Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'ün Genelkurmay'da yaşananları yakından bilen bir komutanla yaptığı röportajın tamamı şu şekilde:
Saat 16.00 civarında Genelkurmay Başkanlığı'na MİT'ten istihbarat gelmesine rağmen darbenin önlenmesi için neden gerekli önlemler alınmadı?
Peki bu bir istihbarat değil mi?
Bu illegal terörist çete hücresel olarak çalıştığı için herkes sadece kendi çalıştıkları yerle ilgili bilgilere sahip olur, diğer yerlerde ne yapılacağını son ana kadar ‘büyük abiler'i dışında kimse bilmez. Pişman olan FETÖ'cü de o an için bu kadarını biliyor. Alınan bu ihbar ‘istihbarat değil' bilgidir, duyumdur. Bu tür bilgi/duyumlar birkaç yerden teyit edilmedikçe hamdır.
Peki, Genelkurmay'ın o an aldıkları önlemler abartılı mı?
Ham bilgiye rağmen, Genelkurmay Başkanı duyumun pişman olmuş FETÖ'cü bir teröristten geldiğini öğrenince kuşkulanıyor ve bunun üzerine aşırı derecede olayı abartarak (iyi ki de abartıyor) bazı tedbirler aldırıyor.
İstihbarat olmamasına rağmen ne gibi önlemler alındı?
Bununla da yetinilmedi, Genelkurmay 2. Başkanı'na verilen emirle Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi aranıyor ve Türk Hava Kuvvetleri'ne ait tüm hava araçlarının uçuşlarının durdurulması talimatı veriliyor. Bunun haricinde ne yapılabilir başka? Elinde sihirli bir değnek yok ki dokunup hepsini hareketsiz kılsın. Yok böyle bir güç. Gelen bilgi de aslında bunların yapılmasını gerektirecek bir bilgi değil.
'İZMİR'E GİDECEKLERMİŞ GİBİ'
Olayın merkezi olan Kara Havacılık Okulu'nda bilginin doğru olup olmadığı niçin araştırılmadı?
Araştırıldı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın talimatıyla Kara Kuvvetleri Komutanı, yanına Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar'ı alıp, Kara Havacılık Okulu'na gidiyor. Sanki İzmir'e gidecekmiş bahanesiyle orada durumu araştırıyorlar. Helikopterlerdeki silahları da indirtiyorlar. Anormal bir durum görülmüyor, Tuğgeneral Hakan Atınç'ın yanından ayrılıyorlar. Onlar ayrıldıktan kısa süre sonra darbeci grup, Atınç'ın odasını basıyor, elini-ayağını bağlıyor ve 21.40 civarında helikopterler havalanıyor.
'FETÖ'CÜ OLMAYANLAR ALAŞAĞI EDİLDİ'
Emir her yere gidiyor da neden uygulanmıyor?
Genelkurmay'ın getirdiği uçuş yasağı emri her yere ulaşmasına rağmen bazı yerlerde fakslar yırtılıyor ama çok kanallı verildiği için bir şekilde emirler gidiyor. Sadece emir veriliyor. Bilginin içeriği paylaşılmıyor, zira sadece bilgi ve bu bilgi (ihbar) Ankara'daki Kara Havacılık Okulu'yla sınırlı bir ihbar. Emri alan Peygamber Ocağı'nın gerçek evlatları emri uyguluyor.
Uygulamayanlar kim?
Emri Pensilvanya'dan Fethullah Gülen'den alan ve yetiştirilmeye başlandıkları andan itibaren beyinlerine yerleştirilmiş olan ‘haşhaş çipi' ile sürekli dozlanan hainler tabii ki bu emri yerine getirmiyor. Emri uygulayacak olan komutanlarını da derdest ediyorlar. Benzer olaylar ülke çapındaki bazı birliklerde de yapılıyor. Tugayın başında hain FETÖ'cü varsa problem yok zaten. Yok, komutanları emre bağlı vatan evladı ise FETÖ'cüler onu alaşağı edip faaliyete girişiyorlar.
Bu bilgiyi, Genelkurmay Başkanı neden Cumhurbaşkanı'yla, Başbakan'la paylaşmıyor?
'O BİLDİRİYİ İMZALAMAYINCA…'
Genelkurmay Başkanı'na, bildiriyi imzalaması olayında neler yaşandı?
Fethullah Gülen'le görüşmesini kim istiyor?
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın Fethullah Gülen'le görüşmesi konusu Genelkurmay Karargahı'nda değil Akıncılar Üssü'nde oldu. Sabah saat 08.00 civarında Tuğgeneral Hakan Evrim, Akar'a Fethullah Gülen'le görüşmesini öneriyor. Buna Akar sert tepki gösteriyor ve hakaretler ediyor. Darbecilere de ‘Gelin battığınız bataktan bir an önce kurtulun, teslim olun' diyor.
Genelkurmay Başkanı orada sunulan çay ve yiyeceklere hiç dokunmuyor. Sadece bağırmaktan dolayı kuruyan boğazını ıslatmak için birkaç kez masadaki sudan içiyor. Daha sonra Akıncı Üssü'ne yapılan genel bir operasyondan sonra kendisi bulunduğu odadan Peygamber Ocağı'nın gerçek evlatlarınca alınıyor.
AKAR VE DİŞLİ NİÇİN BİRLİKTE GELDİ?
Bir taraftan Mehmet Dişli'yi darbede ‘iyi polis' olmakla eleştiriyorsunuz, bir yandan da Akar kurtarıldıktan sonra Mehmet Dişli'yi yanına alıp helikopterle Başbakanlık bahçesine birlikte geliyor? Bu konuda ne diyorsunuz?
Komutanımız helikoptere binmeden önce Mehmet Dişli'ye ‘Sen de gel' diyor. Dişli'yi kontrol altına alabilmek için böyle bir yola başvurdu. Bildiğiniz gibi bu komutan da şu anda tutuklu…