Sputnik'e konuşan, Ankara Politikalar Merkezi Başkanı ve emekli büyükelçi Ünal Çeviköz, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in yarın Rusya'nın Saint Petersburg'da yapacakları görüşmede iki ülke ilişkilerinin hızlı bir şekilde düzelmeye başladığını hissettirecek açıklamalar yapacağını, iki liderin bu yolla Batı'ya karşı bir mesaj vereceklerini söyledi.
Çeviköz, "Rusya, Batı'yla ilişkilerinin şu anda pek parlak olmadığı bir dönemden geçiyor özellikle Ukrayna meselesinden dolayı. Türkiye de son 15 Temmuz kalkışma girişiminden dolayı Batı tarafından beklediği desteği alamamanın vermiş olduğu hayal kırıklığı içinde. Dolayısıyla iki taraf da Batı'dan pek umduklarını bulamadıkları ortamda birbirleriyle yakınlaşmayı Batı'ya karşı dolaylı mesaj şeklinde vermeye çalışacaklardır diye düşünüyorum" dedi.
'NORMALLEŞME SÜRECİ SPUTNİK'E ERİŞİM ENGELİNİN KALDIRILMASINDA ROL OYNAMIŞ OLABİLİR'
Çeviköz, Erdoğan'ın Rusya ziyaretinden bir gün önce Sputnik'in internet sitesine 14 Nisan'dan bu yana süren erişim engelinin kaldırılmasıyla ilgili ise "Sputnik elbette Rusya açısından bakıldığında ve Rusya'dan Türkiye'ye bakış açısından da önemli bir haber kaynağı. Zannediyorum izleyicileri de oldukça yüksek olan bir haber kaynağı. Dolayısıyla Türkiye-Rusya arasındaki normalleşme süreci, Sayın Cumhurbaşkanı'nın Rusya'ya yapacağı ziyaret ve şu sırada bütün dünya kamuoyunun da en fazla ilgisini çeken bu ikili görüşme Sputnik üzerinden çok geniş bir izleyici kitlesine ulaştırılmış olacaktır. Herhalde onun rolü olmuş olabilir. Bir de tabii medya üzerindeki baskıların da yavaş yavaş kalkması bekleniyor. Çünkü Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasında en önemli rolü medya oynamıştı. Dolayısıyla Türkiye artık medyanın önemini kavramış olmalı. İster yerli ister yabancı olsun medya organlarına herhalde daha olumlu, daha yapıcı bir bakış yerleşecektir diye düşünüyorum" diye konuştu.
Erdoğan'ın Rusya ziyaretiyle ilgili Sputnik'e değerlendirmelerde bulunan emekli büyükelçi Çeviköz, iki liderin uluslararası topluma önemli mesajlar vereceğini ifade ederek "Uluslararası topluma verilecek mesajlar açısından her iki tarafın da bu ziyareti önemli bir şekilde değerlendireceğini düşünüyorum. Mutlaka hem Putin hem de Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin şu anda çok hızlı bir şekilde tekrardan düzelmeye ve normalleşmeye başladığını hissettirecek mesajlar vereceklerdir. Bu, şu açıdan önemli; Rusya, Batı'yla ilişkilerinin şu anda pek parlak olmadığı bir dönemden geçiyor özellikle Ukrayna meselesinden dolayı. Türkiye de son 15 Temmuz kalkışma girişiminden dolayı Batı tarafından beklediği desteği alamamanın vermiş olduğu hayal kırıklığı içinde. Dolayısıyla iki taraf da Batı'dan pek umduklarını bulamadıkları ortamda birbirleriyle yakınlaşmayı Batı'ya karşı dolaylı mesaj şeklinde vermeye çalışacaklardır diye düşünüyorum" diye konuştu.
