Peki bu konuda Türk halkı ne düşünüyor? Ankara’nın muhtemel tepkileri neler olacak? Türk-Alman ilişkilerinin geleceğini neler bekliyor?
Konuyla ilgili Sputnik Radyosu’na konuşan Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkan Yardımcısı, Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi, (Emekli) Büyükelçi Murat Bilhan şu değerlendirmelerde bulundu.
Bunun yanında vatandaşlarımızı mobilize etmeye çalışacak. Yani Türk kökenli Alman vatandaşlarıyla Türk vatandaşlığını koruyup Almanya’da yaşayan, çalışan 3,5 milyona yakın insan var. Türkiye, bu insanları mobilize etmek, bunları seferber ederek, mümkün mertebede orta ve uzun vadeli planlar üzerinde çalışacaktır. Yani Türkiye’nin tepkisi tabiatıyla olacak. Yalnız şu var, bu olay Türk-Alman ilişkilerinde büyük bir güven sarsıntısını ortaya çıkardı. Türkiye Almanya’ya çok güveniyordu. Bu güven ciddi şekilde sarsılmış durumda. Türk halkında Almanya’ya olan güveni ciddi şekilde sarsılmış durumda. Türk halkı artık Almana güvenmiyor. Bu önemli bir faktör. Bundan Almanya’nın da orta ve uzun vadede zararlı çıkacağını düşünebiliriz.
Peki Ankara, Alman parlamentosunun aldığı kararı eleştirirken hangi kriterler çerçevesinde hareket etmekte?
Bu konuda İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü araştırma görevlisi Dr. Mehmet Perinçek şu yorumlarda bulundu.
Bundestag’ın herhangi bir konuda soykırıma hükmetmesi mümkün değil. Böyle bir yetkisi bulunmamaktadır. 1948 yılında imzalanan Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına dair Uluslararası Sözleşme’ye göre bir olayın soykırım olabilmesine ya o ülkenin genel mahkemesi, bizim olayımızda Türkiye mahkemeleri, veya Uluslararası Ceza Mahkemeleri karar verebiliyor. Bunun dışında hiçbir kurumun herhangi bir olayın soykırım olmasına dair bir karar alması mümkün değil. Dolayısıyla Alman Parlamentosu’nun aldığı bu karar tamamen bir yetki aşımıdır, Bundestag’ın böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.
Bunu destekleyen ikinci bir nokta da, 15 Ekim 2015 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Perinçek-İsviçre davasında aldığı karardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargıçları 1915 olaylarının, Yahudilere yönelik yapılan Holokost’tan farklı olduğunu, aynı kategoride bulunmadığını ifade etmişlerdi.
Dolayısıyla Alman Parlamentosu’nun aldığı bu karar tamamen siyasi bir karardır, Alman Parlamentosu’nda bu konuyu araştırmış olan kimselerin bulunduğunu zannetmiyorum. Bu siyasi kararı alırken de Alman Parlamentosu’nun hiçbir şekilde Ermenilerin acılarını paylaşmak veya Ermenilerin çıkarlarını savunmak gibi bir derdi de bulunmamaktaydı. Zaten Ermeni meselesi, Türklerle Ermeniler arasında olan bir mesele değil, Türkiye ile Türkiye’yi paylaşmak isteyen büyük devletler, emperyalist güçler, Batılı devletler arasında olan bir meseledir. Batılı devletler ne tarihte, ne geçmişte, ne de bugün bu tür kararları alırken veya bunun propagandasını yaparken Ermenilerin çıkarlarını değil, Türkiye’yi bölme, paylaşma planları çerçevesinde bu tür adımlar atmaktadırlar.
‘Ermeni soykırımı’ konusu Batılı devletlerin elinde bir silah olarak Türkiye’ye karşı kullanılmaktadır. Özellikle Türkiye’yi mülteci meselesi konusunda sıkıştırmak için yapılmaktadır. Son dönemde Türkiye’deki Erdoğan iktidarının Dünyadaki itibarı, prestiji ciddi bir şekilde azalmıştır, sarsılmıştır. Tabi bundan da faydalanarak böyle bir karar çıkabilmiştir. Alınan bu karar Türk-Alman ilişkilerine çok ciddi bir şekilde zarar verecektir. Türkiye tabi buna mutlaka gereken cevabı vermelidir.