Ala, incelemelerde bulunmak için geldiği Erzurum'un Tortum ilçesinde, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Mazıdağı Belediye Başkanlığı'ndaki görevden almalara ilişkin soru üzerine, belediyelerin görevinin milletten aldıkları oyu, hizmete çevirmek olduğunu ifade eden Ala, "Devletin ve milletin imkanlarını, hele hele araçlarını terör örgütüne bombalı saldırıda bulunsun diye, bir şekilde buna imkan sağlar ve tahsis ederse gereği derhal yerine getirilir" dedi.
Ala, bu olayda da gereğinin derhal yerine getirildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu konuda soruşturma açtığımız belediye başkanlarını, bu konuya ilişkin yine soruşturma açılmış meclis üyelerini görevden uzaklaştırıyoruz. Burada yapılan da budur. Mazıdağı'ndaki patlamada, bizim, müfettişlerin ve valilik değerlendirmelerine göre ciddi problemler var. Orada belediyenin bir kamyonu kullanılmıştır, bu olacak iş değildir. Buna fırsat veren kim olursa olsun, gereği yapılır ve gereği de yapılmıştır. İçişleri Bakanlığı tarafından, bizim tarafımızdan görevden uzaklaştırılmıştır."
‘HERKESİN AKLINI BAŞINA ALMASI LAZIM'
‘Terörle mücadele'nin topyekün bir mücadele olduğunu ve artık küresel bir sorun haline geldiğini söyleyen Ala, şöyle devam etti:
"Uluslararası işbirliği gerektiren bir boyuta ulaşmıştır. Türkiye'de veya dünyanın herhangi bir yerinde bir terör saldırısı olduğu zaman bizler içişleri bakanları olarak İngiltere'den tutun, Amerika Birleşik Devletleri'ne, Fransa'dan, Almanya'ya, Hollanda'ya kadar işbirliği için el birliği için birlikte karşı duruyoruz. Birbirimizle haberleşiyoruz, birbirimize taziyeleri sunuyoruz, alınacak tedbirleri görüşüyoruz. O bakımdan herkesin aklını başına alması lazım. Türkiye sınırları içerisinde milletin verdiği yetkiyi hiç kimse milletin aleyhine kullanamaz, kullanırsa da gereği yapılır."
Bakan Ala, bugüne kadar 26 belediye başkanının, bu şekilde görevden uzaklaştırıldığını kaydederek, seçilmiş olmanın milletin arzu ve isteklerini yerine getirme sorumluluğunu beraberinde getirdiğini, kimseye sorumsuz davranma hakkı doğurmadığını vurguladı.
Bu açıdan bu tarz saldırıların karşısında ilk olarak seçilmişlerin durması gerektiğini belirten Ala, şöyle konuştu:
"Çünkü millet onlara hizmet etsin diye oy veriyor. Önce kanal kazdılar, çocukları, oradaki insanları arkasına koydular, sonra da kanalları kazarken milletin verdiği paraları ki biz hiç ayrım yapmadan devletin payı neyse gönderiyoruz, onları kanalda kullandılar. Sonra biz kanalları kapattık, temizledik, bu sefer de belediye araçlarını bombalı saldırılarda kullandırıyorlar. Teröristler çeşitli yollarla bahane uyduruyorlar, kurnazlıklar yapıyorlar ama devlet soruşturma açtığında bunların hepsi ortaya çıkıyor. O bakımdan milletimize ve hele orada yaşayan vatandaşlarımıza söyleyeceğim şey şudur; ciddi şekilde kendi oylarının hesabını da sorsunlar. Oy verdiler, hizmet istesinler. Kendilerine hizmet yerine, çukur kazanları, bomba gönderenleri de asla affetmesinler. Bu siyasetin kabul edebileceği bir durum değil. Siyaset varsa şiddet yoktur, terör yoktur, eğer buna karşı durabiliyorsa bunun adı siyasettir. Yoksa bunun adı teröre destek olur. Biz de gereğini yaparız, yapıyoruz ve görevden uzaklaştırıyoruz. Bundan sonra da tavrımızda hiçbir değişiklik olmayacak, daha da ciddi bir şekilde meselenin üzerine gideceğiz."
‘BİZİM ALDIĞIMIZ HİÇBİR KARAR, MİLLETİMİZİN ALEYHİNE OLMAZ'
Ala, Suriyeli sığınmacılar ile Ukrayna'dan getirilerek Türkiye'de iskan edilen Ahıska Türklerine vatandaşlık hakkı tanınmasına yönelik çalışmalara ilişkin de bunun İçişleri Bakanlığı'nın sorumluluk ve görevleri arasında bir husus olduğunu belirtti.
Kendilerinin her bir ailenin ve kişinin dosyasını tek tek ele aldıklarını dile getiren Ala, şunları kaydetti:
"Çok titiz bir şekilde inceliyoruz ve değerlendirmesini yapıyoruz. Sonra da onları kararlaştırıyoruz. Burada hiçbir tereddüte mahal yoktur. Memleketimizin ve milletimizin lehine ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Bizim aldığımız hiçbir karar, milletimizin aleyhine olmaz. Milletimiz burada müsterih olsun. İkincisi bizim misafirlerimiz, Türkiye'de şu ana kadar dünyanın gıpta ettiği bir şekilde muamele görmüşlerdir. Bizim misafirperverliğimize yakışır bir şekilde şimdiye kadar nasıl yönettiysek bu mevzuyu, bundan sonraki alacağımız kararlar, milletimiz bilsin ki hem o misafirlerimizin lehine hem milletimizin lehine olacaktır ve tercih söz konusu değildir. Biz her bir problem için adım attığımızda, böyle ilgiyle izliyorum, hemen meselenin muhteviyatını anlamadan birtakım değerlendirmeler yapılıyor, eleştirilerde bulunuluyor. Biz milletin ne dediğine bakıyoruz. Milletimizin eleştirilerini, katkılarını, değerlendirmelerini politikamızın merkezine almış durumdayız. Onun için atacağımız her adım ve şimdiye kadar atmış olduğumuz her adım, hem milletimizin menfaatini sağlayacak bir adımdır hem de buradaki misafirlerimizin menfaatini sağlayacak adımdır. Burada herkes müsterih olmalıdır."