Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan ifadeler şu şekilde:
* Dün gece de Irak'ın başkenti Bağdat'ta meydana gelen bombalı saldırılarda 200'e yakın kişinin hayatını kaybettiği, bir o kadarının da yaralandığı yönünde haberler aldık. Buradan menfur saldırıda hayatını kaybeden Iraklı kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Terör eylemlerinde hayatlarını kaybedenlerin ailelerinin ve Irak halkının başı sağ olsun. Daha birkaç gün önce aynı örgütün İstanbul'da gerçekleştirdiği terör eylemine maruz kalmış bir ülke olarak, Iraklı dostlarımızı, kardeşlerimizi çok iyi anlıyoruz. DAİŞ denilen terör örgütü, İslam'ın ve Müslümanların adını kullanarak aziz dinimizi ve mensuplarını hedef alan son dönemdeki en büyük şer örgütüdür. Bu örgütün İslam'la ve Müslümanlıkla en küçük bir ilişkisi yoktur. Tam tersine bu örgütün tek hedefi İslam'a ve Müslümanlara zarar vermektir.
'DAİŞ, PKK, PYD VE YPG'NİN BİR FARKI YOK'
* Açıkçası bizim için DAİŞ ile PKK'nın, PYD'nin, YPG'nin farkı yoktur. Madem ki yöntem olarak terörü benimsemişlerdir, öyleyse hepsi de aynıdır. Çünkü terör kadın, erkek, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan tüm masumları hedef alan, hiçbir ahlaki ölçüsü olmayan, hiçbir kuralı olmayan sadece kandan ve acıdan beslenen bir yapıdır.
* Gelin bir an önce bu yanlıştan dönün. Kendi inancınızın mensuplarına, kendi milletinize, ülkenize zarar vererek elde edebileceğiniz hiçbir şey yoktur, olamaz. İşte evladını bulmak, 'Acaba İstanbul'da o da var mıdır?' diye gelen bir generalin oğlunun emniyet güçlerimiz tarafından onu bulması neticesinde İstanbul'a onun evladını getirirken bakıyorlar ki o patlamada o general aynen bizim Atatürk Havalimanı'nda ölenlerin arasında çıkıyor. Ondan sonra tabii o da 'Yandım' diyor. Niye? İşte bumerang gibi dönüyor kendini vuruyor. Baba dürüsttü, samimiydi. 'Acaba oğlum DAİŞ'in arasında mı?', oğlunu aramaya geliyor ama o havalimanındaki patlamada ne yazık ki o da ölüyor. Hiçbir zaman unutmayalım, çok geç değildir. Bilakis son gelişmeler göstermektedir ki 'Sizi teslim alan örgütten ayrılmanız için tam zamanıdır' diye sesleniyoruz.
* Bakınız şurada gerek İsrail, gerekse Rusya ile yaptığımız son görüşmelerde attığımız adımlarda bizler, 'Bütün işlerinizde istişare ediniz' emri mucibince, istişarelerimizi en geniş anlamda yaptık ve adımlarımızı da gerçek istişare edilmesi gerekenler kimlerse onlarla yaparak, ona göre adımlarımızı attık. Bizim İsrail'de muhatabımız, herhalde atacağımız adımlarda Gazzeli kardeşlerimizdir, Filistinli kardeşlerimizdir ve biz Gazze'den İsmail Heniyye olsun, Halid Meşal olsun bu kardeşlerimizle görüşmelerimizi yaptık.
* Orada birçok şeyler, Gazze'deki kardeşlerimize Kızılay, AFAD ve diğer kardeşlerimiz vasıtasıyla dağıtılacak ve şu anda dağıtılmaya da başlandı.
* İçimizdekilerin söylediklerini, onlar kendilerine kaynak telakki edip Meclis'e çıkıp onları konuşuyorlar. Fakat bütün bu eleştiriler, herhangi bir politikaya, herhangi bir akla, herhangi bir analize dayanak yapılmıyor. Esasen bunlara eleştiri de denilmez. Sadece bizim ak dediğimize kara, bizim kara dediğimize ak demiş olmak için bunları söylüyorlar. Ancak benim asıl üzüldüğüm; hiç ummadığımız, hiç beklemediğimiz, hiç yakıştıramadığımız bazı çevrelerin de aynı koroya katılmış olmalarıdır. Şayet bizim herhangi bir sebepten dolayı eğildiğimizi, büküldüğümüzü, iddialarımızdan, tezlerimizden, davamızdan vazgeçtiğimizi düşünenler varsa bu bize yapılmış çok büyük iftiradır, çok büyük bir bühtandır. Tayyip Erdoğan 40 yıl önce nasıl düşünüyorsa, nasıl hissediyorsa nasıl mücadele ediyorsa bugün de aynı şekilde davranıyor. Bunun böyle bilinmesini isterim.
* Biz bu adımları atarken dışarıdan, dedim ya hiç önemli değil ama içeriden aynı hedefe kilitlenmiş olanların yaptığı eleştiriler, bizi üzmektedir. Herkes yerini bilecek, herkes konumunu bilecek ve eğer bu konum bilinmezse, bu yerini herkes bilmezse bu birlik olmaz, bu beraberlik olmaz, bu kardeşlik olmaz. Sadece birliği, beraberliği, kardeşliği ne yazık ki dağıtmak olur. Biz buna evet diyemeyiz ama kim ne derse desin biz bu yolda inanarak, kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz ve bizim Filistin'de, Gazze'de ne yaptığımızı oradaki kardeşlerimiz çok iyi bilir. Bunu kimseye de bizim buralarda, mikrofonlarla, meydanlardan anlatmamıza gerek yok. Şunu, şunu yaptık demeye gerek yok. Biz 'at denize balık bilmezse Halik bilir' anlayışıyla yola devam ediyoruz ve bundan sonra da böyle devam edeceğiz.