İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatılan Zaman gazetesi eski yönetici ve çalışanlarına yönelik yürütülen soruşturmada gözaltına alınan kapatılan Zaman gazetesi eski yazarlarından Mümtaz'er Türköne, Alaattin Güner, Şeref Yılmaz, Ahmet Metin Sekizkardeş, Faruk Akkan, Mehmet Özdemir, Fevzi Yazıcı, Zafer Özsoy, Cuma Kaya, Hakan Taşdelen, Hüseyin Turan ve Murat Avcıoğlu ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan tutuklandı.
‘HER YAZIDA DEMOKRATİK ÇÖZÜMLER ALTERNATİFLER SANDIK VE SEÇİM GÖSTERİLMİŞTİR'
İstanbul 3. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği kararıyla dün gece tutuklanan 12 şüpheliden Mümtaz'er Türköne, ifadesinde yayınlanmış 16 kitabının bulunduğunu, bunlardan ikisinin darbeler hakkında yazıldığını söyledi. Türköne ifadesinde, "Soruşturma dosyasında delil olarak sunulan 5 makalenin hiçbirinde teşbih, mecaz, metafor ve hatta eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek kabilinden darbe iması addedilecek tek kelime yoktur. Tersine hükümeti eleştirirken, çözüm olarak dosyada yer alan her yazıda da demokratik çözümler alternatifler sandık ve seçim gösterilmiştir" dedi.
‘FETHULLAH GÜLEN İLE İKİ KEZ GÖRÜŞTÜM'
Kendisini darbe karşıtı olarak niteleyen Türköne ifadesinde, "Benim kadar radikal bir darbe karşıtının, darbeci ithamına maruz kalmasını, gördüğüm muamelenin ötesinde çok onur kırıcı buluyorum. Fethullah Gülen örgütü hakkında herhangi bir bağlantım yoktur. Kendisini tanıyorum. Zaman gazetesinin onun kontrolünde olduğunu biliyorum. Kendisiyle 2006-2011 yılında iki defa görüştüm. Aramızda kayda değer bir görüşme olmadı. Yanımda AK Partili yöneticiler mevcuttu. En son darbe olayından sonra çoğunluk gibi bende hayal kırıklığı yaşadım. Ve o camia ile birlikte olduğumdan dolayı pişman oldum" diye konuştu.
‘KİŞİLİK OLARAK MUHALİFİM'
"Ben bir yazar olarak daha fazla okuyucuya ulaşmak amacıyla Türkiye'de tirajı en yüksek gazete olan Zaman gazetesinde yazmayı tercih ettim" diyen Türköne, "Esasında başka da yazı yazabileceğim gazete yoktur. Kişilik olarak muhalif bir yapım var. Benim hükümete karşı eleştirilerim, demokrasinin ve özgürlüklerin genişleyip darbe teşebbüslerinin engellenmesi amacına yöneliktir. Gazetede yazdığım süre boyunca hangi konularda yazı yazacağım konusunda, açıktan bir müdahale olmadı. Bazen farklı konularda yazmam için güncel olaylar hatırlatıldı ve tavsiye edildi" dedi.
Yazdığı hiçbir yazıya müdahale edilmediğini savunan Türköne, "Şahsen de gazetenin yayın politikasıyla kendimi bağlı hissetmedim. Zaman zaman manşetlerde savunulan görüşlere aykırı yazılar yazdım. 2004 yılındaki Fethullah Gülen cemaatini faaliyetlerini sona erdirilmesine dair karar hakkında 2013 yılında aykırı görüşlerimi bildirdim. MGK'nın, o anki şartlarına göre karar aldığını ve Gülen cemaatini herhangi bir olumsuz uygulamanın hükümet tarafından uygulanmadığını belirttim. Bu yazı gazetenin yayın politikasına aykırı bir yazıydı. Buna rağmen bu yazıya da müdahale edilmedi" ifadelerini kullandı.
‘DARBECİLERİN İDAM EDİLMESİNİ CAYDIRICILIK ANLAMINDA ÖNEMLİ BULUYORUM'
Türköne ifadesinin devamında, "Ülkemin yaşadığı trajediyi kendi yaşadığım trajedinin üstünde görüyorum. Yani ülkem adına çok derin bir üzüntü yaşıyorum. 15 Temmuz günü yaşanan, darbe girişimi hakkında bir aydın olarak, içimde derin bir yara hissediyorum ve ülkemin başına gelebileceklerden endişeleniyorum. Darbeciler için daha önce yazdığım yazı ve görüşleri aynen tekrar ederim. Darbecilerin idam edilmesini ve en ağır ceza ile cezalandırılmasının caydırıcılık manasında önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.