'Darbe girişimi iktidarın elini ABD'ye karşı daha da zayıflattı'

Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesinin ardından hükümet yetkililerinin tepki gösterdiği adresler arasında ABD de vardı. ABD'nin, darbe girişimi olacağını önceden bildiği ancak bunu Türkiye'yle paylaşmadığı yönündeki açıklamaların yanı sıra, teşebbüse katılanların CIA ile bağlantılı oldukları iddiası da, hükümete yakın basın kuruluşları tarafından dile getiriliyor.

Bu basın kuruluşlarından Yeni Şafak gazetesi, 15 Temmuz darbe girişimini, ABD ordusundan emekli general John Campbell'la ilişkilendirdi ve Campbell'ın teşebbüste bulunanlara bizzat komuta ettiğini ileri sürdü. Ancak Campbell, hakkındaki iddiaları saçma bulduğunu ve cevap bile vermeye değmeyeceğini söyledi.

'ABD'NİN BU KADAR BÜYÜK BİR PLANDAN HABERDAR OLMAMASI İMKANSIZ'

15 Temmuz darbe girişimi, ABD yönetiminin bilgisi ve isteği dışında gerçekleşmiş olabilir mi? Siyaset bilimci ve yazar Doç. Dr. Barış Doster'e göre, bu ihtimal neredeyse imkansız ve bunu bilmek için Türkiye tarihine dönüp bakmak yeterli:

"Türk siyasal hayatının bize öğrettiği derslerden bir tanesi de, Türkiye'deki bütün askeri kalkışmaların, ihtilallerin, darbelerin ABD'den habersiz ve ABD'ye rağmen olmadığıdır. Bu bağlamda 15 Temmuz darbe girişimi de, kesinlikle ABD'nin bilgisi, onayı dahilindedir. Desteği ne kadar diye tartışırsak, Fethullah Gülen terör örgütüne 'Yürü, eğer başarılı olursan seni tanıyorum, beraber çalışırız. Başarısızlık durumunda seni tanımıyorum' demiştir. Dahası, ABD gibi bir emperyalist gücün; sadece TSK içerisinde değil, medyasında, Türk iş dünyasında, üniversitesinde, akademisinde, kitle örgütlerinde, sağlı sollu partilerinde örgütlü bir kuvvetin, bu kadar büyük bir eylemlilik, operasyon, hareketlilik ve planlamadan haberdar olmaması; kabaca TSK'daki generallerin üçte birinin, bazı Anayasa Mahkemesi üyelerinin, binlerce subayın, yüksek yargı mensubunun dahil olduğu bir hareketlilikten haberdar olmaması, eşyanın doğasına aykırı."

'GÜLEN CEMAATİ ÖRGÜTLENMESİ, NATO'NUN GLADYO ÖRGÜTLENMESİNE BENZİYOR'

NATO konsepti dahilinde bakıldığında, Fethullah Gülen cemaatinin ordu içerisindeki yapılanmasının bir tür gladyo örgütlenmesi olduğunun söylenebileceğini savunan Doster, cemaatin ABD ile bağlarının uzun zamandır varolduğunu belirtiyor.

15 Temmuz darbe girişiminin Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan'da yaşananlardan, Büyük Ortadoğu Projesi'nden, Arap Baharı'ndan ayrı ele alınmaması gerektiğini ifade eden Barış Doster, başarısızlığa uğranmasıyla ilgili olarak ise "ABD büyük bir güç, emperyalist bir güç ancak kadir-i mutlak değil" diyor.

'İKTİDARIN ELİ ZAYIFLADI'

ABD'nin darbe girişimine izin verdiği iddiası doğruysa, bu mevcut hükümet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için nasıl bir mesaj taşıyor?

Doster bir süredir dile getirilen "ABD, Erdoğan’dan vazgeçti" yorumuna katılmadığını belirterek, hükümetin ABD ile tam uyum içinde çalıştığını söylüyor ve darbe girişimin ardından iktidarın elinin ABD'ye karşı zayıfladığını savunuyor:

"Recep Tayyip Erdoğan, Türk siyasal tarihinde ABD ile en uyumlu çalışmış politik aktörlerden bir tanesidir. Şimdiye kadar ABD'nin hangi kritik taleplerine AKP iktidarı 'hayır' dedi ki ABD ile AKP arasında bir husumetten, çelişkiden söz edelim? 15 Temmuz'dan sonra da Türkiye'deki kurumlar, başta TSK olmak üzere, dikkate alındığında bundan sonra iktidarın, ABD'ye karşı çıkmak anlamında elinin daha güçlü olduğunu değil bilakis elinin daha zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Batı emperyalizmi yakın zamana kadar açık destek vermedi mi? Batı emperyalizminin hangi temel, hangi yaşamsal, hangi taleplerine AKP iktidarı itiraz etti? Batı emperyalizmi tamam bazen Tayyip Erdoğan'ın davranışları için öngörülemez diyor, Suriye politikasını eleştiriyor, Rusya'yla önce bozulup sonra yakınlaşmasını eleştiriyor. Batı emperyalizminin Türkiye içerisinde elinde başka işlevsel aparat, geçerli, güçlü, arkasında kitlesel destek olan bir seçenek var mı? O da yok."