum. Her gün ağlıyorum ailem yok diye, niye kurtarmıyorsun?”
“Anacığım hatırlıyor musun? Sen bir gün kardeşlerime; bu beşiğe bir şey olursa sizi öldürürüm, bu beşik en büyük oğlum, yani abiniz Sefter’in beşiği, onun mürüvvetini görüp torunuma vereceğim, demiştin. Ve ben de ağladım, hatta öyle ağladım ki, gözlerim şişti. Ve hala aklıma geldikçe ağlıyorum anacığım. Dört duvar arasında esirim. Ne olur dua edin, Türkiye’m beni kurtarsın da sizin kullarınıza koşayım. Ve teyzemin kızını kendime eş alayım.
‘HDP’Yİ DESTEKLİYORUM’
Ayrıca Taş, HDP’yi desteklediğini ve barış istediğini ifade etti:
Türkiye devletinin şuan PKK ile savaşmasına ne diyorsun?
Savaş istemiyorum. HDP’yi destekliyor ve onların kazanmasını istiyorum. Barış istiyorum.
‘FETHULLAH GÜLEN KAFİR’
Türkiye’deki askeri darbe girişimi nedeniyle Said Nursi’yi kapak yapan IŞİD, Fethullah Gülen ve Nurcuların fikir hocası sayılan Said Nursi’yi kâfir ve tağut ilan etti.
Dergide Fethullah Gülen ve cemaati için ‘tuğyan ve fesad’ cemaati ifadelerini kullanan IŞİD, Fethullah Gülen ve Nurcuların aynı düşüncede olduğunu şu cümlelerle savundu:
“Risale-i Nur’un kaynaklık ettiği cemaatlerden birisi de hiç şüphesiz tuğyan ve fesat cemaati olan Gülen cemaatidir. Fikri kaynaklarını bu sapkın risalelerin oluşturduğu bu Nurcu cemaatlerin arasında neredeyse bir farklılık yoktur. Ve hemen hemen hepsinin genel anlamda küfür, şirk, bidat, sapıklık ve düşünceleri birdir. Birini diğerinden ayırmak doğru değildir. Çünkü bunların beslendikleri kaynak, takip ettikleri yol, kullandıkları araç ve varmak istedikleri hedef birdir.”
Derginin önsözünde darbe girişimine de yer verilerek, Müslümanların Erdoğan veya Gülen’in tarafında yer almaması gerektiği savunuluyor, onların safında yer alanlar kafir olarak niteleniyor.
IŞİD dergide darbe girşimi ile ilgili şu ifadelere yer veriyor:
“Şunu ifade etmekte fayda vardır ki; Son dönemde Türkiye’de yaşanan olaylarda Müslümanların herhangi bir tağutun safında maslahat ve benzeri gerekçelerle yer almamaları gerekir. Hangi tağutun yanında yer alırsanız alın ister size göre iyi olsun isterse kötü olsun farketmez hepsi de tağuttur ve onların safında yer alan herkes kafirdir. Tağut Erdoğan’ın safında duranların küfrü, tağut Gülen’in safında yeralanların küfründen daha düşük değildir. İslam’ın veya Müslümanların maslahatı gereği Erdoğan veya Gülen’in safında yer almanın caiz olduğunu söyleyenler belamlardır. Onlara itibar edilmez ve sözleri dinlenilmez, kendilerine muvahhid deseler de onlar kafirdir.”