RS FM'de yayınlanan Burası Türkiye programında Murat Erdin'in sorularını yanıtlayan Şeref Oğuz, şirketlerin işe alım koşullarının yanlışlığı nedeniyle yeni mezun olan binlerce gencin iş bulamadığını anlattı. "Akılsızlık herkes tarafından yapılınca akıl olmuyor. Türkiye'de şu an yeni mezundan tecrübe isteyecek bir embesillik dolaşıp duruyor" diye konuşan Şeref Oğuz şöyle devam etti:
‘UZMANLAR SİSTEM DIŞI KALIYOR'
"Yeni mezunlardan tecrübe isteyen insanlar bir süre sonra insan kaynağı geliştirmek yerine hamili kart yakınına gidiyor, bir tanıdığa gidiyor ve niteliksiz iş gücüne kendilerini mahkûm ediyor. Kendisini geliştirmek için bütün enerjisini eğitimine uzmanlaşmaya veren çocuklar bu yüzden sistem dışı kalıyor. Böylece vasatlığa mahkûm kalıyorlar. Sıradan işler yaparak sıradışı nasıl olabilirsiniz? Bu bir akılsızlıktır ve ne yazık ki Türkiye'deki pek çok işletme bizzat kendi insan kaynaklarının işgali altında. Öyle enteresan filtreler geliştiriyorlar ki bunu da düşük zekayla yaptıklarından dolayı işletme bir süre sonra kabiliyetlerden uzak kalıyor ve ancak şeytanların girebildiği bir mabet haline geliyor. Öyle şeyler talep ediyorlar ki başvuran çocuk özgeçmişine yalan yazmak zorunda kalıyor. Senin hayatta kaçırdığın ve yapamadığın ne varsa o yeni mezun çocuktan yapmasını istiyorsun."
Gazeteci-Yazar Şeref Oğuz, Türkiye'deki pek çok kurumun işe alımını yöneten insan kaynakları departmanlarının yanlış politikalarla hareket ettiğini şu sözlerle anlattı:
"Şirket doktora yapmış eleman arıyor. İnsan kaynakları mekanizması salaklık üzerine kurulduğundan dolayı şöyle oluyor: O şirketin insan kaynakları departmanına getirilmiş birisi karşısında 35 yaşlarında doktorasını bitirmiş biri geliyor. İş istiyor. Bir alanda doktora yapmak demek, alanında dünyada o işi en iyi bilen insan olmak demektir. İnsan kaynakları o insana zeka testi uyguluyor. KPSS zekasıyla kendisi bir seçenek oluşturamıyor, önüne konmuş 5 seçenekten bir doğruyu seçebilen zekayla doktora yapmış bir kişiyi aşağılıyor. Sadece basit bir salaklık olarak görünüyor ama biraz işlendiğiniz zaman patronlara kadar uzanan ayıp ve utancın olduğunu görüyoruz. Kabiliyeti aşağılamak için bundan daha güzel, şık ve şeytani bir yöntem olamaz. Siz işletmenize diplomalıları alıyorsunuz ama kabiliyetliler dışarıda kalıyor."
‘AZİZ SANCAR TÜRKİYE'DE ÇALIŞAMAZDI'
Şeref Oğuz işte bu zihniyet nedeniyle Nobel ödüllü Profesör Aziz Sancar'ın bile Türkiye'de çalışamayacağını sözlerine ekledi: "Aziz Sancar'ın Türkiye'deki 200 üniversitenin herhangi birinde böyle bir modelle ilerleme ihtimali olur muydu? Kafası koparılırdı çünkü farklı düşünüyor. Bizde şudur: Sıradan davran, herkes gibi düşün ama başar. Böyle bir başarı söz konusu olamaz."