Türkiye kamuoyu bir süredir art arda gelen dış politika hamleleriyle adeta şaşkına döndü. Önce İsrail’le Mavi Marmara’yla başlayan 6 yıllık krizde geri atım atıldı. Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya’ya yazdığı ‘özür’ içerikli mektup, 24 Kasım’da Rus uçağının düşürülmesiyle dibe vuran ilişkilerde normalleşme sürecini başlattı. Bir hafta içinde jet hızıyla gelişmeler yaşandı. Bu baş döndüren gelişmeleri, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Rusya uzmanı Fatih Özbay ile konuştuk.
Türkiye’nin Rus uçağını Suriye’de sınır ihlali ve angajman kurallarını gerekçe göstererek düşürmesinin ardından gerilen ilişkiler doğrultusunda, hem Rusya’dan hem de Türkiye’den çok üst perdeden sert açıklamalar ve suçlamalar yapıldığını anımsatan Özbay, “Hem Erdoğan’ın hem de Putin’in tarzlarını dikkate alarak bu kadar hızlı ilerleyen bir ilişki beklemiyordum” dedi.
‘BATI’NIN UYARILARININ ETKİSİ VAR’
Bu gelişmenin arkasında Türkiye’nin yürüttüğü dış politika sebebiyle Batı ile yaşandığı sorunların, Batı’dan gelen otoriterleşme uyarılarının ve ekonomik etkenlerin da bulunduğunu belirten Özbay’a göre Ankara bütün bu sıkışmışlıktan kurtulabilmek için Rusya faktörünü devreye sokmak istedi. Özbay, “Rusya Türkiye’yi ekonomik anlamda en zayıf olduğu anda yakaladı. Bu krizde üstün durumdaydı” diye konuştu.
‘İÇ POLİTİKAYA DA YANSIMASI OLUR’
Erdoğan’ın yolladığı mektubun tamamının kamuoyuyla paylaşılmadığını hatırlatan Özbay, “O kadar diplomatik bir yol izlendi ki, ne Türkiye özür dileyip kamuoyu karşısında geri adım atmış pozisyonuna düştü ne de Rusya ‘Özür dilenmedi’ diyebildi” yorumunu yaptı. Rusya ile ilişkilerin yeniden diyalog sürecine girmesinin iç politikaya da yansıması olacağını belirten Özbay, hükümetin bunu bir başarı unsuru olarak sunabileceğine değindi. Özbay, anlaşmanın ekonomik boyutunun yanında gerek iç politika gerekse dış politika anlamında tarafları tatmin ettiğini savunarak Türkiye dış politikasında Rusya ve İsrail’in denge unsurları olduğu yorumunda bulundu.
‘TÜRKİYE’NİN GEREKÇESİ SADECE EKOMİK DEĞİL’
Rusya’nın da gelinen sürece değin Türkiye’yi sıkıştırma politikası uyguladığını anlatan Özbay, “Türkiye’nin yalnızca ekonomik kayıplardan ötürü bu yola girmiş olduğunu sanmıyorum. Bakın, Rusya’nın önemli televizyon kanallarında birinde Türkiye-IŞİD bağlantısını irdeleyen bir belgesel yayımlanacakken, bu ilişkilerin yeniden normalleşmesi neticesinde rafa kaldırıldı” diyerek Rusya’nın Birleşmiş Milletler’e sunacağını daha önce ifade ettiği “Türkiye ve IŞİD” raporuna işaret etti.
Erdoğan’ın geçmişte Şangay İşbirliği Teşkilatı’na yeşil ışık yaktığı yönündeki açıklamaları hatırlatan Özbay, “Bu açıklamalar Rusya tarafında çok ciddiye alınmıyordu. Çünkü Rusların gözünde, Türkiye’nin —ABD ile sorunlar yaşasa da- NATO üyesi olduğu sürece doğu bloğuna girmesinin imkanı yok. Burada Türkiye’nin seçim yapması gerekiyor. Zira AB’ye girmemek başka, NATO’dan çıkmak başka. Böyle bir durumu Rusya da beklemiyor. Türkiye’nin buna cesaret edemediğinin de farkındalar” yorumunu yaptı.
‘RUSYA KAYBETMEYİ GÖZE ALMAYACAKTIR’
Rusya’nın Türkiye’yi her zaman jeopolitik anlamda dikkate değer bir ülke olarak ele aldığını ifade eden Özbay, şöyle konuştu: “Türkiye Şangay İşbirliği Örgütü’nde diyalog ortağı konumunda. Bana göre Putin’in mektupla birlikte başlayan yakınlaşmaya başlamasının arkasında özellikle Karadeniz ve Doğu Akdeniz konusu var. Dikkat ederseniz son dönemde NATO Karadeniz’de ciddi tatbikatlar yapıyor. Hatta Ukrayna bile ‘Ben limanlarımı açmaya hazırım’ dedi. Rusya açısından bakıldığında, Türkiye bu kadar zayıf olmasına rağmen, dengeleri bozabilecek pozisyonda. Bu anlamda kaybetmeyi de göze almayacaktır.”