'TÜRK AKIMI TEKRAR GÜNDEME ALINACAKTIR'
İkili ilişkiler alanında iki ülke arasında uçak krizinden bu yana durmuş olan ticari, ekonomik, sosyal, kültürel bütün ilişkilerin yeniden canlandırılmasının beklendiğini, bu konular arasında enerjinin öne çıktığını vurgulayan Çeviköz, şöyle konuştu:
"Rusya Devlet Başkanı Putin, Türkiye ile enerji dosyasını tekrardan açmak istediklerini, özellikle Türk Akımı konusunu yeniden gündeme almak istediklerini hep söylemişti. Bu, hem normalleşme süreci başlamadan ve Sayın Cumhurbaşkanı mektup göndermeden evvel söylenmiş bir ifadeydi. Hem de mektup geldikten sonra normalleşme başlayınca tekrardan ‘Türk Akımı konusunu gündeme almak isteriz' diye bir ifadesi oldu Putin'in. Dolayısıyla öncelikle enerji konusu ikili ilişkiler içerisinde değerlendirilecektir" dedi.
'TÜRKİYE TAHKİM BAŞVURUSUNU ÇEKERSE RUSYA DOĞALGAZDA İNDİRİME GİDEBİLİR'
Türkiye'nin Rusya'dan aldığı doğalgazın fiyatının yüksek olması sebebiyle Rusya'yla yapılan müzakerelerin sonuç vermemesi nedeniyle konuyu uluslararası tahkime götürdüğünü anımsatan Çeviköz, "Benzer bir durum İran'la da olmuştu, sonunda tahkim Türkiye'nin lehine karar verince İran tahkimin kararı doğrultusunda fiyatları indirmek zorunda kalmıştı. Rusya, muhtemelen psikolojik olarak böyle bir tahkim kararını istemeyecektir. Onun için belki acaba Türkiye tahkim başvurusunu geri çeker mi diye bir arayış içine girebilir. Eğer Türkiye tahkim başvurusu geri çekerse o zaman belki Rusya fiyatlarda makul bir indirime gidebilir" diye konuştu.
'NÜKLEER KONUSU DA GÜNDEME GELECEK'
Türkiye'de Rusya tarafından inşa edilen nükleer santral konusunun da görüşmede gündeme geleceğini ifade eden Çeviköz, "Bir de tabii uzun zamandan beri durgunlaşmış olan bir Akkuyu projesi var. Bu aslında ilişkilerin bozulmasıyla doğrudan ilişkili değil. Zira Rusya'nın kendi finansal yatırım sıkıntıları nedeniyle Akkuyu'nun ilerlemesi durmuştu. Belki Türkiye, Akkuyu'nun inşaatının yeniden başlaması ve Rusya'nın Türkiye'ye olan yatırımlarını yeniden canlandırması talebinde bulunabilir" dedi.
'RUSYA, TÜRKİYE'DEN SURİYE MUHALEFETİ ÜZERİNDEKİ İKNA GÜCÜNÜ KULLANMASINI İSTEYEBİLİR'
Türkiye ile Rusya arasında Suriye konusunda halen çok ciddi görüş farklılıkları olduğunu dile getiren Çeviköz, "Ama Rusya, Türkiye'nin Suriye muhalefeti üzerinde etkisi olduğunu biliyor, bu da doğru bir tespit. Belki Rusya, Cenevre görüşmelerinin sağlıklı bir sonuca ulaşması için muhalefetin Cenevre görüşmelerine katılması için Türkiye'nin ikna gücünü kullanmasını isteyebilir. Bunun dışında Türkiye'nin de Suriye konusunda farklı düşünceleri var. Sayın Cumhurbaşkanı Suriye konusunda Rusya'dan beklentileri olduğunu dile getirecektir" dedi.
