Peres, Davos'ta Erdoğan'ın kendisine çıkıştığı o günü nasıl hatırladığı ve herhangi bir kırgınlığı olup olmadığı sorusuna şöyle yanıt verdi: "Hayır, ben ileriye bakan bir insanım. Kalbimde iyi duygular var. Kırgınlıklarla zamanımı geçirmek istemiyorum. Geleceği değiştirebilmeniz için geçmişle boşanmanız şart. Hayal kurabilmelisiniz. Olan oldu, bitti, gitti…"
Öte yandan Peres, Türkiye ile İsrail arasında imzalanan normalleşme anlaşmasını şu sözlerle değerlendirdi: "Geç oldu ama yapılacak doğru şey buydu. Devamlı geçmişe takılı yaşayamazsınız. Bunun sebebi de çok basit; geçmiş ölüdür ve değiştiremezsiniz. O nedenle de unutun! Enerjinizi ve zamanınızı çocuklarınız için geleceği planlamaya harcayın.
Uzun tarihleri ve derin kültürleri olan iki ülkenin (Türkiye ve İsrail) barış içinde yaşamamaları için hiçbir sebep yok. İnsanlar o detaya, bu detaya takılıyor. Peki alternatifi nedir? Sonuçta iki tarafın da kolay olmayan birtakım adımlar atması gerekiyordu, karmaşık durumlardı. Ama sonuçta bu adımları atmayı başardılar. Adımlara değil de sonuca bakın. Daha önce neredeydik, şimdi neredeyiz? Mesele bu. Ben tarihsel sürece baktığım zaman Türkiye ile İsrail’in doğru zamanda, doğru anlaşmayı yaptığına inanıyorum. İsrailliler ve Türkler için verimli sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Önemli olan da bu."
Peres, anlaşmanın İsrail'in Türkiye'ye teslim olduğu yönündeki eleştirileri de reddetti: "Ben teslim olan kimse görmüyorum. Benim gördüğüm, kazanan iki taraf. Kazanan İsrail ve Türkiye halklarıdır. Bunun adı teslimiyet değil kazanımdır. Yapılması gereken zaten buydu. Barış için tavizler de verirsiniz gerektiğinde. Bunda yanlış bir şey yok. Tavizler verilerek ulaşılan bir barış, uzlaşmaz bir dünyaya yeğdir."
'BARIŞ, MUTLU SONLA BAŞLAMAZ'
Diğer taraftan anlaşma sürecinde 2 yıl kaybedildiği için çok üzgün olduğunu belirten ve pek çok yanlış anlaşılma olduğunu ifade eden Peres, şöyle devam etti: "Mesela Türkiye’de bizim Gazze halkının zarar görmesini istediğimizi sanan insanlar var. Kesinlikle hayır. Biz de onların mutlu olmasını istiyoruz. Onların refahına, huzuruna kastımız yok. Bu nedenle de Gazze’den çıktık onları kendileriyle özgür bıraktık. Barış mutlu sonla başlamaz, barış mutsuz bir başlangıçtır. Barış düşmanlar arasında başlar, dostlar arasında değil. Tünellerin inşasına son vermek, bize füze atmayı bırakmak, çocuklarımızı öldürmekten vazgeçmek onların ellerinde. Biz oradan çıkma kararı aldığımızda onlar için 4 milyar dolara alternatif evler inşa ettik. Tek söylediğimiz şuydu: biz sizi özgür bırakıyoruz, kendimiz de güvende kalmak istiyoruz.
Bizim Türkiye’nin Hamas’a yardım etmesiyle bir sorunumuz yok. Ama eğer gerçekten Gazze’ye yardım etmek istiyorsanız, saldırılarına son vermelerini söylemelisiniz. Zaten İsrail’i vuruyor olmasalardı, gemiler de, yardım da doğrudan Gazze’ye giderdi."
Bu bağlamda Erdoğan'ın Hamas'ı İsrail'i vurmaktan vazgeçirmesi gerektiğini söyleyen Peres, şu ifadeleri kullandı: "Hamas hâlâ silahlanmaya devam ediyor. Gerçekten barış istiyorsanız bu unsurların hepsini birlikte değerlendirmek zorundasınız. Gazze için yardım gönderebilirsiniz ama bunu bizim güvenliğimizi zafiyete uğratmayacak şekilde yapmak durumundasınız. Bu işin minimumu budur. Biz de kimsenin Türkiye’ye zarar vermesini istemeyiz.
Atatürk Havalimanı’ndaki saldırı kabul edilemez. Korkunç! Biz de IŞİD ile mücadele eden bir ülkeyiz. Ama aynı zamanda da Hamas’la mücadele ediyoruz, Hizbullah ile ediyoruz. Bütün bu insanlar onları neden vurduğumuzu unutuyor. Biz saldırıya uğradığımız için vuruyoruz. Yani hem Türkiye hem de biz terörden çok çekiyoruz. Türkiye elbette kendi ülkesinde terörle mücadele edecek, biz de burada. Ancak Türkiye’nin dışarıdaki teröre karşı da aynı hassasiyet içinde olması lazım çünkü terör sadece sizin ya da bizim için değil bütün insanlık için tehlikelidir. İnsanların kafalarının kesilmesini onaylayan hiçbir din yoktur."
Erdoğan'ın Mavi Marmara ile Gazze'ye yardım taşımaya çalışan İHH'ya karşı değişen tavrını da değerlendiren Peres, "Daha önce olmuş olsaydı sevinirdim. Ama hep dediğim gibi geçmiş geçmişte kaldı. Bugün artık hiç anlam taşımayacak türden polemiklere girmeyeceğim. Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıkça bunu dile getirmiş olmasını takdirle karşılıyorum. Daha önce söylenmiş olsaydı düşünceli bir davranış olurdu. Ama sonuçta prensipteki yaklaşım zaten buysa memnuniyetle karşılıyorum" dedi.