‘ÖNCELİKLE BİZİM AB'DEN BEKLENTİMİZ…'
Sputnik'e konuşan Gülpınar, "Şu acil gündemin içinde daha henüz darbe tehlikesinin, sıkıntıların devam ettiği, henüz tam olarak olayın netleşmediği bir ortamda olmamış bir şey üzerinden açıklamalar yapılmasını, bunları tartışılmasını ben çok samimi bulmuyorum. Öncelikle bizim AB'den beklentimiz, çok daha net ve kararlı bir şekilde bu darbenin karşısında olduklarını vurgulamaları ve bunun karşısında net bir şekilde durmalarıdır. Maalesef medyaya ve gelen açıklamalara baktığımızda çok net ve kararlı bir duruşun olduğunu ben söyleyemeyeceğim. Demokrasiyi hep bizim başımızda Demokles'in kılıcı gibi sallayan Batı ve AB, bu darbe konusunda hâlâ ikircikli tavır içinde" dedi.
AK PARTİ İKTİDARI DÖNEMİNDE TAMAMEN KALDIRILMIŞTI
15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişiminin ardından gündeme gelen idam cezasının geri getirilmesiyle ilgili tartışma AB'den gelen açıklamalar etrafında devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe karşıtı gösterilerde atılan "İdam isteriz" sloganlarına yanıt olarak idam cezasının Meclis'ten geçmesi halinde bu değişikliği onaylayacağını belirtmişti.
İdam cezası, 2002'de DSP-MHP-ANAP koalisyonu döneminde yapılan AB reformları çerçevesinde "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar hariç" kaldırılmış, 2004'te AK Parti iktidarı döneminde ise tamamen kaldırılmıştı.
Türkiye'nin üye olmak için beklediği AB'nin yanı sıra Türkiye'nin hâlihazırda üyesi olduğu Avrupa Konseyi de 2002'de yürürlüğe giren ve Türkiye'nin de taraf olduğu 13 no'lu protokolle idam cezasını yasaklamış durumda. Hukukçular, idam cezasının geri getirilmesi durumunda Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğinin de sona ereceğini belirtiyor. Hukukçular ayrıca idam cezası geri getirilse bile, cezalar geriye doğru uygulanamayacağı için meydanlarda ‘idam isteriz' sloganlarının hedefinde olan darbe girişimine katılanların bu cezaya çarptırılamayacağına dikkat çekiyor.
İdam tartışmalarına ilişkin AB'den "İdam cezası geri gelirse Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri sona erer" açıklamaları gelmeye devam ediyor. Son olarak France 2 televizyonuna konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, "Türkiye idam cezasını yeniden uygulamaya başlarsa, AB, üyelik sürecinin derhal durduracaktır" dedi.
‘OLMAMIŞ BİR ŞEY ÜZERİNDEN TARTIŞMA YÜRÜTÜLMESİ SAMİMİ DEĞİL'
AB'den gelen açıklamaları değerlendiren TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı AK Partili Kasım Gülpınar ise "Şu anda daha olmamış şeyler üzerinden bir tartışma yürütmenin anlamı yok" dedi.
Darbe girişiminden bu yana AB'ye Türkiye'nin ne kadar vahim bir durumla karşı karşıya olduğunu anlatamadıklarını dile getiren Gülpınar, "Bu (idam cezası), önümüzdeki süreçte değerlendirilecek bir meseledir, şu anda, şu dakika gündeme gelecek değil. Çünkü biliyorsunuz bu mesele Anayasa değişikliği gerektiren bir mesele. Şu acil gündemin içinde daha henüz darbe tehlikesinin, sıkıntıların devam ettiği, henüz tam olarak olayın netleşmediği bir ortamda olmamış bir şey üzerinden açıklamalar yapılmasını, bunları tartışılmasını ben çok samimi bulmuyorum" diye konuştu.
‘BATI VE AB DARBE KONUSUNDA HÂLÂ İKİRCİKLİ BİR TAVIR İÇİNDE'
AB'den darbe girişimine karşı ‘çok daha net ve kararlı' bir tutum sergilemesini beklediklerini vurgulayan Gülpınar, "Maalesef medyaya ve gelen açıklamalara baktığımızda çok net ve kararlı bir duruşun olduğunu ben söyleyemeyeceğim. Demokrasiyi hep bizim başımızda Demokles'in kılıcı gibi sallayan Batı ve AB, bu darbe konusunda hâlâ ikircikli tavır içinde. Daha net bir açıklama yapmaktan kaçınan bir tutum sergiliyorlar açıkçası. Biz AB'den, bütün üye ülkelerden ve devlet başkanlarından, siyasetçilerden darbe girişimi konusunda daha kararlı bir tutum ve duruş sergilemesini bekliyoruz" dedi.