Çeviköz, Türkiye'nin Rusya ile normalleşme sürecinin ardından Suriye politikasında köklü değişikliğe gidebileceği yorumlarıyla ilgili ise şöyle konuştu:
"Radikal ve köklü değişiklikten herkesin ne anladığı farklı. Ben Türkiye'nin Suriye'ye ilişkin politikasının genel çerçevesinin değişeceği kanaatinde değilim. Bu da; Türkiye, Esad'ın görevden ayrılmasını ve Esad'sız bir Suriye'nin inşa edilmesini istiyor, bunda da çok ısrarlı. Ancak bunun zamanlaması konusunda Türkiye ve uluslararası toplum arasında görüş farklılığı var. Örneğin Rusya prensip olarak geleceğin Suriye'sinde Esad'ın yerinin olmayacağını kabul etmekle birlikte öncelikli olarak IŞİD'le mücadele devam ederken böyle bir boşluk yaratılması ya da yönetimin bu şekilde değiştirilmesini uygun bulmuyor. Dolayısıyla bunun zamanlaması konusunda Türkiye ile Rusya arasında bir konuşma olabilir. Türkiye, Esad'ın derhal görevden ayrılması yerine bunun biraz daha zamanının uzatılması ve IŞİD'le mücadelenin sonucunun daha başarılı bir şekilde görülmeye başlamasından sonra Suriye'de demokratikleşme sürecinde Esad'ın yavaş yavaş bir şekilde bir formül bulunarak uzaklaşmasını kabul edebilir. Bunun için belki Türkiye ‘Esad derhal ayrılmalıdır' şeklindeki çıkışlarını biraz daha yumuşatıp sessizleştirebilir. Buna eğer köklü bir değişiklik dersek o zaman evet, köklü bir değişiklik olarak görülebilir."
'TÜRKİYE'NİN EKSENİ DEĞİŞMEZ'
Türkiye'nin darbe girişiminin ardından Batı'dan beklediği desteği bulamaması ve Rusya ile de normalleşme sürecinin hız kazanmasıyla birlikte Batı'dan uzaklaşacağı ve ‘ekseninin değişeceği' yorumları da yapılıyor. Bu yorumların gerçekçi olmadığını düşünen Çeviköz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uzun vadede bunu denemek isteyen çevreler olacaktır. Ancak bunu denemek isteyip de Türkiye'nin eksenini değiştirmek isteyen çevrelerin bu sonucu elde etmelerini pek mümkün görmüyorum. Doğru, Türkiye'nin Batı'yla olan ilişkileri çok ciddi bir şekilde önemli bir dönemeçten geçiyor. Bunun da nedeni malum, 15 Temmuz kalkışma girişiminden dolayı Batı, Türkiye'ye beklediği desteği vermedi gibi bir algı var, bu da çok ciddi bir hayal kırıklığı yarattı. Özellikle Fethullah Gülen'in ABD'de yaşıyor olması, ABD'den Fethullah Gülen'in istenmesi ve bu sürecin öyle çabuk çözüme ulaşmayacağının anlaşılması, Türkiye-ABD ilişkilerini etkileyecek. Türkiye-ABD ilişkileri de Türkiye-NATO ilişkilerinin en önemli boyutunu oluşturur. Dolayısıyla Türkiye'nin Batı'yla ilişkileri ve NATO'yla ilişkileri de bundan etkilenecek. Türkiye'de başka gelişmeler de var. Örneğin hukukun üstünlüğü, hukuk devleti olma süreciyle ilgili özellikle AB'de bazı değerlendirmeler var, idam tartışmaları var. Bütün bunlar AB'nin Türkiye'ye bakışını da etkiliyor. Dolayısıyla Türkiye-AB ilişkileri de şu sırada bazı tökezlemelere de uğrayabilir. Bütün bunlara baktığımızda o zaman Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor mu, acaba eksenini değiştiriyor mu, Rusya'yla bir ittifak arayışına girer mi diye bir düşünce ortaya çıkıyor doğal olarak. Ben bunun geçici olduğu kanaatindeyim. Türkiye'nin eksenini değiştirmesini gerektiren herhangi bir köklü neden olduğunu görmüyorum. Kaldı ki Rusya'nın da açıkçası bir NATO üyesini bu şekilde kendisine çekmek için uğraşacağını ve bunun karşısında da bütün NATO'nun tepkisini çekecek şekilde bir gelişmeyi göze alacağını ben zannetmiyorum"