Çonkar, Sputnik'e yaptığı açıklamada "Başka ülkeler de AB ile kendi müzakerelerini yaparak farklı ilişki kodları geliştirmek isteyecek. Tabii ki Türkiye de burada üyeliği engellenen ve siyaseten bloke edilen bir ülke olarak burada daha kendi milli menfaatlerine uygun, daha özelleştirilmiş diyebileceğimiz bir ilişki geliştirme yönüne çevrilebilir. Bunu ihtimal dâhilinde değerlendirmek lazım" dedi.
‘BU SONUÇ BİZİM İÇİN SÜRPRİZ DEĞİL'
‘AB'NİN FARKLI BİR MODELE YÖNELMESİNE NEDEN OLACAK'
AB'nin geleceğiyle ilgili ciddi bir kırılma yaşandığını belirten Çonkar, "Bu referandum sonrasında daha farklı bir AB ortaya çıkacak diye düşünüyorum. Çünkü bu sadece İngiltere ile sınırlı kalmayacaktır. Yine rahatsızlığı olan birçok AB ülkesinde de benzer süreçler, benzer tartışmalar yaşanacaktır. Bu da AB'nin kendisini yeniden değerlendirip farklı bir modele yönelmesine neden olacaktır" dedi.
‘AB SÜRECİ, TÜRKİYE'NİN MENFAATİNE YENİ BİR STRATEJİYLE ŞEKİLLENMELİ'
İngiltere'nin AB'den ayrılmasının, Türkiye'yi nasıl etkileyeceği konusunda da konuşan Çonkar, "Tabii bu Türkiye'nin de AB'ye bakışını etkiler. Biliyorsunuz AK Parti de İngiltere'deki Muhafazakâr Parti ile birlikte Avrupalı Muhafazakârlar Grubu'na üye olarak bulunuyor. Bu çerçevede İngiltere'nin bu kararı alması elbette ki Türkiye'nin de kendi AB süreci ile ilgili yeniden bir değerlendirme yapmasını, Türkiye'nin menfaatine olan bir yeni stratejinin şekillendirilmesini gerektiriyor. Ben bu zamanın geldiğini düşünüyorum. Türkiye bunu bir halk referandumuyla da yapabilir" diye konuştu.
‘AB İLE MÜZAKERELER KONUSUNDA HALKIN GÖRÜŞÜNÜN ALINMASININ VAKTİ GELDİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB ile müzakerelerin sürüp sürmeyeceğine ilişkin bir referandum düzenlenebileceği açıklamasıyla ilgili de Çonkar, şöyle konuştu:
‘TÜRKİYE KARŞITLIĞI KAZANDI DİYEMEYİZ'
İngiltere'de AB'den ayrılmayı savunan partilerin Türkiye karşıtı kampanya propagandalarına bakarak "Türkiye karşıtlığı kazandı" denemeyeceğini dile getiren Çonkar, "Çünkü bizim görüştüğümüz Muhafazakâr Parti içindeki İngiltereli milletvekilleri, Türkiye'nin AB ile ilişkisi noktasında da kendilerinin öngördüğü belki farklı kademede bir ilişki geliştirilmesinin daha sağlıklı olacağını düşünüyorlar. Yoksa vize serbestisidir, serbest ticarettir, bu tarz konularda Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerini çok sorgulayan görmedim. Referandumu kazanan kesim açısından söylüyorum, siyasi güç olarak referandumda istediğini alan kesim, aslında Türkiye'ye daha yakın siyasi olarak bakıldığı zaman. Türkiye'yle daha farklı bir ilişki geliştirilebileceğini, Avrupa ile daha kendi çıkarları odaklı, milli menfaatleri gözeten bir çerçevede ilişki geliştirilebileceğini savunan kesimler. Bu açıdan o yanılsamaya çok düşmemek lazım, doğrudan o şekilde yorumlamak yanlış olur" diye konuştu.
‘CAMERON İKİYÜZLÜ BİR SİYASET İZLEDİ'
İngiltere Başbakanı David Cameron'ın referandum sürecinde ‘ikiyüzlü' bir siyaset izlediğini söyleyen Çonkar, "Türkiye'nin AB'ye üyeliğini destekleyen bir lider olduğunu savunurken bu kampanyada gerçek yüzünü ortaya koymuş oldu. Aslında Türkiye'nin üyeliğinin engellenmesiyle İngiltere'nin AB içinde kalmasını bir anlamda kendi avantajı için kullanmak istedi. Bu da tabii ters tepti. Yanlış, tutarsız bir politikaydı. Cameron, AB içinde kalmak isteyen bir politikacı olarak Türkiye üzerinde pozitif bir söylem geliştirseydi kendisi açısından daha yararlı olurdu. Ama yanlış yaptığını düşünüyorum" dedi.
Çonkar, referandumda çıkan sonucun Türkiye açısından olumlu olduğunu ifade ederken İngiltere'nin AB'den ayrılmasıyla ‘çok vitesli Avrupa' şeklinde adlandırılan sürecin hızlanacağını ifade etti. Çonkar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda AB'nin Türkiye'ye olan yaklaşımlarına bakıldığı zaman, gerçekçi bir değerlendirme yaptığımız zaman bu tarz bir farklı kademede entegrasyon, farklı kademede işbirliği, çok vitesli Avrupa dediğimiz süreç bence bundan sonra hızlanacak. Çünkü bu bir ihtiyaç haline dönüşecek. Başka ülkeler de AB ile kendi müzakerelerini yaparak farklı ilişki kodları geliştirmek isteyecek. Tabii ki Türkiye de burada üyeliği engellenen ve siyaseten bloke edilen bir ülke olarak burada daha kendi milli menfaatlerine uygun, daha özelleştirilmiş diyebileceğimiz bir ilişki geliştirme yönüne çevrilebilir. Bunu ihtimal dâhilinde değerlendirmek lazım. Burada sadece Türkiye olarak düşünmeyip birtakım periferide böyle bir ilişkiyi daha kendi menfaatleri açısından uygun gören ülkeler topluluğu gelişebilir. Bunu da biz öngörüyoruz açıkçası. Çünkü İngiltere'de de bu yönde güçlü görüşler var Türkiye ile alakalı olarak. Ve referandumda başarılı olan Muhafazakâr Parti grubu içerisinde liderlik yapan siyasiler içinde de bu görüşü ciddi şekilde savunanlar var."
‘AYRIŞMA ALMANYA'NIN AB'Yİ FEDERAL DEVLETE DÖNÜŞTÜRMEK İSTEMESİNDEN KAYNAKLANIYOR'
AB içindeki temel ayrışmanın, Almanya'nın AB'yi bir federal devlete dönüştürerek ülkelerin ulusal bağımsızlıklarını git gide zayıflatan bir süreci zorlamasından kaynaklandığını ifade eden Çonkar, "Buna reaksiyon doğuyor. Ülkeler, milletler kendi milli egemenliklerini Brüksel'e devretmek istemiyorlar. Çünkü Brüksel'de de çok ciddi bir israf, zaman zaman yolsuzluk olarak tabir edilebilecek harcamalar ve atalet ve o ülkelerin bireysel olarak menfaatlerini gözetmeyen ama bazı güçlü ülkelerin menfaatini gözeten bir yönetimin uygulandığıyla ilgili ciddi bir reaksiyon var. Bu da karşı reaksiyonunu doğuruyor. Türkiye de elbette buradan kendi çıkarına uygun olan bir yol seçebilir" diye konuştu.