Batı medyasında çıkan haberlere baktıklarında ‘darbecilerin başarılı olmamasına üzülmüşler gibi bir durum' sezdiklerini kaydeden Gülpınar, şöyle konuştu:
"Bunun adı darbedir, başka bir açıklaması olamaz. Üstelik çok kanlı bir darbe girişimidir, öyle sıradan bir darbe girişimi de değildir bu. Türkiye Cumhuriyeti yıllarca bir sürü darbe gördü ama hiçbir darbe girişimi bu kadar kanlı, acımasız olmadı. Burada demokrasinin yanında net bir şekilde duracaklarına, halkın bu demokrasiye olan inancı neticesinde hayatını ortaya koyarak darbeyi engelleme girişimlerini takdir edeceklerine bakıyorsunuz olay çok farklı yerlere çekilmeye çalışılıyor. Şimdi de bu idam tartışması gündemde. Şu anda idam tartışmasına ilişkin bu söylemlerin yeri ve zamanı değil. Tabii ki hükümetimiz bunu ileride değerlendirecek. Biz de biliyoruz AB'nin norm ve kriterlerini. Ancak AB'nin norm ve kriterleri içinde demokrasiye olan inanç, demokrasiye olan güven her şeyden önce gelir. Önce AB bu demokrasiye olan inancını ve güvenini pekiştirsin. Biz bunu bekliyoruz AB'den."
‘DARBEYE ‘ACABA' DİYE BAKARSANIZ BU İKİYÜZLÜLÜK ANLAMINA GELİR'
AB'den darbeye karşı net bir duruşun çok açıklıkla gelmediği kanaatinde olduğunu kaydeden Gülpınar, "Geç yapılmış açıklamalar var. Ama ilk başta yapılan açıklamalara baktığımızda, bir kere ilk anda duyulur duyulmaz karşı çıkılması lazımdı. Darbenin aması fakatı olmaz, darbe darbedir. Darbe girişimi, demokrasinin önündeki en büyük tehlikedir, kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın. Burada beğenin, beğenmeyin, seçilmiş bir cumhurbaşkanı, seçilmiş bir hükümet var. Sizin hoşnut olmadığınız bir hükümet veya cumhurbaşkanı olabilir ama buna karşı yapılmış diye siz darbeye yan gözle bakarsanız, ‘acaba' diye başka tavırlar almaya kalkarsanız bu da maalesef ikiyüzlülük anlamına gelir" dedi.
‘AB, GÜNDEMİMİZDE OLMAYAN BİR MESELE ÜZERİNDEN OLAYI FARKLI YÖNLERE ÇEKMEYE ÇALIŞIYOR'
İdam cezasının geri getirilmesinin gündeme gelip gelmeyeceğinin belli olmadığını ifade eden Gülpınar, şunları kaydetti:
"Bunun gündeme gelip gelmeyeceği, Meclis'te bu konuda Anayasa değişikliği müzakeresinin yapılıp yapılmayacağı, bu gündeme gelse bile 367 bulunur mu bulunmaz mı, 367 olmazsa referanduma gider, referandum olur mu, referandumda ne çıkar; bu o kadar uzun bir süreç ki… Şimdi hiçbir şekilde gündemimizde olmayan bir mesele üzerinden AB şu anda olayı farklı yönlere çekmeye çalışıyor. Bir kere halkın AB'ye olan inancını bizim tazelememiz lazım. Zaten zorlanıyoruz bazı konularda. 50 senedir devam eden bir müzakere süreci… Her seferinde farklı bir argümanla karşımıza çıkıyorlar, hep tehditvâri açıklamalar, hep ‘Türkiye AB'ye üye olamaz' şeklinde bir bakış açısı… Acaba halkın ne kadarı şu anda Türkiye'nin AB'ye üye olabileceğine inanıyor ki zaten? Ama biz bu AB sürecinden geri adım atmak istemiyoruz, bu süreci canlı tutmak istiyoruz, AB'ye olan bağlarımızı devam ettirmek istiyoruz, üyelik sürecini her şeye rağmen, bütün bu engellemelere rağmen devam ettirmek istiyoruz ama AB maalesef her zaman yaptığı gibi farklı farklı tutumlar sergiliyor."