"Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine, bu gazi mekâna hoş geldiniz" diyerek konuşmasına başlayan Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği'nin Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz'da başlatılan darbe girişimi karşısında demokrasinin, özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün yanında yer aldığını bildirdi.
‘SORUŞTURMALAR, GÖZALTILAR, TUTUKLAMALAR TAMAMEN HUKUK KURALLARI İÇİNDE YÜRÜTÜLMÜŞTÜR'
Dayanışma amacıyla, saldırıya maruz kalan TBMM, Gölbaşı Özel Harekat Merkezi ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni ziyaret eden Barolar Birliği yönetimine teşekkür eden Erdoğan, "Baro başkanlarımız şundan emin olsunlar, Türkiye bir hukuk devletidir ve hukuk devleti olarak kalmaya devam edecektir. Ülkemize ve milletimize savaş açan darbecilere karşı mücadele, ilk andan itibaren hukuk devleti sınırları içinde yürütülmüştür. 15 Temmuz gecesi darbeciler karşılarında, milletimiz ve emniyet güçlerimizle birlikte savcılarıyla, hakimleriyle adalet teşkilatımızı da bulmuşlardır. Soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar tamamen hukuk kuralları içinde yürütülmüştür, yürütülmeye de devam etmektedir" diye konuştu.
‘YASALAR DIŞINDA ATILMIŞ HİÇBİR ADIM YOKTUR'
Olağanüstü halin Milli Güvenlik Kurulu tavsiyesiyle, Bakanlar Kurulu kararıyla ve Meclis onayıyla Anayasa'da belirtilen prosedüre uygun bir şekilde ilan edildiğini ve uygulamaya konulduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bugüne kadar da anayasa ve yasalar dışında atılmış hiçbir adım yoktur. Darbe girişimi gecesi yaşananları eleştirenlerin amacı, açık söylüyorum, Türkiye'nin yaşadığı tehlikenin büyüklüğünü gözlerden kaçırmaya çalışmaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o gece bir milletin hiçbir ayrım yapmaksızın ayağa kalktığını, vücudunu kurşunlara, tanklara, bombalara siper ettiğini söyledi. Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
"15 yaşından ta 75 yaşına kadar kadınıyla, erkeğiyle siper etmiştir. Öyle zannediyorum ki herhalde dünyada da bunun benzeri pek yoktur. 15 Temmuz gecesi hangi kökenden, hangi meşrepten, hangi siyasi görüşten olursa olsun Türk milletinin, 79 milyonun tamamı tarihi bir sınavı alnının akıyla vermiştir. Hiç kimsenin bu iftihar verici görüntüye gölge düşürmeye hakkı yoktur.
‘BU MİLLET ALNINDAN ÖPÜLESİ BİR MİLLETTİR'
Darbeciler ne kadar vicdansız, ne kadar ahlaksız, ne kadar cani, ne kadar şuursuz ise milletimiz o derece asil, o derece dirayetli, o derece cesur, o derece kararlı bir tavır içinde olmuştur. Bu millete ancak saygı duyulur. Bu millet alnından öpülesi bir millettir. Bu millet her türlü teşekkürü, takdiri, hayranlığı hak eden bir millettir. Hani şair diyor ya 'Delikanlım işaret aldığın gün atandan, yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan'. Evet, millet gerçekten her şeyiyle yürüdü, ne tank dinledi ne top dinledi ne helikopterden atılanları gördü, dinledi ne de uçaklardan atılan bombaları. Çünkü Ulubatlı Hasanların, bin yıldır bu toprakları bize vatan yapmak için gözünü kırpmadan ölümün üzerine atılanların yürüdüğü yoldan yürüdü bu millet."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar pek çok şehit yakını ve gaziyle görüştüklerini ve görüşmelerinin devam edeceğini belirterek, şunları ifade etti:
"Hepsinin de gözünde ülkesine, devletine, geleceğine sahip çıkmanın, bu uğurda görevini yapmış olmanın huzurunu gördüm, mutluluğunu gördüm. Bugün geriye dönüp baktığımızda, Türkiye'nin yıllarca yalanla, iftirayla, çarpıtmayla, boş sözle, hamasetle ülkesine ve devletine sahip çıktığını iddia eden güya seçkinlerin istismarına maruz kaldığını fark ediyoruz. Ama 15 Temmuz'da darbeci teröristlerin silahları ölüm kusmaya başladığında, bu istismarcıların hiçbiri, biliyorsunuz, ortada yoktu. Sokakları, meydanları dolduranlar, tankların önünde yatanlar, namluların karşısında dikilenler seçkinler değil bu ülkenin ortalama vatandaşıydı. Düşünebiliyor musunuz? Gömleğini çıkaracak, fanilasını çıkaracak, tankın egzoz borusuna onu yerleştirecek. Ne kadar kısa zamanda böyle bir anlayış orada gelişti. Bir diğeri bakıyorsunuz aldığı bir demir, boru parçasını tankın paletinin arasına, dişlileri arasına sokacak ve o paletin işlemesini durduracak. O eğitimi bunlar geçmişten almadı, işte o anda o üretkenlik hemen orada kendini gösterdi."
