Demirtaş, "Bu darbeye karşı direnmek ne kadar haksa Türkiye'yi dikta sistemine götürecek politikalara karşı durmak da o kadar haktır. Askeri darbe de tek adam sistemini inşa etmek de çözüm değil. Darbeye kalkışan herhangi biriyle hukuk çerçevesinde mücadele etmek doğrudur, parlamento zaten buna destek vereceğini açıkladı. Neden Olağanüstü Hal ilan ediyorsunuz ki bunların hepsi insan hakları ihlallerine yol açacak. Binlerce insan işinden oldu. Darbeci mi, değil mi, buna bakılmıyor bile" dedi.
Gündoğdu Meydanı'ndaki mitinge HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, milletvekilleri, bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, il başkanları ile HDP'liler katıldı. Alandakiler halay çekip sık sık 'Sayın Öcalan' diye slogan attı, üzerinde 'Tecride hayır, çözüm İmralı'da', 'Emeğime sahip çıkıyorum, darbeye direniyorum' yazılı dövizler taşıdı. Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı alana girişte, mitinge katılanları hem polis, hem de partinin belirlediği görevliler aradı.
‘DARBE KOŞULLARINA NASIL GELİNDİĞİNİ VE DARBEYLE NASIL MÜCADELE EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ ALANLARDA HAYKIRACAĞIZ'
Alandakileri Kürtçe ve Türkçe selamlayan Demirtaş, Türkiye'nin kritik ve tarihi bir dönemden geçtiğini söyledi. Bu sürecin yalnızca Türkiye değil, Ortadoğu ve dünya için önemli anlar olduğuna değinen Demirtaş, şöyle konuştu: "Yaşadığımız coğrafya, sıradan bir coğrafya değil. Medeniyetlerin yeşerdiği, kavgaların, savaşların, barışların cereyan ettiği kadim toprağın halkları olarak tarihin bir kez daha yazıldığı anlardan geçiyoruz. Bir kez daha bu darbe girişimini lanetlediğimizi, halklar tarafından ilk saatlerde yenildiğini ifade etmek istiyoruz. Darbeyi hesaplayanlar, askeri yöntemlerle parlamentoyu bombalayıp, yüzlerce masum insanı katledip, yönetime el koymak isteyenler, hiçbir gerekçe ortaya koyamaz. Darbenin iyisi, kötüsü yoktur. Askeri yöntemlerle, zorbalıkla yönetime el koymak, demokrasi arayışına vurulabilecek en ciddi darbelerdendir. Çok şükür ki Türkiye'deki bütün siyasi çizgilerin ve halkın topyekûn karşı duruşuyla darbe girişimi bertaraf edilmiştir. Darbe bizim hoş göreceğimiz bir tutum değil. Ama darbe koşullarına nasıl gelindiğini ve darbeyle nasıl mücadele edilmesi gerektiğini alanlarda haykıracağız. Darbeyi bu ülkeye göz göre davet eden siyasi anlayışı alanlarda eleştireceğiz. Alanlar sadece hükümet yanlışı gösterilere açık olmamalı. Hem darbeyi, hem de AKP'nin hatalarını eleştirenlere de açık olmalı. Meydanlar bu şekilde özgürleşirse, demokrasiye yaklaşmış oluruz."
Türkiye'de neredeyse her 10 yılda bir darbe yaşandığını söyleyen Demirtaş, "Bir ülke düşünün ki neredeyse 10 yılda bir darbe oluyor. Ordu içindeki güçler, bu hakkı nereden kendilerinde görüyor. Neden ordu 10 yılda bir darbe girişiminde bulunma cesaretini gösteriyor? Çünkü demokrasimiz eksik. Demokrasi dediğiniz şey de seçimler falan değildir. Demokrasi tam anlamıyla halkın her alanda söz, karar ve denetim sahibi olduğu, devletin küçük, halkın büyük olduğu yönetim biçimleridir. Cumhuriyetin kuruluşundan beri en fazla eksikliğini çektiğimiz şey demokrasidir. Demokrasisi üçüncü sınıf olan ya da alakası olmayan toplumlarda darbeler yaşanıyor. Biz de maalesef 14 yıllık AKP iktidarında sağlıklı bir demokrasi inşa edemediğimiz için birileri kendinde darbe yapma cesaretini gördü. Koskoca generaller nereden alıyor cesareti. Bu noktalara işaret etmemiz ve bu sorunları çözmemiz gerekiyor. 14 yıldır AKP ve ondan önceki dönemlerde demokrasi kurumsal hale getirilmedi. Demokrasiyi bir partinin malı gibi gördüler. Geçmiş dönemde devleti yöneten kadrolar, aynı anlayışla devleti ele geçirmişlerdi. AKP iktidara geldiğinde, ‘Bu sefer devleti ele geçirmesi sırası bizde' diye düşündü. Oysa devlet ele geçirilecek bir aygıt değildir" dedi.
