‘Türk Demokrasisine Yönelik Tüm Tehditlerin Karşısındayım’ başlıklı yazısına darbe girişimini en güçlü şekilde kınadığını ifade ederek başlayan Gülen, "Türkiye'de hükümet güç kullanılarak değil serbest ve adil seçimler yoluyla göreve gelmelidir" dedi.
'BENİM FELSEFEM SİLAHLI İSYANA ZIT'
Gülen şöyle devam etti: "Türkiye'nin giderek daha da otoriterleşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vakit kaybetmeden beni darbe girişimini yönetmekle suçladı ve ABD’den beni 1999’dan beri gönüllü olarak sürgünde yaşadığım Pensilvanya'daki evimden sınır dışı etmesini istedi. Erdoğan'ın bu isteği inandığım her şeyle ters düşmekle beraber sorumsuz ve yanlış bir istek. Benim her türlü inançtan insana hizmet etmeye dayalı olan felsefem, yani kapsayıcı ve çoğulcu İslam, silahlı isyanla tezattır.
Benim bağlantılı olduğum Hizmet hareketine mensup kişiler 40 yılı aşkın bir süredir meşruiyetini halkın iradesinden alan ve dini görüş, siyasi bağlantı ve etnik kökenlerine bakmaksızın tüm vatandaşların haklarına saygı gösteren bir hükümet biçimine destek vermiş ve bağlı kalmıştır.
'BATILI DEMOKRASİLERİN ILIMLI MÜSLÜMAN SESLER ARADIĞI DÖNEMDE…'
Batılı demokrasilerin ılımlı Müslüman sesler aradığı dönemde, ben ve Hizmet hareketindeki arkadaşlarım El Kaide’nin 11 Eylül saldırılarından IŞİD'in vahşi infazlarına ve Boko Haram’ın insanları kaçırmasına kadar tüm aşırıcı şiddet karşısında net bir duruş sergiledik. Bu darbe girişimi dahil düşüncesizce sergilenen şiddeti kınamanın yanı sıra teröristlerin Müslüman gençleri taraflarına çekmeyi engellemeye olan bağlılığımızı da vurguladık.”
'İDEALLERİME İHANET ETMİŞLER DEMEKTİR'
Hayatı boyunca askeri müdahalelere karşı olduğunu ve demokrasiye destek verdiğini belirten Gülen, "Türkiye'de 40 yılda 4 askeri darbeden mustarip olan ben, Türk vatandaşlarının bir kez daha böyle işkence yaşamasını istemem. Hizmet sempatizanı olduğu görülen biri darbe girişiminde rol oynamışsa ideallerime ihanet etmiş demektir” ifadelerini kullandı.
'ERDOĞAN KÜRT TOPLULUKLARA KARŞI SERT ÖNLEMLER ALDI'
Gülen yazısına şöyle devam etti: "Yine de Erdoğan'ın bana yönelik suçlamaları şaşırtıcı değil. Benim için söyledikleri yüzünden değil tek adam yönetimine yönelik sistematik ve tehlikeli ilerleyişinin göstergelerinden biri olduğu için. Pek çok Türk vatandaşı gibi Hizmet hareketi de Erdoğan’ın Türkiye’yi demokratikleştirme ve AB üyeliği gerekliliklerini yerine getirme çabalarını desteklemiş olsa da demokrasiden despotizme döndüğünde sessiz kalmadık. Ayrıca Erdoğan son yıllarda rastgele gazeteleri kapattı, binlerce hakim, savcı, polis memuru ve kamu çalışanını görevden aldı ve Kürt topluluklara karşı özellikle sert önlemler aldı. Kendisine karşıt olanları devlet düşmanı ilan etti.
'ERDOĞAN'IN DARBE GİRİŞİMİNE 'ALLAH'IN LÜTFU' DEMESİ KAYGI VERİCİ'
Hizmet de Erdoğan’ın öfkesinin hedefinde oldu. 2013’te Erdoğan Türk bürokrasisi içindeki Hizmet sempatizanlarını yolsuzluk soruşturması başlatmakla suçladı. Pek çok görevli sırf işlerini yaptıkları için görevlerinden alındı ve tutuklandı. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildiği 2014’ten bu yana Türkiye’nin yönetim sistemini parlamenter demokrasiden yürütme görevlerinin başkanda toplandığı bir sisteme (executive presidency) dönüştürmeye çalışıyor. Bu bağlamda Erdoğan’ın darbe girişiminin ‘Allah’ın lütfu’ olduğuna yönelik ifadesi kaygı vericidir. Erdoğan’ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin askıya alıp OHAL ilan etmesi şaşırtıcı değil.”
'ABD BU OTOKRATA UYUM SAĞLAMAMALI'
Öte yandan Gülen, Erdoğan'ın IŞİD karşıtı uluslararası koalisyona desteği azaltmakla tehdit ettiğini ve bununla somut kanıt ve adil yargılanma garantisi olmadan kendisini iade ettirmeyi hedeflediğini yazdı. Gülen, “Erdoğan’a istediğini verme cazibesi anlaşılabilir bir şey ama ABD direnmeli. ABD, barışı sağlamak ve Ortadoğu’da demokrasinin geleceğini korumaya yönelik dünya genelinde verilen uğraşlar adına, bu otokrata uyum sağlamamalı” dedi.