‘GÖÇMEN MESELESİ TÜM AVRUPA'YI ADETA TİR TİR TİTRETİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, dünyanın başına musallat olan ne kadar tehdit varsa hepsine birden maruz kalan tek ülke olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Suriye'de yaşanan insani krizin bir ürünü olan göçmen meselesi tüm Avrupa'yı adeta tir tir titretiyor, hepsi korkuyor. Üç milyon burada, bu millet bakıyor, bunlar üç bin, beş bin, on bin insana bakamıyor. Kişi başına milli gelirine baktığınız zaman, gayrı safi milli hasılasına baktığınız zaman bizim en az iki, üç katımız, bu tür imkânlara sahip olanlar kapılarını açmıyorlar. Bu millet başka bir millet, bu milletin asilliği, asaleti buradan geliyor. Çünkü bu millet bombalardan, varil bombalarından kaçan insanlara yüreğini açacak kadar asil ama onlar bu asillikten nasibini almamış maalesef milletler. Sorduğunuz zaman insan hakları diyorlar."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bakıyorsunuz Uluslararası Af Örgütü açıklama yapıyor, bazı şeylerden endişe duyduklarını söylüyorlar. Önce çık gel bakalım burada, Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentosunda ne olmuş, emniyet teşkilatında bombalanma neticesinde 53 emniyet görevlimiz nasıl şehit olmuş? Gel gör bakalım Cumhurbaşkanlığı Külliyesi nasıl vurulmuş, burada 6 şehit nasıl olmuş? Boğaz Köprüsü'nün üzerinde ve Kuleli Askeri Lisesi'nin orada 39 kişi nasıl şehit edilmiş? Gel bunları bir gör, yerinde incele, sana düşen görev budur. Ondan sonra da açıklamanı yap. Sadece duyduklarınla, aldığın haberlerle bu tür açıklamaları yaptığın zaman, kusura bakma sana saygı duyulmaz" dedi.
IŞİD'in Fransa ve Belçika'da birkaç terör eylemi yaptığını anımsatan Erdoğan, bu eylemler sonrasında Avrupa ülkelerinin tüm dengelerinin bozulduğunu, neredeyse insan haklarını askıya alma noktasına geldiklerini söyledi.
Erdoğan, Türkiye'nin FETÖ yanında PKK, IŞİD, DHKP-C gibi her biri de kendi alanında çok yüksek eylem kapasitesine sahip örgütlerle mücadele ettiğini ve edeceğini dile getirerek, bu mücadelenin tamamen hukuk, demokrasi içinde yürütüldüğünü vurguladı.
Almanya'da 1970'li yıllarda ‘Baader-Meinhof Çetesi' eylemleri tırmandırdığında, ülkede ‘idam cezasının getirilmesinin' tartışıldığını belirten Erdoğan, Hessen Eyaleti Anayasası'nda, idam cezasının hâlâ bulunduğuna dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "FETÖ'nün darbe girişimine, PKK'nın kanlı eylemlerine, DAİŞ'in canlı bomba saldırılarına, DHKP-C'nin suikastlarına maruz kalmamıza rağmen, bu tartışmayı yapmamızı dahi kabullenemiyorlar. Kim? Avrupa. Yaşanan kanlı darbe girişimi sonrasında böyle bir meselenin tartışılmasından daha tabii ne olabilir?" diye konuştu.
Bu konudaki kararı TBMM'nin vereceğini dile getiren Erdoğan, "TBMM, böyle bir kararı aldığı zaman mesele biter ama alır mı, almaz mı onu bilemem. TBMM'nin böyle bir hakkı, yetkisi yok mu? Eğer millet böyle bir talebi oraya iletiyorsa, orası bunu tartışır, görüşür vesaire. İnanın bana bırakın darbe teşebbüsünü, şöyle bizdeki birkaç aylık PKK, DAİŞ terör eylemleri Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde yaşansın, idam cezasını da getirirler, kesintisiz olağanüstü hal de ilan ederler" dedi.
‘DEMOKRASİYE, HUKUK DEVLETİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ'
Fransa'nın 9 aydır OHAL'e devam ettiğini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'de ilan edilen 3 aylık OHAL'in bile tartışılmaya çalışıldığını söyledi.
"Bizim sabrımız, dayanma gücümüz, tevekkülümüz onlarda yok" diyen Erdoğan, darbe girişiminin üzerinden bir ay geçmesine rağmen, hiçbir batılı devlet adamının, başkan, devlet başkanı düzeyinde Türkiye'yi ziyaret etmediğine dikkat çekti.
Erdoğan, sadece Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'nin ziyarete geldiğini, bunun dışında ziyaretlerin bakan düzeyinde gerçekleştiğini belirterek, Kazakistan Devlet Başkanının daha önceden planlanan bir ziyareti gerçekleştirdiğini, KKTC'nin de aynı şekilde geldiğini, bunların Avrupa Birliği üyesi ülkeler olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti:
"Telefonla aradıklarında da bizim halimizden ziyade, darbecilerin durumlarını merak ettiklerini gördük. FETÖ mensubu teröristlerin katlettiği 240 vatandaşımızın, yaraladıkları 2 bin 195 kardeşimizin durumunu soran yok ama gözaltılar, tutuklamalar, görevden almalar niyeyse pek ilgilerini çekiyor. Aslında batılı ülkelerin askerleri, diplomatları, gazetecileri zaman zaman gerçek niyetleri ağızlarından kaçırmıyor değiller. Biz bunlara rağmen demokrasimize, özgürlüklerimize, hukuk devletimize sonuna kadar sahip çıkacağız. Çünkü bu değerleri batılılar veya Avrupa Birliği dayattığı için değil, milletimiz buna layık olduğu için savunuyor ve hayata geçiriyoruz."