Devletin herkesin ortak malı olduğunu belirten Demirtaş şunları söyledi: "Devlet hepimizin ortak malı, hizmetkarı, tabiri caizse aramızda parasını toplayıp tuttuğumuz hizmetçidir devlet. Bu hizmetkarın parasını kuruşu kuruşuna biz veriyoruz. Şu anda AKP iktidardır, devletin sahibi AKP, sadece AKP'liler vergi verecek diye bir şey duydunuz mu? Devleti bir tek parti kendi malı haline getirmeye çalışıyor. AKP 14 yıldır devleti ele geçirmek için ne gerekiyorsa onu yaptı. 3 yıl öncesine kadar cemaatle ortaklık bozulmadığı dönemde Fethullah Gülen cemaatini devletin sahibi yapmak için her şeyi yaptılar. Bugün kandırıldık diyorlar ama, o gün bunları yüzümüze vura vura yaptılar. O dönem cemaatin kartvizitini taşıyanlar, devlette muteber insanlardı. Bazı şehirlerde valilerin sözü geçmiyordu, cemaatin o ilin sorumlusu ağabeyinden geçiyordu. Bazı şehirlerde valiler miting yapılmasına izin veremiyordu. Ben bunları abartı olsun diye söylemiyorum, yaşadıklarımı anlatıyorum. Ve bunlar aklınıza ne gelirse bütün kadrolara büyük bir torpille göstere göstere geldiler. Devletteki cemaat referansı olmayan kadrolar da tasfiye edildi. Üniversitede adeta bir terör odağı şeklinde bütün üniversitelerin üzerine kabus gibi çöktüler. Yapılırken sızma şeklinde değil, süzme şeklinde yaptılar. Süzüle süzüle devletin bütün kadrolarını ele geçirdiler. Bundan memnuniyet vardı, çünkü ellerinde yetişmiş eleman eksikliği vardı. Cemaatin yetişmiş kadrolarını buralardaki kadrolara yerleştirdiler. Cemaate sendika kurdurdular, bu sendikaya üye olmayan memurlar talip olamadı. Sarı sendikaları böyle ürettiler. Hiç unutmayın bunları, TOKİ'den evler yaptılar, ucuz konutları sadece cemaat sendikasına üye memur ve işçilere dağıttılar, diğerlerini sürgünlerle baskı altına almaya çalıştılar. Parlamentoda durum farklı değildi. O dönem biz bunları Meclis kürsüsünden eleştirdiğimizde, AKP bize saldırırdı. ‘Hoca Efendiye, cemaate laf söyleyemezsiniz' diye tehdit ederlerdi, çünkü bakanlar kurulunun yarıdan fazlası, milletvekillerinden yarıdan fazlası cemaattendi. Biz uyardık, ‘Bunlar devleti ele geçirmek istiyor' dedik fakat cemaati eleştirmek tutuklanma nedeniydi, çünkü hakim de savcı da cemaattendi. Tuz kokmuştu tuz. Bunların karşısında direnmekten başka çaremiz yoktu."
‘AKP DEVLETİ BİR DİNİN HİZMETİNE SUNDU'
Darbe girişiminde bulunanların herhangi bir siyasi partinin desteğini almaları durumunda başarılı olma ihtimallerinin bulunduğunu kaydeden Demirtaş, "15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunanlar yarın bir daha darbe girişiminde bulunsa, yüz binleri katletse başaramayacaklar. Belki bir siyasi parti arkalarında dursa başarırlardı ama hiçbir siyasi güç arkalarında durmadı. Biz her 10 yılda bir bu rezaleti yaşamak zorunda mıyız? Bu halk OHAL'i değil, sınırsız demokrasiyi hak ediyor. Görünen o ki; Erdoğan dostunu, düşmanını seçmekte yetenekli değil. Geçmişte dostlarını da düşmanlarını da yanlış belledi. Senin dost dediklerin düşman, düşman dediklerin darbeye karşı en büyük uzlaşıyı ortaya koydu. Bugüne kadar seçtiğin ortaklar yanlış, yaptığın ittifaklar hataymış. Muhalefeti ‘teröre destek veriyor' diye suçlaya suçlaya ötekileştirdiniz. Büyük yanlışlar yaptınız. Toplumu paramparça ettiniz. Bak zor günde bu halk, bu millet demokrasi mücadelesi adına tek yürek olabiliyormuş. Tek millet, tek dil, değil ama, tek yürek olabiliyormuş. Siz bunu anlamıyorsunuz işte. Çünkü önemli olan tek dil, tek din olmak değil, önemli olan mevzu geleciğimiz ve özgürlüğümüz olduğunda tek yürek olabilmektir. Bak biz HDP olarak bunu başarıyoruz, bu meydanda her kimlikten insan var. Türkiye'nin gerçek fotoğrafı budur işte. Buna saygı duymak siyaseti doğru tartmaktır. Buna uygun Anayasal sistem işletmek yapabileceğimiz en doğru harekettir" diye konuştu.