Suriye'de ardı ardına aldığı darbelerle ağır kayba uğrayan IŞİD, Ortadoğu'daki savaşı dünyanın dört bir yanına taşıyor. Fransa son bir yılda üst üste üç saldırıyla sarsılırken, dünyanın değişik yerlerinde IŞİD ya da IŞİD destekçilerinin düzenlediği eylemler hala akıllarda. Fransa'nın Nice kentinde 84 kişinin öldüğü kamyonlu saldırının yankıları ve saldırganın radikal gruplarla bağlantısı olup olmadığı araştırılıyor. Peki gelinen son noktayı yaratan faktörler neler? Gazeteci ve yazar Fehim Taştekin ile konuştuk.
Nice'deki saldırıların dünyada devam eden saldırı dalgasının son halkası olduğunu söyleyen Taştekin "Bu özel günler seçilebilir. Çok simgesel olmayabilir de ama özellikle kalabalıklar seçiliyor. Son derece ürkütücü ve korkutucu bir tarz bu. Bomba kadar etkili. Son derece basit. Çok uzun hazırlıklar gerektirmeyen bir eylem türü" diye konuştu.
IŞİD'in saldırıyı üstlenmemesi üzerine saldırının bir 'yalnız kurt eylemi" olduğu değerlendirmelerine ilişkin şu görüşü dile getirdi: "Çok uzun zamandan beri Kaide ve diğer selefi-cihatçı grupların yaptığı eylemlerde bir hücre durumu söz konusu olabiliyor. Yalnız kurt bunun bir halkası. IŞİD bir bahane verdi. Bir amaç verdi. Özelikle Bütün dünyadaki cihatçı grup veya kişiler üzerinde bu etkili oldu. Hilafet ilanı bunun bir dönüm noktasıdır. Bir şekilde IŞİD ideolojisine sahip insanları bir bağlılık hissine yöneltti. Bu bağlılık hissiyle hareket ediyorlar. Rakka'dan ya da Ramadi'den planlanması gerekmiyor. Bir işaret verildi ve bunun üzerine birileri harekete geçiyor ve bağlılığını ortaya koyuyor. Bu nedenle de bunların takip edilmesi güç. Çok örgütsel bir yapılanma olsa ve bu yapılanma paralelinde hücresel çalışmayla yapılsa belki istihbarat takibi daha kolay olacaktır. Bildiğiniz Kaide taktiği böyle bir şey. Bazen merkezden bağımsız, bazen başka örgütlerle bazen başka kişilerle irtibatlaşarak yapılan ok sayıda eylem gördük 1992'den beri. Yani birilerinin üstlenmesi çok önemli değil. Burada iklim çok önemli. Bu iklim intikamcı bir iklim ve bir şekilde İslamcı çevrelerde yer edinmiş bir şey. Türkiye'de de bunun etkilerini göreceğiz."
'REJİM DEĞİŞTİRME OYUNLARI GERİ TEPİYOR'
Gezici Araştırma Şirketi, yaptığı bir ankette, Türkiye'de IŞİD'e sempati duyanların sayısının son 2 yılda yüzde 100 arttığı ve yüzde 23.2'ye dayandığı ortaya çıkmışken, Taştekin bu sonuçları geçmiş hatalardan ders alınmamasına bağladı. Taştekin şöyle konuştu: "Bu radikal yapılanmanın dünya üzerindeki yayılması Afgan cihadıyla başladı. O dönem çok sayıda Avrupa'dan da Ortadoğu'dan da insanlar savaşa katıldılar. Savaş bittiğinde de bunlar yeryüzüne dağıldı. Biz sadece Kaide'yi konuşuyoruz ancak onlarca grup var bu şekilde. Kaide'yle bağlantısı ya da irtibatı olmayan ama Kaide ile yolu kesişmiş çok grup var. Aynı tezgahın Irak'ta kurulması IŞİD'i ortaya çıkardı. Aynı tezgahın Suriye'de kurulması Nusra, IŞİD'i çok sayıda grubu güçlendirdi. Rejim değiştirme oyunları geri tepiyor."
Mevcut durumu anlamak için selefi düşüncenin kodlarının iyi çözülmesi gerektiğini ifade eden Taştekin "Bunu besleyen nedenler çok önemli. Elbette içinde Ortadoğu'ya müdahaleler var. Ama tarihsel olarak da bu fikrin bir alt yapısı var. Bunun bir geçmişi var. Suudi Arabistan tamemen bu fikir üzerine kurulmuş bir devlettir mesela. Yıllarca dışarda bu fikri destekledi. Parasıyla destekledi, din adamlarıyla destekledi ve ABD'nin en önemli ortağı olmak bu çabalarını hiç geriletmedi. Bu çabalara Pakistan ilave oldu" yorumunu yaptı.
