"Bu başarılı olmayan darbeyle ilgili birçok soru var. Sizin MİT'iniz saat 16.00'ya doğru bilgilendirdiler, ama siz resmi olarak saat 20.00'de haberdar edildiniz ve darbecilerden çok kıl payı kurtulabildiniz. Dolayısıyla burada yine MİT Şefiyle bir araya geldiniz. Tabii önce acaba onunla bugün de görüştünüz, size istifasını sundu mu ya da belli yaptırımlar olacak mı kendisi için ya da sizin tam güveninize sahip Genelkurmay Başkanınızla ilgili bir şeyler olacak mı?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda gerek MİT Müsteşarı gerek Genelkurmay gerekse de diğer kuvvet komutanlarla ilgili buna benzer verdikleri herhangi bir kararın söz konusu olmadığı yanıtını verdi.
'ŞU AN GEÇİŞ DÖNEMİNDEYİZ'
"Ama kendisi size istifasını sunmadı?" sorusuna ise Erdoğan, "Hayır" cevabını vererek böyle bir şeyin söz konusu olmadığını kaydetti.
'BU TERÖRİST YAPIYI TEMİZLEMEK DURUMUNDAYIZ'
Erdoğan, "Şunu bir defa görmemiz lazım. Türkiye'nin şu anda nüfusu 79 milyon. 79 milyonluk bir Türkiye içerisinde şu anda bütün bu kirli yapıyı, bu terörist yapıyı kurumlarımızdan temizlemek durumundayız. Eğer temizleyemezsek bunun bedelini çok ağır öderiz. Biz mesela 34-35 yılda bölücü terör örgütüne ne yazık ki yaklaşık 40 bin şehit verdik, onlarla böyle bir mücadelenin içinde olduk. Şu anda bakın onlara karşı operasyonlar yapıyoruz ara vermeksizin, böyle bir durum söz konusu. Şimdi burada da bunların 40 yıllık devletin kurumlarındaki yerleşimi var, bu 40 yıllık yerleşimi bizim çözmemiz lazım. Aynen bunlar kanser virüsü gibi bir metastaz yapmış vaziyette. Bunu bizim en ideal şekilde kazımamız lazım ki devlet bir daha bu sıkıntıları yaşamasın. Silahlı Kuvvetlerimizde, Emniyet Teşkilatımızda, çeşitli bakanlıklarımızın hepsinde var. Hatta hatta özel sektörümüzde var, hepsi müşteki, hepsi şikayetçi. Ama bu çıkarmış olduğumuz Olağanüstü Hal Yasasıyla da birlikte atacağımız adımlarla, kanun hükmünde kararnamelerle bu işi çözmenin gayreti içinde olacağız." değerlendirmesinde bulundu.
'ONLAR DARBE GİRİŞİMİYLE KARŞI KARŞIYA KALMADILAR'
"Şimdi ben tabii onların ne dediğine bakmıyorum, çok da ilgilenmiyorum. Ben şuna bakıyorum. Örneğin, Fransa'da 3 ay artı 3 ay, artı 6 aylık olağanüstü hal yasası ilan edildi. Belçika'da olağanüstü hal, Amerika Birleşik Devletleri'nde Ferguson sebebiyle olağanüstü hal, aynı şekilde Münih'te olağanüstü hal ilan edildi. Kaç kişi öldü? 6 kişi. Ben az önce size 246 kişiden bahsediyorum. Öbür tarafta 2 bin 185 yaralıdan bahsediyorum. Bunun yanında Florida'da, aynı şekilde İspanya'da Aralık 2010'da yine bu şekilde ilan edilen olağanüstü hal vardı. Fakat bunların hiçbirisi bizim şu anda yaşadığımızı yaşamadılar, onlar bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalmadılar. Bu tamamen ülkemizde bir darbe girişimidir, bu devleti yıkmaya yönelik bir adımdır. Bütün bu adımları atarken, eğer medya bu darbe girişiminin arkasındaysa yazılı ve görsel medya, onlar da bedelini öder, bu yasada var, hukukta var."
"Yasanın içerisinde ne varsa, onlar da buna uymak zorundalar. Yasayla darbe yapılır mı? Ama bunlar ne yazık ki Pensilvanya'dan aldıkları talimatla bu ülkede bu darbe girişiminde bulundular. Bakın şu anda itirafçılar var ve bu itirafçılar talimatı nereden aldıklarını söylüyorlar. Hatta hatta çok daha ileri, Genelkurmay Başkanımızın şu anda rehin tutanlardan işte bir tanesi; 'Sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen'le görüştürelim, buluşturalım' diyecek kadar ileri gidiyorlar. Bunu ilk defa şu anda France 24'te söylüyorum, böyle bir süreç var. Biz bu süreci bir kenara koyabilir miyiz? Mogherini önce bu noktada bir defa değerlendirmeleri iyi yapsınlar, konuya iyi hakim olsunlar. Önce bilgiyi bizdeki kaynaklardan alsınlar, Türkiye'nin yönetimine karşı olanlardan değil."