Poshor, savcılıkta verdiği ifadede, Kosova'daki NATO birliğindeki görevinden izin aldığını, biletini 1.5 buçuk ay önce ayarladığını, 14 Temmuz'da Ankara'ya geldiğini, uçaktan iner inmez de Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanlığı'nın isteği üzerine köşkteki yerine gittiğini söyledi.
'ESKİ KOMUTANLAR MEVCUT KOMUTANIN İSTEĞİNİ KIRMAZ'
"Albay rütbesindeki bir kişinin yurt dışında görevliyken izinli olduğu dönemde Ankara'da bir başka göreve çağrılmasının kurallara uygun ve normal olup olmadığı" sorulan Poshor, "Bunu görev olarak değerlendirmemek lazım. Muhafız Alay Komutanlığı'nda mevcut alay komutanı önceki alay komutanlarını kendi komutanı olarak telakki eder. Eski alay komutanları mevcut alay komutanının isteğini kırmazlar genelde. Bu durum TSK'nın kurallarına uygundur" diye konuştu.
'İZMİR'DE CUMHURBAŞKANI BAŞYAVERİ YAZICI İLE KARŞILAŞTIM'
İzninin bu tarihe (darbe girişiminin yapıldığı gün) gelmesinin 'tesadüf' olduğunu öne süren Poshor, köşkteki odasına çıkmadan park yerinde Cumhurbaşkanı Başyaveri Ali Yazıcı ve Üsteğmen Arif ile karşılaştığını, alay nöbetçi subayının da orada bulunduğunu belirterek, "Ayaküstü havadan sudan konuştuk. Muhsin Kutsi Barış beni odasına çay içmeye çıkardı. Bu ilk görüşmemizde herhangi bir şeyden şüphelenmedim." dedi.
'DARBE GİRİŞİMİNİ TRT BİLDİRİSİNDEN ANLADIM'
Darbe girişiminin olduğu tarihte, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın kendisine IŞİD tehdidinden bahsettiğini savunan Poshor, şunları söyledi:
"Ben buna inandım, bu inançla hareket ettim. TRT'ye Fatih ve Yusuf uzmanla gittik. Muhsin Kutsi Barış'ın bana ayarladığı kamuflajları giymiştim. Glock marka beylik tabancam ve MP5 marka tabanca vardı. Uzmanlarda da aynı şekilde tabancaları ve MP5 vardı. TRT'deyken ben başlangıçta giriş kapısı civarındaydım. Ümit Gencer Yarbay yukarıya çıkmıştı. Okunan bildiri Ümit Yarbay'ın elindeydi. İlk paragrafına da göz attım. Darbe girişimini de orada anlamıştım. Kendisinin okuyacağını anladım çünkü üzerinde harici elbise vardı. Ben ona 'Sen bildiriyi okuma. Başın belaya girer' dedim. O da 'Genelkurmay'ın emri okuyacağız' dedi. Niye bildiriyi okumaktan vazgeçtiğini, spikere okuttuğunu bilmiyorum. O sırada oradan ayrılmıştım."
'SIRTIMDAN YARALANDIM'
Reji odasında yere yatırılıp kelepçelenen kişileri kendisinin kurtardığını söyleyen Poshor, "Daha sonra aşağıya giriş kısmına indim. Orada darbecilere ait helikopterden açılan ateş sırasında şarapnel parçası bana isabet etti, sırtımdan yaralandım. Ekrem Yarbay ayağından yaralandı, bölük komutanı Anıl Binbaşı, yanımdaki Fatih Gazel uzman yaralandı. Topluluk halinde tam ortaya düştü. Bir asker daha bizden daha ağır yaralanmıştı" diye konuştu.
'SADECE HAVAYA ATEŞ ETTİM'
Poshor, şöyle devam etti: "Sonra Muhafız Alayından Tabip Albay Okan geldi, ambulansla bizi GATA'ya götürdü. GATA'ya varınca silahım belimdeydi. Orada pantolonumu kestiklerinde silahımı aldılar, nöbetçi subaya teslim etmeye çalışıyorlardı, şu an nerede bilmiyorum. Sadece MP5'le sivilleri uzaklaştırmak için havaya ateş ettim. Ambulansa binerken MP5'i benden Yusuf Uzman aldı. Ben kesinlikle cemaatçi değilim, tasvip etmiyorum. Dünya görüşüm onlardan çok farklıdır. Ben sosyal demokrat dünya görüşüne sahibim. Darbe girişimini de önceden haber almadım. Darbe girişiminde tutuklananlar muhtemelen bulundu. Beni çağıran Albay Muhsin Kutsi Barış demek ki darbeci. Rejideki Yarbay hariç diğer TRT'ye gelenlerin hiçbirisinin darbe girişiminden haberlerinin olduğunu zannetmiyorum. Benim yanımdaki uzmanlarımın da bilmediğine eminim."
'ANKARA'DA 100 KİŞİ AYNI İFADEYİ VERDİ'
Kurmay Albay Muhammet Tanju Poshor, Balyoz seminerine katılmasına karşın yargılanmamasına ilişkin soru üzerine, "Ben 2003 Mart-Nisan aylarında İstanbul'da 1. Ordu Komutanlığındaki plan seminerine katılmıştım. Daha sonra bu seminere katılanlar kamuoyunda 'Balyoz' olarak bilinen davadan yargılandılar. Ben de soruşturmaya dahil edildim. Benim ifadem 2008 ya da 2009 yılında Ankara'da Mustafa isimli bir savcı tarafından alındı" dedi.
Ankara'da yaklaşık 100 kişinin aynı savcıya ifade verdiğini aktaran Poshor, o gruptan kendisi de dahil yaklaşık 50 kişi için takipsizlik kararı verildiğini söyledi. Poshor, "Kararda İstanbul'dan hangi savcının imzasının olduğunu bilmiyorum. Kararın gerekçesinin ne olduğunu da şu an bilmiyorum, arkadaşlarım bana takipsizlik verildiğini söylediler" dedi. Poshor, ifadesinin sonunda üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtti.