Bu süreci ülkenin yeniden kuruluşu olarak tanımlayan Bayramoğlu, "Liyakat prensiplerine göre ilkelerin oluşmasını herkes arzu eder. Ama bu da demokratik konsensüs içinde mümkündür" dedi.
Darbe girişiminin ardında 3 ay süreyle OHAL kararı alınmasına yönelik tartışmalar da hızlandı. Hükümet yetkilileri, bunun günlük yaşama etkisi olmayacağını FETÖ mensuplarını devletten temizlemek için ilan edildiğini duyursa da OHAL'in amacından sapabileceği endişesini de beraberinde getirdi. Bayramoğlu, masum hislerle cemaate destek olan insanların tutuklanmasının yaratacağı sıkıntıları dile getirdi, Ergenekon ve Balyoz'u hatırlattı. Bayramoğlu, "Askeri uzak tutalım derken başka sorunlar üretmeyelim" dedi.
‘TÜRKİYE'DE GÖZALTINA ALINMAYACAK İNSAN KALMAZ'
Bayramoğlu şöyle konuştu: "OHAL uygulamaları genel olarak amacından saparlar. Uygulamalarımız suçun şahsiliği ya da masumiyet karinesinden yola çıkmıyor. Bir dokuyla karşılaşıldı ve o refleksle harekete geçildi. Karşımıza çıkan tabloda Fethullah Gülen yapısıyla ilişkisi olan iyi niyetli kişilere bile takip başlatıldı. Özellikle Zaman ve yan kuruluşlarında yazı yazan Şahin Alpay, Hilmi Yavuz, Nazlı Ilıcak gibi pek çok insanın takibata uğruyor oluşu endişe yaratıyor. Darbe girişimi sadece askerler tarafından yapılmadı. Kuşkusuz sivil bağlantıları da var. Binlerce kişi açığa alındı. Muhtemelen pek çok masumun canı yanıyordur. Bunlar gerekli idari tedbirlerdi. Ama söz konusu adli tedbirler olduğu zaman orada şahsilik ilkesi son derece önemidir. Örneğin Şahin Alpay'ın, Gülen'i savunması masum bir din adamı olmasını yazmasından ötürü yardım ve yataklıktan suçlarsanız Türkiye'de gözaltına alınmayacak insan kalmaz. Bu sağlam bir mantık değil. Ergenekon döneminde yapılanı tekrar yapmanın demokrasiye de bir yararı yok. Askeri uzak tutalım derken başka sorunlar üretmeyelim."
17-25 Aralık döneminden önce kabul görülen cemaat, o dönemden sonra terör örgütü ismiyle anılmaya başlandı. Bu yapının içinde olanlara da terörist gözüyle bakıldı. Bayramoğlu, "Bu devletin almış olduğu bir karardır. Cemaatin eğri dokularıyla belki de hiçi eğri olmayan kişileri arasında da mı ayrım yapılmayacak?" diye sordu. Bayramoğlu, FETÖ'cülerin özellikle ordu ve devlet kademelerinden tasfiye çalışmalarını da ülkenin yeniden kuruluş dönemi olarak yorumladı.
Bayramoğlu, "Bir şeyi nasıl kurarsanız öyle gider. Hukuksuzluklar üstüne değil, azami hukuk ve özgürlükler üzerinde önlem almak mümkün. Tüm kurumların hassas olması lazım. Ne olağanüstü dönemlerde ölçünün kaçması kimilerinin sandığı gibi Türkiye'de otoriter rejim tesisini işaret eder ne de hukuk kurallarını gözardı etmemize müsaade eder. Bu iki unsuru yan yana koyarsak hareket etmek zor değildir" dedi.
‘ASKERİN İÇİNDEKİ SİYASAL DOKU BERTARAF EDİLMELİ'
Darbe girişiminin önüne geçen en önemli şey halkın tavrıydı. 15 Temmuz'dan bu yana iki hafta geçti ama insanlar meydanları bırakmadı, demokrasi nöbetleri sürüyor. Liderlerin de üslup yumuşatması ve bir araya gelmesi siyasi birlik yaratma çabası olarak yorumlandı. Ancak Erdoğan'ın Topçu Kışlası açıklaması ve sonrasında MİT ile Genelkurmay'ın Cumhurbaşkanlığı'na bağlanması talebi de dikkatlerden kaçmadı. Bayramoğlu ise bunun anlamlı olmadığını söyledi. Bu ve benzer taleplerde Türkiye'nin ana sorunlarına dönüş yapılacağını söyledi. Askeri otoritenin yeniden inşasına dikkat çekti:
"Kuruluş yaşanacaksa ortaklaşa yapılması, sadakat değil, liyakat prensiplerine göre ilkelerin oluşmasını herkes arzu eder. Ama bu da demokratik konsensüs içinde mümkündür. Böyle bir şeyi talep ederseniz Türkiye'nin duran ana sorunları yeniden devreye girer. Darbe girişimi sonrasında demokratik ve siyasi alan birlikte davrandı diye de kendi aralarındaki farklılıkların ortadan kalkacağını sanmıyorum. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık rejiminde vazgeçmeyecektir. Kılıçdaroğlu da parlamenter sistemden vazgeçmeyecektir. Üsluplar nereye kayar bilemem ama Erdoğan'ın Taksim ısrarı şaşırtıcıydı. Burada haklılık doğruluk değil, farklı pozisyonlar var. Askeri otoriterinin inşası çok önemli. Belli bir sistematik askeri grubun yeniden yapılandırılması ve asker sivil ilişkilerinin tekrar gözden geçirilmesi lazım. Askerin içindeki siyasi dokunu bertaraf edilmesi, askerin siyasallaşmaya kapanması lazım."