‘TÜRKİYE'Yİ ETKİLEMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
Taştekin, Türkiye'nin de 2010'dan itibaren bu tuzağın içine gönüllü olarak girdiğini söylerken, "Şimdi sınır hatlarımızda sayıları 100 bini aşan, bu fikir için savaşan gruplar ve insanlar var. Türkiye'nin bundan etkilenmemesi ve İslamcı dokunun bundan etkilenip dönüşmemesi mümkün değil. Yüzde 20'lik bir sempati ileride bir yapılanmaya dönüştüğünde çok rahatlıkla bu örgütlerin militan devşirebileceği bir havuz olabileceğini hesaba katmak zorundayız" diye konuştu. Avrupa da aynı hataların yapılmaya devam edildiği ekleyen Taştekin, şunları söyledi: "Mesela Suudi Arabistan'ın parasıyla kurduğu camiiler, selefi ağlar için Avrupa'da sosyal ağ vazifesi gördü. Bununla hiç yakından ilgilenip umursamadılar. Şimdi terör dalgasıyla ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Brüksel saldırılarında gördük. Çok ciddi istihbarat zafiyetleri var. Ülkeler arasında ciddi istihbarat paylaşımı zafiyetleri var."
Siyasal İslamcıların da bu selefi-cihatçı gruplarla arasına çok ince bir perde koyduğunu anımsatan Taştekin "En büyük problem burada. Mısır'da İslamcı hareket Müslüman Kardeşler, ya da Tunus'taki İslamcı hareketler şiddetle ya da devlet baskısıyla karşılaştığı zaman hızlı bir şekilde cihatçı-selefi yapılara hemen kapı aralayabildiler. Cezayir'de gördük. Seçimi kazandılar. Ancak seçim sonrası müdahale, bambaşka bir şiddet dalgasıyla sivillerin katledilmesinin caiz olarak görüldüğü yeni bir evreyle kendini gösterdi. Bu dönüşüm çok hızlı olabiliyor. O yüzden İslamcı yapıların ciddi olarak ideolojik bir saflaşmaya sorgulamaya girmesi gerekiyor" dedi.
'ABD'NİN BÜTÜN STRATEJİLERİ ÇÖKTÜ'
Kerry'nin, Suriye'de askeri işbirliği önerisiyle yaptığı ziyareti ABD'nin planları açısından bir tıkanma olarak değerlendiren Taştekin "Rusya Suriye'de kendi oyun planını iyi götürdü şimdiye dek. Türkiye'yi oyun dışı bırakarak, özür dileyen bir ülke durumuna düşürerek. ABD'de şimdiye dek izlenen bütün stratejiler çöktü. Putin'in ve Rusya'nın istediği çizgiye doğru ABD gelmek durumunda" vurgusu yaptı. Oyunun kurallarının değiştiğini söyleyen Taştekin, "Türkiye şimdi ne Kürtlerle ilgileniyor ne İslam Ordusu gibi gruplarla ilgili ısrarcı bir politika sürdürüyor. Yani ABD'ye burada daha fazla taviz vermek durumunda kalıyor. Dikkat ederseniz Suudi Arabistan ve Katar'ın da pek sesi soluğu çıkmıyor" diye konuştu. Taştekin bunun Rusya'nın Suriye ordusuyla birlikte kazanan durumunda olduğunu gösterdiğini vurguladı. Bu resimde ABD'nin ise oyunu yeniden kurgulayarak daha az zararla, o kazancın biraz daha kendisine yarayacak şekilde paylaşılmasını sağlayacak bir formül arayışının bulunduğunu söyledi. Ancak ABD'nin hala ÖSO gibi gruplara yardımını da kesmediğini anımsatan Taştekin, "ABD burada çift oyun oynuyor. Bir tarafta Kürtlerle IŞİD'e karşı savaşıyor. Bir tarafta Halep kırsalında Deraa ve Şam'da Ürdün üzerinden ılımlı dediği gruplarla o savaşı sürdürüyor. Rusya'nın istediği noktaya gelip gelmeyeceğini bilmiyoruz" diye ekledi.