AK Parti'ye yakın söz konusu şirketlerin PKK'ya çok büyük paralar verdiğini bildiğini kaydeden Demirtaş, "Belediyeler PKK'ye yardım yaptı yalanına sığınmak yerine mümkünse kayyum atayacaklarsa bu AKP'li büyük şirketlere atasalar daha iyi olur" diye konuştu.
Demirtaş, bir grup gazetecinin sorularını yanıtlarken önemli açıklamalar yaptı. Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre Demirtaş'a yöneltilen soru ve yanıtlar özetle şöyle:
'KAYYUM DEĞİL DARBE'
Hükümet kanadında belediyelere kayyum atanmasına yönelik yasa hazırlıkları sürüyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunun adı kayyum değil, darbedir. İsmine kayyum demekle kayyum atamış olmuyorsunuz. Kayyumun hukukta tanımı bellidir. Hükümetin hem bazı şirketlere uyguladığı kayyum uygulaması hem de belediyeler için düşündüğü tümüyle gasptır, eşkıyalıktır, darbedir. Hükümetin yanıldığı şudur: Gerçekten toplumu belediyelere el koyma suretiyle PKK'yi bitireceğine ve ‘terörle mücadelede' etkili olacağına inandırmış durumda. PKK ve belediyeler bağlantısı kesinlikle bir yalandır. PKK'nin belediyelerden destek aldığı tümüyle bir iftiradır. İkincisi kayyum atanmış hiçbir belediye o belediyeyi yönetemeyecektir. Halk ve personel buna izin vermeyecektir. Tümüyle boşa çıkmış bir belediye olacaktır. Belediye hizmetleri belki de duracaktır. Kayyum atanmış şehirlerde artık belediyecilik faaliyeti uygulanamayacaktır.
‘PKK'YE ÇOK BÜYÜK PARALAR VERDİLER'
"Eğer bazı kişiler ve şirketler PKK'ye yardım yaptı diye suçlanacaksa Rizeli işadamlarından başlayabilirler. Özellikle Doğu'da ihale almış; baraj, yol ve köprü ihalesi almış AKP'li Karadenizli işadamları… Erdoğan bunları ismen biliyor. Bunlar PKK'ye ciddi yardımlarda bulunduklarını da saklamıyorlar. Erdoğan'a bunu defalarca gidip şikâyet babında da ifade etmişlerdir. ‘Biz PKK'ye vergi ödemeden orada çalışamıyoruz' diye. Erdoğan da bunu engellemediğini birkaç defa üstü kapalı toplantılarda söyledi. O AKP'li şirketlere kayyım atayacaklar mı? Çünkü onlar bildiğim kadarıyla PKK'ye çok büyük paralar verdiler. Gönüllü mü yoksa mecburi mi verdiler bilemem. Ama belediyeler PKK'ye yardım yaptı yalanına sığınmak yerine mümkünse kayyım atayacaklarsa bu AKP'li büyük şirketlere atasalar daha iyi olur."
İÇTÜZÜK İÇİN UZLAŞI ŞARTI
İçtüzük konusunda bir komisyon kuruldu. Bir sonuç çıkmasını bekliyor musunuz?
Mevcut İçtüzük'ün iyi olmadığını biz de düşünüyoruz. Daha demokratik bir İçtüzük yapmak lazım. Ama AKP'nin ve Erdoğan'ın istediği bu değil. Erdoğan muhalefetin yetkilerinin fazla olduğunu düşünüyor. Bir talimat verdiğinde şak diye görevini yerine getirecek bir parlamento istiyor. Komisyon bir araya gelecek ve ilk değerlendirmelerini yapacak. Partilerin yaklaşımlarını göreceğiz, eğer muhalefetin sesini kısmaya dönük bir teklifle AKP gelirse oradan uzlaşmayla çıkmak kesinlikle mümkün değil. İçtüzük'ü değiştirmek için yapacakları her hamle de biz en sert muhalefeti yürütürüz. Demokratik yeni bir İçtüzük yapmak isterlerse hazırız. Erdoğan'ın derdi anayasa değişikliklerini çok hızlı bir şekilde Meclis'ten çıkaracak ve muhalefetin muhalefet ederek engelleme Meclis'i tıkama yetkilerini elinden alacak bir değişiklik beklentisidir.
'ORTADA KÜRT SORUNU VAR, BAHOZ ERDAL SORUNU YOK'
PKK'li Bahoz Erdal'ın öldürüldüğü yönünde çelişkili haberler gündeme geldi…
'ÖNCE BAKANLAR BUYURSUN'
Dokunulmazlığın kaldırılmasının ardından vekillere yönelik ifade çağrılarında yanlış uygulamalar gündeme geldi. Bunu nasıl buluyorsunuz?
