Türkiye’nin sınırda güvenliği sağlaması ve sınırın kapatılması talebi daha önce de hem Rusya hem Batı ülkeleri tarafından gündeme getirilmişti. Moskova ile Ankara arasında ilişkilerin normalleştirilmesi için başlayan sürecin en kritik ayaklarından birini Suriye oluşturuyor.
Rusya ile Türkiye, Suriye konusunda farklı yaklaşımlara sahip. Ankara, Suriye politikasında değişiklik sinyalleri verse de, bazı örgütleri desteklemek başta olmak üzere, sahada fiili olarak eski politikalarının önemli bir bölümünü sürdürüyor. Bu koşullarda, cihatçı ve silah akışının kesilmesi için Ankara, Suriye sınırının kapatılması talebini hayata geçirir mi?
Dışişleri Bakanlığı’nda 20 yıl görev yapan eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen, Batı’nın da Rusya’nın da, Suriye Demokratik Güçleri denetiminde olmayan sınır hattından Suriye’ye cihatçı ve silah akışının kesilmesini talep ettiğini belirtiyor.
‘CİHATÇILAR TÜRKİYE’DEN GİDEN SİLAHLARLA KUŞATMAYI KIRDI’
Türkiye’nin, Suriye’nin Halep kentinde devam eden çatışmalarda Rusya’dan farklı bir tutum izlediğini, bazı örgütleri desteklediğini ve son olarak adını Şam’ın Fethi Cephesi olarak değiştiren El Kaide bağlantılı El Nusra tarafından kuşatmanın kırıldığını anımsatan Selcen, “Yeni gelen haberlere göre Türkiye üzerinden ulaştırılan ve Körfez ve Suudi Arabistan tarafından finanse edilen silahlarla oldu. Gerçek bu iken ve gerek Batı’nın gerek Rusya’nın talebi de aynı yöndeyken, Türkiye’nin Suriye siyasetinde bir değişikliğe gitmesi; öte yandan da bana göre zaten bir gereklilik olan hem ulusal güvenliği açısından hem iç huzuru açısından sınırın öte yanındaki Kürt akraba topluluklarla doğru düzgün ilişkiler kurması gerekiyor” diyor.
Türkiye’nin Rusya’yla iyi ilişkiler geliştirmesinin şart olduğunu vurgulayan Selcen, “Türkiye’nin mutlak suretle Rusya’yla doğru düzgün ilişkiler geliştirmesi şarttır. Ama bunun için olmazsa olmaz koşul Türkiye’nin Suriye siyasetini değiştirmesidir” ifadelerini kullanıyor.
‘CİHATÇILAR TÜRKİYE İÇİN ULUSAL GÜVENLİK TEHDİDİ’
Türkiye’nin Suriye politikasında değişikliğe gitmesinin, birlikte hareket ettiği Suudi Arabistan, Katar gibi ülkeler ve desteklediği belirtilen örgütlerden kolayca kopmasının mümkün olup olmadığını değerlendiren Aydın Selcen, şunları söylüyor:
“Öncelikler söz konusu. Türkiye’nin hemen güney sınırında, Suriye ve Irak’ta yangın var. IŞİD Türkiye için ve bütün cihatçı oluşumlar Türkiye için ulusal güvenlik tehdidi. Bu bir öncelik. Eğer bizle dost olduğunu iddia eden ülkeler varsa Suudi Arabistan gibi, Körfez ülkeleri gibi, Türkiye’nin bu önceliklerini anlamak zorundalar ve bunlarla karşılaştırıldığında Rusya’yla iyi ilişkiler kurmak haydi haydi bir önceliktir.
‘GEREKİRSE SURİYE VE RUSYA HAVA KUVVETLERİNDEN DESTEK ALINIR’
YPG – PYD’nin öncülük ettiği Suriye Demokratik Güçleri’nin denetimi dışındaki 98 kilometrelik sınırın kapatılması gerektiğini belirten Selcen, “98 kilometrelik sınırın kapatılması, askeri olarak mümkün ama siyasi irade arkasında şart. Burada gerekli askeri tedbirler doğru stratejiyle uygulanır. Sabit unsurlarla değil daha hareketli unsurlarla gerekli teknolojiyle; zeplinlerle, sabit kameralarla, insansız hava araçlarıyla, uçaklarla bu sağlanabilir. Hatta hatta yeri gelir, Suriye veya Rusya hava kuvvetleriyle de bu konuda işbirliği sağlanabilir. Gerekli kontroller sağlanır” diyor.
‘TÜRKİYE’NİN DESTEKLEDİĞİ ÖRGÜTLER EYLEM YAPABİLİR’
Bugüne kadar Türkiye tarafından desteklendiği belirtilen bazı örgütlerin, sınırın kapatılmasına karşı eylemler düzenlemek isteyebileceklerine dikkat çeken Selcen’e göre, bu nedenle doğru siyasetleri birbiriyle bağlantılı olarak uygulamak gerekiyor:
“Bunun Türkiye’nin iç güvenliği açısından da farklı yansımaları olabilecektir. Türkiye bu yöne giderken, belli belirsiz, örtük şekilde desteklene gelen örgütler amiyane tabirle ‘Bu işler öyle değil, bugüne kadar destekleyip bir anda destek çekmek olmaz, biz size haddinizi bildiririz’ deyip, şehirlerde veya Hatay, Urfa, Antep gibi çok kırılgan sosyal yapısı olan yerlerde bazı eylemler yapmaya yönelebilirler. Tüm bunlar, doğru siyasetleri birbiriyle eklemleyerek uygulamak gerekir. Bütün bunlar için de siyasi irade gerekir. Türkiye’de siyasi irade, şu yaşadığımız dönemde, Cumhurbaşkanında toplanmış durumda. Demek ki oradan gelecek işaretle, alınacak kararla hükümetin bu yönde uygulamaya gitmesine bakar bu.”