15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi sonrası özel bir televizyon kanalında konuşan Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Necdet Özel, Gülen cemaatine mensup subayların çok iyi saklandığını söyledi, "Yoksa ihraç ederdik" dedi. Özel, konuya ilişkin daha önce edindikleri bilgilerin ve isimlerin de söylentiden ibaret olduğunu, şimdiki isimlerle farklılık gösterdiğini öne sürdü. Peki, cemaatin TSK içinde büyümesine izin mi verildi, yoksa ihmal mi söz konusu?
RS FM'de Yavuz Oğhan'ın hazırlayıp sunduğu 'Bidebunudinle' programında konuşan Balyoz Davası sanıklarından emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, eski Genelkurmay Başkanı’nın açıklamalarına "Biz bu yapılanmaları yıllar önce anlattık, dinleyen olmadı" şeklinde tepki gösterdi. Necdet Özel’in sorumluluk almaktan kaçtığını dile getiren Yavuz, "Ben dahil hepimizin ihmali var" dedi.
'ASTSUBAYLAR ARASINDA DA CEMAATÇİLER VAR'
15 Temmuz gecesinden sonra yurt genelinde darbe girişimine katılan 2 bin 839 asker gözaltına alındı. 29 albaya görevden el çektirildi. 7 general tutuklandı. Cemaatin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde darbe girişiminde bulanacak kadar yapılanması, bu duruma nasıl gelindiği sorusuna neden olurken gözler de işin siyasi boyutuna çevrildi. Cemaat TSK içine bu kadar yoğun şekilde nasıl sızdı ya da nasıl örgütlendi? Başka bir soru ise, bunca zaman neden temizlenemedi?
"Bu işe kim kalkıştıysa kim Genelkurmay’dan yayınlanan o emri alıp uygulamaya giriştiyse bu yapının ya üyesidir ya hizmetindedir. Fethullah Gülen Cemaati’nin nasıl manipülasyonlar yaptığını biliyoruz. Listelerin içerisine bu işten mağdur olsun diye dahil ettikleri isimler olabilir. Tabii ki böyle kaotik ortama hatalı tespitler yapılabilir. Umarım bize yapılan adil yargılama ihlalleri onlara da yapılmaz. Daha bu iş astsubaylar arasına sıçramadı; ancak onların yeniden darbeye girişmesi olası değil. AKP, doğru şekilde Fethullahçı yapının üzerine gidiyor; ama bu yapının bu hale gelmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesi son 10 yılda yaşadıklarımızdır. Silahlı kuvvetlerin sahte Balyoz, Ergenekon, casusuluk gibi suçlamalarla karşı karşıya bırakılıp tasfiye edilmesidir. Silahlı kuvvetlerin istihbarat imkan ve kabiliyetlerinin kısıtlanması sonucu bu yapı güçlendi. 10 yıldır silahlı kuvvetler tespit edebildiği adamı dışarı atamamaktadır. İki tutum belirlenmeli: Şüphe edilenlerin temizlenmesi ve suça bulaşmış olanların yargılanması."
'ERLERİN GÖZLERİNDEKİ SEVİNCİ ANLATAMAM'
Yavuz, askerlerin duygularını da o geceki tanıklığı üzerinden şu sözlerle anlattı:
"O gece 1. Ordu Komutanı’nın yaptığı açıklamadan sonra işin başarısız olacağını anladım. Evimizden 50 metre ileride 300-500 kişilik bir grup, içlerinde de erler vardı. Yanlarına gittim. Vatandaşla asker arasına girdim. Askerlerin komutanını çağırdım. Başlarında binbaşı vardı. ‘Al götür birliğini kışlasına’ dedim. O anda askerlerin gözlerindeki enerjiyi ve mutluluğu size açıklayamam. Halkın bir kısmı çok doğru davranırken diğer kısmı aşırı şekilde provakatifti. Çok direndik. Yarım saat aralarında kaldım. Baktım ki başarılı olamıyorum, eve gelip bir an önce bu askerleri çekmesi için ordu komutanına ulaşmaya çalıştım fakat ulaşamadım."