Vekillere yönelik savcılık ifadesi verilmeden yargı sürecinin başlayacağı yorumları yapılıyor…
Savcı bunu yapabilir. İfade almadan dava açabilir ama mahkeme savunma almadan yargılama yapamaz. Savcı ifadeye çağırır gelmezse dava açıyorum diyebilir. Ama dava açıldıktan sonra mahkeme savunma almadan ilerleyemez. Şu ana kadar hiçbir milletvekillimiz ile ilgili zorla getirme kararı alınmadı.
'EMNİYET VE ORDU SADAT'TAN RAHATSIZ'
SADAT adlı bir şirketin faaliyetleri kamuoyunda tartışılıyor. Sizin değerlendirmeniz nedir?
Devlet içerisinde AKP'nin desteğiyle örgütlenmiş bir cihatçı IŞİD anlayışı var. Bu SADAT denilen şirketin de aslında doğrudan Türkiye içinde ve dışında cihatçı faaliyetleri yürütmek, eğitmek bunları koordine etmekle görevli bir şirket olduğu anlaşılıyor. Bunlar AKP tarafından korunuyor. Bildiğim kadarıyla Emniyet ve ordu içerisinde de bunlardan rahatsızlık var. Bunlar çok ayrı bir birim gibi çalışıyorlar. Kendilerini doğrudan saraya bağlı gibi hissediyorlar. Böyle yansıtıyorlar.
‘TERBİYELİ OLMAYA DAVET EDİYORUZ'
Başbakan'ın CHP ve MHP'ye bölgede siyaset yapın çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP ve MHP'nin bölgeye gelmesinde Başbakan'dan çok biz memnuniyet duyarız. Çünkü gerçekten de boylarını ölçüsünü almak istiyoruz. Gelsinler boylarının ölçüsünü alsınlar istiyoruz. Çünkü AKP'nin boyunun ölçüsünü aldık; ama CHP ve MHP de bence şansını denemeli. Başbakan; HDP'nin aldığı oylara hiçbir şekilde saygı duymadan CHP ve MHP'yi ‘Gelin işinizi kolaylaştıracağız yeter ki HDP'yi bitirelim' çağrısı yapıyor. Bu çok terbiyesizce ve saygısızca bir yaklaşımdır. Düşük profilli Başbakanı da terbiyeli olmaya, haddini bilmeye davet ediyoruz. Oradaki insanların verdiği oylar gayrimeşru mudur? HDP'ye oy verenler bu ülkenin yurttaşı değil mi? Biz Kürtlerin yaklaşık yüzde 55'inin oyunu aldık. Sadece Şırnak'ta değil İzmir'de de aldık. MHP'nin Hakkâri'den aldığı oydan çok daha fazlasını Osmaniye'den alıyoruz.
‘PUTİN'LE PLATONİK AŞK NOKTASINDALAR'
Önce Cemil Çiçek, ardından Başbakan ‘içerideki dostlarımızla barışmalıyız' açıklaması yaptı. HDP kendini ‘içerideki dost' olarak görüyor mu?
Hayır. Şu anda (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esad'a ve (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'e karşı kullandıkları dile bir bakın, bize karşı kullandıkları dile bir bakın. Putin ile neredeyse platonik aşk noktasına geldiler, bize karşı düşman için kullanmadıkları dili kullanıyorlar. Barış derken, içeride barıştan söz etmiyorlar. Kendi aile içi barıştan söz ediyorlar. Rantı paylaşamadıkları için birbirine girmiş AKP'lilerin artık kendi içlerinde barış kurmasından bahsediyorlar. Türkiye toplumuyla barışmaktan bahsetmiyorlar. Putin'e bu kadar yalvar yakar olmalarının nedeni içeride artık muhalefete karşı güç kaybetmelerindendir. İsrail ile bu kadar aleni bir şekilde rezilce bir anlaşma yapmalarının tek nedeni içeride muhalefet ile baş edemiyor olmalarından dolayıdır. Yoksa içeride barış, Kürtlerle Alevilerle, sol kesimle olacaksa; baş göz üstüne, çok saygın olur. Yapmaları da gerekir ama böyle bir niyetleri yok.
'HDP DEĞİL ONLAR YANLIŞ'
HDP'li Kadir Yıldırım'ın yaptığı açıklamalar çok tartışıldı. Sizin düşünceniz nedir?
Kadir Yıldırım ve Altan Tan arkadaşlarımız da parti içerisinde sert bir şekilde eleştirildiler. Hepsine HDP çizgisi hatırlatıldı. Yanlış olan HDP değil, yanlış olan onların durduğu yerdi. Zannedersem arkadaşlarımız bu konuda daha dikkatli olacaklardır. Asıl olan HDP'nin sözcülerinin yaptıkları açıklamalardır.