İran arasında varılan nükleer anlaşmanın mimarlarından olan Richard Nephew, Hürriyet'ten İpek Yezdani'ye verdiği mülakatta İran'da idam cezasına çarptırılan Babek Zencani'nin durumuyla Rıza Sarraf'ın davasını kıyaslayarak, "Zencani, yaptırımları delmek için Amerikan finans sistemini istismar etmedi, başka ülkelerin finans sistemlerini istismar etti, örneğin Türkiye'ninkini" diye konuştu.
Nephew, ucu Türkiye'ye de dokunması ihtimali bulunan bir konuya da açıklık getirdi. "Sarraf soruşturmasının para transferlerinin yapıldığı bankalara uzanma ihtimali var mı?" sorusuna "İşte anahtar soru bu. Bu, bankaların bilerek suça bulaşıp bulaşmadığına bağlı. Bu davada hangisinin geçerli olduğunu ancak şu anda yürütülmekte olan soruşturmanın sonucunda anlayabiliriz" yanıtını verdi.
Hürriyet gazetesinde yayınlanan mülakatın ilgili kısmı şöyle:
‘SİYASİ BİR ÖNEMİ BULUNDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM'
İşadamı Rıza Sarraf, İran'a yönelik yaptırımları ihlal ederek ABD'yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve kara para aklama suçlamalarıyla ABD'de tutuklandı. Bu davanın Amerika açısından önemi nedir?
İran'a yaptırımların uygulanması açısından çok önemli bir dava. Amerikalı savcılar Amerikan finans sistemini kendi çıkarı için kullanarak suça bulaşmış insanları bulmak için maaş alıyorlar. Bu kişileri buldukları takdirde de kovuşturma açmaları ve yaptıklarından sorumlu tutmaları gerekiyor. Ancak bu davanın ABD'de daha geniş anlamda siyasi bir önemi bulunduğunu düşünmüyorum. Hong Kong'da kara para aklama işi yapan Çinli bir işadamının tutuklanması gibi bir olay.
Sarraf'a isnat edilen bu suçlar, Amerika açısından çok ciddi suçlar mıdır?
Kesinlikle. Yaptırımların delinmesi ve Amerikan finans sisteminin suiistimal edilmesi, bizim çok ciddiye aldığımız bir suç. İnsanların güvenebileceği, adil olduğunu düşündüğü ve de suçun işlenmediği bir finans sistemi, Amerikan ekonomisinin ve güvenliğinin önemli bir parçasıdır. Bu bizim için önemli bir ulusal değer. Bu açıdan baktığınızda, Amerikalı Başsavcı'nın bu davayı çok ciddiye aldığını göreceksiniz. Bu suça nelerin dahil olduğunu bulabilmek ve suçlu bulunduğu takdirde Sarraf'ı bunlardan sorumlu tutabilmek için yapabileceği her şeyi yapacaktır.
‘AMERİKA'NIN AÇISINDAN ŞU NOKTADA ZENCANİ DAVASININ ÇOK FAZLA BİR ÖNEMİ YOK'
Yaptırımları delen diğer bir isim, Sarraf'ın ortağı olarak bilinen İranlı işadamı Babek Zencani. Zencani İran'da yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. Zencani davasının Amerikan Hükümeti açısından önemi nedir?
Amerika'nın açısından şu noktada Zencani davasının çok fazla bir önemi yok. Biz ona Amerikan kanunları açısından işlediği suçun karşılığı olan cezayı verdik zaten, kara listeye alındı. ABD birini kara listeye aldığı zaman o kişinin ABD'de olan malvarlığı dondurulur. Eğer ABD'de malvarlığı yoksa bu durum daha çok teoride kalır. Ayrıca Zencani, yaptırımları delmek için Amerikan finans sistemini istismar etmedi, başka ülkelerin finans sistemlerini istismar etti, örneğin Türkiye'ninkini! Bu yüzden de bu iki dava birbirinden biraz farklı. Sarraf ise Amerikan finans sistemini istismar etti, bu yüzden de Amerika'da yargılanacak. Tabii şunu da unutmamalıyız, Amerikan Hükümeti Sarraf'ı gözaltına alıp tutuklayabildi, ancak Zencani için aynı şey geçerli değil.
‘YOLSUZLUĞUN DURDURULMASI, ABD'NİN TÜM ÜLKELER İÇİN DOĞRU OLDUĞUNA İNANDIĞI BİR ŞEY'
Babek Zencani'nin İran'da yargılanmış ve ceza almış olması Amerikan hükümeti tarafından pozitif bir adım olarak görüldü mü?
Yolsuzluğa karşı olması bakımından pozitif bir adımdır. Yolsuzluğun durdurulması, ABD'nin tüm ülkeler için doğru olduğuna inandığı bir şey. Bu açıdan bakıldığında pozitif bir adım olarak görebilirsiniz. Ancak tutuklanmasının ve mahkemeye çıkarılmasının asıl sebebi yaptırımları delmesi değil, İran devletinin parasını çalmasıydı. Bu da bizim asıl kaygılarımızdan farklı bir durum.
Peki, bu soruşturmanın, bu para transferlerinin yapıldığı bankalara uzanma ihtimali var mı?
İşte anahtar soru bu. Bu, bankaların bilerek suça bulaşıp bulaşmadığına bağlı. Bu para transferlerine aracı olan bankalar pekâlâ bir suç işlediklerini bilmeden bunu yapmış olabilirler. Bankalar da suiistimal edilebilir. Ancak bu bankaların Amerikan yaptırımlarını savuşturmak için Sarraf'la çalıştıklarına ve Sarraf'a yardım ettiklerine dair kanıt olursa, o zaman sorumlu tutulabilir. Geçmişte, bankaların kendi çıkarları için suç eylemine bilerek yardım ettiklerini gördük. Bu davada hangisinin geçerli olduğunu ancak şu anda yürütülmekte olan soruşturmanın sonucunda anlayabiliriz.