Tüm bunların, Türkiye’nin yaşadığı coğrafyada ve bölgede bulunduğu pozisyona güç katan gelişmeler olduğunu ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu:
"İsrail ile Türkiye'nin ilişkilerinin normalleşti. Hem Türkiye'nin hem de İsrail’in ortak çıkarınadır. Türkiye ile Rusya'nın normalleşmesi de iki ülkenin çıkarınadır. Ülkeler arası ilişkiler, elbette ki her ülke kendi çıkarını gözeten adımlar atacaktır. Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda bu adımları atmıştır. Tabii karşı taraf ülkeler de bundan fayda eder. Uluslararası ilişkilerde sade bir tarafın fayda ettiği bir ilişki yoktur. İki taraf da kendilerine göre bir netice alacaktır. Türkiye Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi düşmanlarını azaltmaya, dostlarını çoğaltmaya devam edecektir. Biz zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu zor coğrafyada yaşamanın zor koşulları var. O koşulların gereğini de elbette yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.''
Bozdağ, şöyle devam etti:
'KİMSE ANKARA'NIN GÜVENLİĞİNİN ŞAM'IN GÜVENLİĞİNDEN AYRI OLDUĞUNU DÜŞÜNEMEZ'
Bakan Bozdağ, Suriye'de yaşanan savaşa da değinerek 3 milyon civarında Suriyelinin Türkiye'de misafir olduğunu, 10 milyon Suriyelinin ülkesini terk ettiğini belirtti.
Hiç kimsenin Suriye'de olup bitenlere Türkiye'nin bigane kalmasını beklememesi gerektiğini söyleyen Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:
"Çünkü olup bitenler Türkiye’nin ulusal güvenliğiyle de doğrudan ilgili konudur. Bir metre önünü göremeyen bazı siyasetçiler bu gerçeği ifade edemiyorlar. Hiç kimse Ankara'nın güvenliğinin Şam’ın güvenliğinden ayrı olduğunu söyleyemez. 910 kilometre sınırımız var ve sınır dümdüz. Böyle bir çatışma var. Bu çatışmalar karşısında almanız gereken tavır var. Türkiye bu konuda doğru olan tavrı almıştır. Doğru olan tavrı da uygulamaya devam edecektir. Dileğimiz Suriye'deki kargaşanın, çatışmanın, belirsizliğin kısa sürede sona ermesidir. Bugüne kadar sona ermedi ama hiç olmazsa bundan sonra daha fazla bu çatışmaların sürmemesidir. Türkiye bu konuda üzerine düşeni yapmaktadır. Uluslararası toplum da üzerine düşen görevi yapar. Bunlar üzerine düşeni etkin bir şekilde yapabilmiş olsalar Suriye'deki çatışmalar bu kadar uzun sürmezdi. Dileğimiz bundan sonra bu konuda daha kararlı, daha etkili, daha neticeye odaklanmış adımların atılmasıdır.''