RS FM'de hafta içi her sabah yayınlanan Burası Türkiye programında da iki ülke ilişkilerinde gelinen nokta enine boyuna tartışıldı.
Doç. Dr. Cengiz Aktar, Erdoğan'ın Rusya'ya nispeten daha zayıf bir elle gittiğini belirterek, Türkiye'nin son olaylar nedeniyle adeta günah çıkarttığını söyledi. Aktar şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhurbaşkanı Rusya'ya zayıf bir pozisyonda gitti. Başkan Putin, özür dilenmesi gerektiğini söyledi, Erdoğan da özür diledi. İşleri tekrardan canlandıracak birçok komite kuruldu. Rus Enerji Bakanı (Aleksandr Novak) 'doğalgazda indirim söz konusu değil' diyor. Putin ise turistlerin geri gelmesi konusunda 'güvenliklerini sağlamazsak bu iş olmaz' demeye getirdi. Tarım ürünlerinde ambargo var orada da herhangi bir gelişme yok. Ortak konumuz Türk akımı meselesi ve Akkuyu'daki nükleer santral. Nükleer santral konusu Türkiye'de çok tartışılan bir konu ki benim de son derece tehlikeli bulduğum bir proje. Dolayısıyla bu bir günah çıkartma ziyaretiydi. Türkiye ile Rusya'nın birlikte hareket etmesi ya da edebilmesi diye yeni bir sayfa açılmış gibi duruyor ama şunu da hiçbir zaman unutmayalım; ortak meselelerde veya bölgeyi ilgilendiren konularda Rusya ile Türkiye arasında ortak politika bugüne kadar hiçbir yerde gerçekleşmedi."
'ÜÇÜNCÜ GÜÇLER DEVREDEYDİ'
Moskova Devlet Üniversitesi'nden Kerim Has ise iki ülke arasındaki ilişkilerin artık düzelmesi gerekiyordu dedi ve şunları ekledi:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin arasında gerçekleşen görüşmenin en önemli sonucu tarafların yeniden karşılıklı güveni tesis etme yönünde sergiledikleri güçlü iradedir. Türkiye ve Rusya'nın gerek kendi aralarındaki ilişkileri gerekse Batı ile ilişkileri tarih boyunca birbirlerini etkileyen faktörler olmuşlardır. Türk — Rus ilişkilerinde üçüncü aktörler ikili ilişkilerin etkisinden daha az olmamışlardır."
'BATI RAHATSIZ'
Rusya'yı iyi bilen isimlerden olan gazeteci Cenk Başlamış, Batı'nın Türk-Rus yakınlaşmasını hiçbir zaman istemediğini belirtti ve şunları söyledi:
"Batı, Türkiye ile Rusya'nın yakınlaşmasını hiçbir zaman istemiyor. Perde arkasından bu yakınlaşmayı engellemek için çaba harcıyorlar ya da doğalgaz boru hattı yapılırken gördüğümüz şekilde ABD gibi engellemeye çalışıyorlar. Türk-Rus ilişkilerinin gelişmesi, Batı'nın burada, bu bölgede onların bakışıyla 'zayıflamaları' demek. Türkiye'nin NATO'dan ayrılma olasılığının yüksek sesle dile getirilmesi Batı'da endişe ve tartışma yaratıyor. Batı'dan kopan bir Türkiye'nin gideceği yön belli çünkü."
'GÜVENSİZLİK PUTİN DÖNEMİNDE AÇILDI'
Başlamış, Türkiye ile Rusya arasında tarihten gelen bir güvensizlik olduğunu hatırlatarak, Putin döneminde bunun aşıldığını sözlerine ekledi.
'DARBELERİN ARKASINDA BATI VAR'
Gazeteci Fatin Dağıstanlı ise Türk-Rus yakınlaşmasının, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki faktörlerden birisi olabileceğini söyleyerek önemli bir iddiayı gündeme getirdi. Dağıstanlı şunları kaydetti:
"15 Temmuz darbe girişiminin ön yüzünde FETÖ, arkasında NATO, Pentagon, CIA ve ABD olduğu artık kesinleşti. Ne katıyor ki şu anda NATO, AB ve Batı Türkiye'ye? NATO ile birlikte Türkiye 27 Mayıs'ı görmüştür. 14 Mayıs 1950'de iktidara gelmiştir Demokrat Parti, ilk yaptığı işlem NATO'ya üyelik başvurusu olmuştur ve o NATO Türkiye'de 27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı yaptırmıştır, 27 Nisan bildirgesinin arkasında vardır ve bugün 15 Temmuz'un arkasında vardır."