Türkiye, Rusya ile ilişkilerin bozulması nedeniyle başta ekonomi ve turizmde olmak üzere büyük zararlar görmeye başlarken, Ankara’dan pişmanlık beyanları gelmeye başladı. Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e 'Rusya Günü' vesilesiyle bir mektup gönderdi. Kremlin, mektubun 'cevap gerektirmediğini' açıklayarak 'özür ve tazminat' talebini yinelese de; Rusya’nın Ankara Büyükelçisi'nin Erdoğan'ın iftar davetine katılması, bazı heyetlerin Moskova'ya gitmesi iki ülke arasındaki buzların erimeye başladığı iddialarına neden oldu.
'İLİŞKİLERİN BOZULMASI RUSYA'NIN DA ALEYHİNE'
Ankara Politikalar Merkezi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Kanbolat, Türkiye'nin Rusya ile normalleşme çabalarını RS FM'de Ceyda Karan'ın hazırlayıp sunduğu 'Eksen' programında değerlendirdi.
Kanbolat'a göre sadece ekonomik değil siyasi ve jeopolitik ilişkilerin bozulması Rusya'nın da 'aleyhine' bir durum yaratıyor. Kanbolat, bu durumu şu sözlerle anlattı: "Özellikle Karadeniz bölgesinde Sovyetler Birliği devri ve 1991’de dağılmadan sonra süren bir Türk-Rus dengesi vardı. Türkiye bu konuda her zaman hassas davranmıştır. 2008 Gürcistan-Rusya savaşında da, 2015’te Ukrayna krizinde de, Kırım’da da Türkiye hep bir denge poitikasını gözetmiştir. NATO kuvvetlerinin Karadeniz’de kalıcı bir şekilde izin vermemiştir.”
'KARADENİZ FİLOSU KURMA ÇABALARI VAR'
Kanbolat yeni jeopolitiği şu sözlerle değerlendirdi: "Nedir bu jeopolitiğin değişmesi? Artık Bulgaristan ve Romanya Karedeniz’de NATO aynı zamanda AB üyesidir. Gürcistan, NATO ve AB üyesi olmak istiyor, Batı’ya göz kırpıyor. Aynı şekilde Ukrayna da öyle. Böyle bir durumda Rusya’nın bir yalnızlığı meydana çıkmıştır ki, Bulgaristan, Romanya ve Türkiye arasında bir Karadeniz Filosu’nun kurulma çalışmalarında olduğu iddia ediliyor. Böyle bir durumda tabii ki, Rusya Federasyonu’nun Karadeniz’de kalıcı olarak yalnızlaşmaya götürebilir. Bunun endişesini de duyuyorlar."
'TÜRKİYE, SURİYE’DE NE YAPMAYA ÇALIŞTIĞINI KENDİNE SORMALI'
Peki Rusya, Suriye ordusunu destekleyerek Türkiye'nin desteklediği İslamcı grupları vururken, normalleşme süreci Suriye sahasında nasıl mümkün olabilir?
"Rusya, ki orada aslında bir bağlamda tarihinde ilk defa kendinden ayrı bir coğrafyada ABD ile bir ittifak da yaptığını görüyoruz. Ve Türkiye’nin aslında Suriye’de ne yaptığı belli olmamaya başladı. Muhalifleri destekleyerek biz Suriye'yi bir ulus devletten mi çıkartmaya çalışıyoruz, yoksa bir güçlü bir merkezi devlet mi Türkiye'nin yararınadır. Ve onun için Esad rejimini tekrar mı desteklememiz lazım, bunu artık kendi kendine sorması gerekiyor."
'MOSKOVA’DA ÇALIŞTAY YAPTIK'
Kanbolat, Ankara Politikalar Merkezi olarak 2 Haziran'da Moskova'yı ziyaret ettiklerini aktarırken, "Rusya Devlet Başkanlığı’nın resmi düşünce kuruluşu Rusya Federasyonu Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (RIF) ile bir çalıştay gerçekleştirdik ve bir protokol imzaladık. Teklif de onlardan geldi. Onlardan gelmesi, bizim oturmamız konuşmalar bile bir yumuşamanın işaretleri olarak karşımıza çıkıyor" bilgisini verdi.
'RUSYA DA TÜRKİYE DE AVRUPA GÖRÜNÜMLÜ ASYALI BİR TOPLUM'
Peki, Türkiye, benzeri bir özür-üzüntü ve tazminat meselesini İsrail ile yaşarken, Rusya'ya karşı aynısını yapması nasıl bir psikolojik zemin yaratır?
Sonuçta iki ülke arasında savaş olmadığına dikkat çeken Kanbolat, Britanya’nın 2000’lerin sonunda Rusya ile yaşadığı ajan krizine rağmen bugün British Council’in Moskova’da hayli etkin olabildiğine dikkat çekti. Türkiye’nin de sivil toplum kuruluşlarının etkinliği ile ilişkilerde yeni bir dönemin açılmasına yardımcı olabileceğini ekledi.
'NAZARBAYEV GEREKİRSE TAZMİNATI BEN ÖDEYEYİM DEDİ'
"Kazakistan Cumhurbaşkanı sayın Nazarbayev bunu açık açık belirtti. Arabuluculuk yapmayı önerdi, hatta gerekiyorsa vurulan uçağı ben teslim edeyim Rusya'ya, hatta tazminatı ben vereyim dedi. Bu iş bitsin biz arada kalıyoruz dedi. Bu olayın, soğukluğun düşük seviyeye inmesi sonra da bitmesi hayırlı olacaktır.”