Bütün bu soruları gazeteci-yazar ve Abant İzzettin Baysal Üniversitesi’nden akademisyen Fatih Yaşlı, RS FM'de Ceyda Karan'ın hazırlayıp sunduğu 'Eksen' programında yanıtladı.
'İKTİDAR TERTİPLEDİ DÜŞÜNCESİ YANLIŞ'
Yaşananları, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) öncesinde Gülen Cemaati'ne yakın subayların ordu içinde tasfiye edilme tehlikesine karşı bir darbe tertibi olarak gördüğünü ifade eden yaşlı şu değerlendirmeyi yaptı:
'ORDUDAKİ CEMAAT, CUNTACI GRUPLARLA KOALİSYONA GİTTİ'
"İzmirdeki askeri casusluk davasından çıkan sonuçlar nedeniyle göre aynı gece cemaatin subaylarına karşı kapsamlı bir operasyon yapılacağı iddiası var. Bu gayet mantıklı görülüyor. Belki de birkaç hafta sonrasına yapılacak bir darbe, öne çekilmiş olabilir.”
'SİYASAL İSLAMIN RADİKAL UNSURLARI SOKAĞA SALINDI'
Darbenin hala bir tehdit olarak varlığını devam ettirdiğini kaydeden Fatih Yaşlı, “Türkiye'de bugüne dek bir dost düşman siyaseti izleniyordu. Bugün darbe üzerinden buna şöyle birşey eklendi: Ya bendensin ya darbecisin. Bu söyleme karşı bizim 'Hayır darbeci değiliz, ama sizden de değiliz' demenin ve demokratik sol bir hattın inşa edilmesi gerektiğini düşünüyorum" yorumunu yaptı.
'CEMAATTEN BOŞALAN YERLERE ULUSALCILAR GEÇİYOR'
"Bunların bir kısmı tekrar orduya döndü. Zamanında orduya bu operasyonu yapan cemaat, şimdi bir darbe gerçekleştirmek istedi. Gelinen noktada cemaatçilerden ya da gözaltına alınan subaylardan oluşan boşluğa Ergenekon ve Balyoz’da yargılanan kimi subayların yerleştirilmeye mecbur kalındığını görüyoruz. Dolayısıyla işin uluslararası boyutuna bakıldığında şöyle bir manzara çıkıyor: İktidar partisi, cemaatçilerle birlikte aynı zamanda NATO içinde etkili olan bir takım unsurları da gözaltı sürecine yerleştirdi. Bunun için AKP doğrudan "Bu işin arkasında ABD var" dedi. Bu açıklamanın doğrudan yapılması ilginçti. Kaldı ki Rusya'nın da iktidarın arkasında çok sağlam bir şekilde durduğu görülebiliyor. İran'ın da iktidarın arkasında durduğu gözlenebilir.”
Yaşlı, buna karşılık ABD yönetiminin darbenin ilk iki üç saati kategorik olarak bir darbe karşıtlığı yapmadığını da anımsatarak, “Doğrudan çıkıp biz doğrudan demokrasinin yanındayız demedi. Dışişleri Bakanı John Kerry sadece 'Olan biteni kaygıyla izliyoruz' dedi. Ne zaman ki darbenin emir komuta zinciri dışında gerçekleştiği ve aynı zamanda başarısızlığa uğrayacağı anlaşıldı, o zaman, gecenin ilerleyen saatlerinde ancak ABD bir açıklama yapabildi. O da hükümetin yanında olduğunu söyleyen bir açıklamaydı" vurgusu yaptı.
'TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKADA KAFASI KARIŞIK'
"Hükümetin bir denge politikasına oynayacağı çok açık gözüküyor. Rusya ve İsrail'le ilişkileri düzeltmeye aday olduğu bir konjoktürde Batı'dan gelen bu açıklamalar, hem kendi tabanını mobilize etmek için kullanacak, hem de cemaatin 'Amerikancılığı' üzerinden 'Bize yardım edin. AB de bizi insan hakları üzerinden eleştiriyor. Dolayısıyla yakınlaşmamızı arttırmamız gerekir' diye Rusya'ya yanaşma ihtimallerini ortaya çıkaracaktır diye düşünüyorum. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de muhtemelen bir takım stratejik kaygılarla bu yakınlaşma çabasına yanıt verecektir. Ancak Türkiye'nin dış politikasında kafasının karışık olduğunu düşünüyorum. Kısa vadadeyse Suriye'de İslamcılardan, çihatçılardan desteğini çekmek kolay olmayacak. Bunun IŞİD saldırıları örneğinde görüldüğü üzere, çok ciddi bedelleri de olacak. Ama öte yandan Rusya'ya ve İran'a Suriye'de kimi değişiklikler yapıldığına dair bir takım somut mesajların da verilmesi de gerekiyor. Herhalde önümüzdeki dönemde bunun nasıl kotarılacağına dair çok ciddi kafa yoracaklar” dedi.