Kofler, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve yazar Ahmet Nesin'in tutuklandığı yönündeki haberi ‘büyük bir kaygıyla karşıladıklarını' söyledi.
Deutsche Welle Türkçe'den Değer Akal'ın haberine göre, Türkiye'nin basın ve ifade özgürlüğüne saygı gösterme yükümlülüğü bulunduğunu vurgulayan Kofler, "Demokratik bir ülke basın ve ifade özgürlüğüne saygı göstermeli. İfade özgürlüğünden yana faaliyetleri nedeniyle hiç kimse tutuklanamaz" dedi.
‘TÜRKİYE'NİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ VAR'
Kofler, Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası sözleşmelere atıfta bulunarak basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili bu sözleşmelerden kaynaklı yükümlülükleri bulunduğunu hatırlatarak, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan ve AB üyeliğine aday olan Türkiye bu hakları korumakla yükümlü" ifadesini kullandı.
Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünün artan oranda sınırlandırılmasını büyüyen bir endişeyle izlendiğini kaydeden Kofler, 'Türk Hükümetini, eleştirel düşüncenin ifade edilmesine ve sivil toplum aktörlerinin faaliyetlerine saygı göstermeye' çağırdı.
‘TEMEL HAKLAR AYAKLAR ALTINA ALINIYOR'
Alman siyasetçiler de, üç aydının derhal serbest bırakılması çağrısı yaparken, bu tutuklamalardan sorumlu tuttukları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir dille eleştirdi ve özgürlük mücadelesi verenlerle dayanışma içinde olunacağını duyurdu. Muhalefetteki Yeşiller Partisi ise Federal Hükümetten aydınların serbest bırakılmasını sağlamak için harekete geçmesini istedi.
Federal Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Michael Brand, "Türkiye'de temel haklar tekrar ve tekrar ayaklar altına alınıyor" diyerek, bunun Türk devletinin demokratik hukuk devleti olma iddiasıyla çeliştiğini söyledi.
‘TÜRKİYE DERHAL TUTUKLANAN ÜÇ KİŞİ SERBEST BIRAKMALIDIR'
Brand, "Türkiye, hukuk devleti olma iddiasını ispatlamak istiyorsa, tartışmasız bir şekilde artık eleştirel seslere alan tanımalı ve derhal tutuklanan üç kişi serbest bırakmalıdır" dedi.
Michael Brand Alman milletvekilleri olarak Türkiye'de demokrasi ve ifade özgürlüğünden yana olanlara destek vereceklerini vurgularken şunları ifade etti:
"Federal Alman Meclisi, özellikle baskının hâkim olduğu bu dönemde sivil toplumun, özgürlükten yana olan güçlerinin, siyasi muhalefetin ve özgür medyanın yanında yer almaktadır."
‘SORUMLUSU CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DIR'
Başbakan Merkel liderliğindeki Hristiyan Demokrat Parti'nin (CDU) milletvekili Brand, "İfade ve basın özgürlüğünün, gün geçtikçe daha da sert bir şekilde baskı altına alınmasının sorumlusu Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Bu hem kabul edilemez, hem de tehlikeli. Türkiye'nin istikrarı için de tehlikeli" diye konuştu.
Türkiye'nin bu gidişata son verecek politika değişikliğine yönelmesi zamanının geldiğini söyleyen Brand, "Ankara, Türkiye ile Avrupa ile arasındaki uçurumun daha da derinleşmesini istemiyorsa politika değişikliğine gitmesinin zamanı gelmiştir" ifadesini kullandı.
‘ERDOĞAN HUKUK VE DEMOKRASİYE ÖNEM ATFETMİYOR'
Federal Meclis'in Yeşiller Partili Dışişleri Komisyonu üyesi Omid Nouripour ise Türkiye'de Financı, Nesin ve Önderoğlu'nun derhal serbest bırakılmasını sağlamak için federal hükümetten, AB ortaklarıyla birlikte harekete geçmesini talep ettiklerini açıkladı. Nouripour, "Bu talebimizi dile getirmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Nouripour, son tutuklama kararlarının Erdoğan'ın hukuk ve demokrasiye önem atfetmediğini gösterdiğini savundu. Yeşiller Partisi milletvekili, "Sayın Erdoğan'ın muazzam bir tehdit ile karşı karşıya olduğu hissiyatını taşıdığı ve bu nedenle kendi görüşünü paylaşmayan herkese kilit vurmak istediği izlenimini ediniyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin AB'ye üye olmak istediğini anımsatan Nouripour, basın ve ifade özgürlüğünün AB'nin temel değerleri arasında bulunduğunu vurguladı. Omid Nouripour bu nedenle Erdoğan'ın ülkesinde demokratik, yurttaşlık ve hukuk devleti ilkelerini sağlamlaştırmak ve uygulanmasını da temin etmek zorunda olduğunu söyledi.