DHA’nın aktardığına göre, Alman haber sitesi n-tv.de'ye açıklamalarda bulunan Kiesewetter, ‘Ankara ile Brüksel arasındaki görüşmelerin dondurulması gerektiği’ görüşüne katılmadığını kaydetti.
Kiesewetter, "Türk sivil toplumu üzerindeki etkimizi sürdürmeliyiz ve Avrupa perspektifine inanan, insan hakları, hukuk devleti ve basın özgürlüğü standartlarının güçlendirilmesini isteyenleri desteklemeliyiz. Bunun dışında her şey radikalleri güçlendirecektir" dedi
‘MÜZAKERELERİN AMACI TÜRKİYE‘NİN ÜYELİĞİ DEĞİL‘
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarında otoriterleşme eğilimi gösterdiğini belirten Kiesewetter,"Görüşmelerin kesilmesi durumunda Erdoğan'ın Batı'dan tamamen uzaklaşması ve belki de NATO'dan çıkma riski bulunuyor. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'e yakınlaşabileceği de düşünülebilir. NATO kurucusu bir ülkenin uzaklaşma riski var. Bunu engellememiz gerekir" diye konuştu.
Kiesewetter, Türkiye'yle yıllardır üyelik müzakereleri yürütüldüğü ve üyelik konusunda net bir ifade kullanılmasının daha doğru olup olmayacağı sorusuna şu yanıtı verdi: “Hayır, mesele Türkiye'nin mümkün olduğu kadar çok AB standartını hayata geçirmesi ve hukuk devleti olabilmesi. Türkiye kısa bir süre öncesine kadar, birçok alanda AB'ye çok erken aldığımız Romanya ve Bulgaristan'dan daha ileri noktadaydı. Müzakerelerin amacı Türkiye'nin üyeliği değil."
Kiesewetter,"Neden o zaman üyelik müzakereleri deniliyor?" sorusuna ise, "Bu bizim Türkiye ile birlikte gerçekleşmesini istediğimiz bir süreç. Burada amaç, Türkiye'nin Çin ya da Rusya yerine yönünü Avrupa'ya dönmesi. Sonunda AB'ye katılım bulunmuyor. Uzun vadede bu konu hakkında konuşabiliriz. Şu anda ve öngörülebilir bir gelecekte üyelik kesinlikle söz konusu değil" yanıtını verdi.
‘TÜRKİYE’NİN ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILDA AB’YE ÜYELİĞİNİN SÖZ KONUSU OLMADIĞINI SÖYLEMELİYİZ’
Çok sayıda Türk vatandaşının AB üyeliğinden ‘ümidini kestiğini’ söyleyen Kiesewetter, şöyle konuştu: “… Almanya'nın Türkiye'ye karşı dürüst olmadığını itiraf etmeliyiz. İmtiyazlı ortaklık fikrinin için doldurulmadı. AB'nin hedefi, Avrupa etrafında stabil ülkeler bulunmasını sağlamak olmalı. 75 milyon nüfusu ve 500 bin askeri olan Türkiye'nin stabil bir ülke olmasından vazgeçersek, çevremizde istikrarsız ve güvenilir olmayan, kendi yoluna giden bir ülke yaratırız. Bu nedenle ben AB üyelik görüşmelerinin sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak, önümüzdeki on yılda üyeliğin söz konusu olmayacağını dürüstçe söylemeliyiz."
‘HİÇ KİMSE ANLAŞMANIN BAŞARISIZ OLDUĞUNU BELLİ ETMEK İSTEMİYOR’
Kiesewetter, vize muafiyeti talepleri çerçevesinde geri kabul anlaşmasının durumuna ilişkin olarak da anlaşmanın koşullarının iki ay içerisinde dayanılmaz hale gelebileceğini söyledi.
"Anlaşmanın iki ay içerisinde ortadan kalkacağını mı söylüyorsunuz? " sorusuna, "Evet" yanıtını veren Kisewette şunları söyledi: "Bu bizim yakında Yunanistan, İtalya ve belki de Kuzey Afrika ülkelerinde büyük kamplar kurmamız gerekeceği anlamına gelir. Bunun dışında Frontex ile sınırların daha çok güvenliğinin sağlanması gerekebilir. Bir B planı üzerinde hararetle çalışıyor. Tabii ki hiç kimse dışarıya geri kabul anlaşmasının başarısız olduğu izlenimini vermek istemiyor. Şimdilik işliyor gerçi, ama,bizi şantaja açık hale getiriyor. Bizim bu yüzden Yunanistan, İtalya ve Arnavutluk'u güçlendirici bir sisteme ihtiyacımız var."