Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uçak krizinin yaşandığı 24 Kasım 2015 tarihinden bu yana ilk kez bir araya geldi. Rusya’nın St. Petersburg kentinde gerçekleşen görüşmenin ardından ortak bir basın toplantısı düzenleyen iki lider, ilişkilerin eski seviyesine dönmesi için bir dizi adım atılacağını vurguladılar.
‘TÜRKİYE’NİN KESKİN BİR POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMESİ GEREKİYOR’
Putin’in, ilişkilerin eski düzeyine dönmesi için zamana ihtiyaç olduğu sözlerinin altının çizilmesi gerektiğini belirten Doster, “İki ülkenin Suriye konusundaki farklı pozisyonları biliniyor ancak Türkiye’nin 15 Temmuz’dan öncesinde de çok net bir şekilde ortaya koyduğu gibi Batı’dan dışlanması, yalnızlaşması; 15 Temmuz sonrasında da bunun bir kez daha adeta gözümüze sokulurcasına hissettirilmesi, Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerinde, bölge siyasetinde, komşuluk ilişkilerinde de keskin bir politika değişikliğine gitmek zorunda olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda da bu ziyaret önemli” değerlendirmesinde bulunuyor.
‘MEVCUT İKTİDAR BATI’DAN KOPUŞU KOTARAMAZ’
Bu yakınlaşma sonucunda stratejik işbirliği, Batı’dan radikal bir kopuş ve Avrasya’ya yöneliş yaşanmasını beklemediğini belirten Doster, nedenlerine ilişkin ise şunları söylüyor:
“Bunun için daha zaman gerekiyor. Mevcut siyasi iktidar bunu göze alamaz, kotaramaz; siyasi kökleri, sınıfsal tercihleri, kapitalizme olan yaklaşımından dolayı. Ayrıca Türkiye’nin Batı bağımlılığı 1952 NATO üyeliği, 1963 AB adaylığı son derece köklü, örgütlü, kurumsal olduğundan dolayı böylesine bir kopuş sadece bir iktidarın değil, bir milli mutabakatın, toplumun çok daha geniş kesimlerinin tercihini, talebini gerektirir.”
Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Erel Tellal, Putin–Erdoğan zirvesinin zamanlamasının önemli olduğuna, Türkiye ve Rusya’nın Batı ülkeleriyle problemler yaşadığı bir dönemde görüşmenin yapıldığına dikkat çekiyor:
“Özellikle 15 Temmuz’dan sonra Putin’in Erdoğan’a geçmiş olsun dileklerini iletmesi de aralarında bir güven bağının tekrar tesis edildiğini gösteriyor. İki liderin ilişkileri kriz öncesine döndürme kararlılığı kadar zamanlaması da çok önemli. Hiç kuşkusuz Türkiye’nin gerek Avrupa Birliği, gerek ABD ile ilişkileri oldukça sarsıntılı. Ama benzer şey Rusya için de geçerli. Ambargo ve NATO ile gergin ilişkiler söz konusu. Çünkü en son temmuz ayındaki NATO zirvesinden sonra, NATO’nun Rusya sınırında yeni yapılanmalara gitmesi, Avrupa Birliği’nin Güney Akımı’nı engellemeye çalışması… Görüşme, Rusya’nın da Batı’yla arasının çok iyi olmadığı bir döneme denk geldi.”
‘ERDOĞAN YÜZÜNÜ RUSYA’YA DÖNDÜ’
Her iki ülkenin de Batı’yla ilişkilerinin son derece olumsuz seyretmesinin bir araya gelmelerini önemli kıldığını söyleyen Prof. Dr. Tellal, darbe girişiminin ardından Batı’dan beklediği desteği göremeyen Erdoğan’ın Rusya’ya tekrar yüzünü döndüğünü ve Türkiye’de hükümetin değişmesinin de bu konuda etkili olduğunu belirtti.