Avukat Melih Akkurt, hazırladığı dava dilekçesinde, kararın neden iptal edilmesi gerektiği hukuki gerekçelerini anlattı. Almanya'nın Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne taraf olduğu belirtilen dilekçede, Almanya Anayasası'nın 25. maddesinin de devletler hukukunun yasalardan üstün olduğu hükmünü içerdiği belirtildi.
‘KARAR YOK HÜKMÜNDEDİR'
Dilekçede, "Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin 6. maddesinde soykırımın ancak mahkeme kararıyla tespitinin yapılabileceği hususu dikkate alındığında yargı kararı olmaksızın yasama organı tarafından çıkarılan yasa, açık ve bariz yetkisizlik nedeniyle yok hükmündedir" dendi.
‘AİHM KARARLARI VAR'
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi'nin 15 Ekim 2015 tarihinde açıkladığı İsviçre kararında da, soykırım suçuyla ilgili net ifadelere yer verildiği belirtilen dilekçede, 27510/08 sayılı kararda böyle bir suçun varlığına ancak eylemin yapıldığı ülkenin yetkili ceza mahkemesi veya yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesi (Lahey Adalet Divanı) karar verebileceğinin belirtildiği vurgulandı. Ayrıca yine bu kararda, parlamentoların, hükümetlerin, akademik kuruluşların 1915 olayları hakkında soykırım kararı veremeyeceği de net bir şekilde ifade edildiğinin de altı çizildi.
‘EVRENSEL HUKUK İLKELERİ İHLAL EDİLDİ'
Dilekçede, Alman Federal Meclisi'nin aldığı kararın aykırı olduğu hukuk ilkeleri ve yasalar da şöyle sıralandı:
"Yasa ile evrensel hukukta, mahkeme kararı olmadan kimsenin suçlu sayılamayacağı ilkesi açıkça ihlal edildi. Yasa, Alman Anayasası'nın 3. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırı. Yasa ile yargı hakkı ve adil yargılanma hakkı ihlal edilerek Anayasa'nın 19. maddesinin 2. bendinde yer alan hakkın özüne dokunma yasağı ihlal edildi. Yasa hukuksal dayanaktan yoksun biçimde Türk ve Ermeni milletini karşı karşıya getirdiğinden ve Türk ve İslam karşıtlığı yarattığından Anayasa'nın 'önsöz'ünde yer alan Alman milletinin 'dünya barışına hizmet etmek' amacına aykırı."
‘SAVUNMA BİLE ALMADILAR'
Avukat Melih Akkurt, konuyla ilgili Sputnik'e yaptığı açıklamada, 2 Haziran'da Almanya Parlamentosu tarafından öncelikle 'Ermeni Soykırımı'nın yapıldığını tespiti akabinde de bu tespitin neticesinde hükümete talimatlar içeren kararın Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle Alman Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yaptığını söyledi. Akkurt, "Gerekçelerimiz arasında uluslararası alanda buyruk kural niteliğinde olan BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi uyarınca soykırım kararanın ancak mahkeme tarafından alınabileceği, yine Alman Anayasası'nın 20. maddesi uyarınca yasamanın anayasal düzene aykırı olamayacağı, Anayasa'nın 25. maddesine göre de, Almanya devletinin bütün uluslararası normları kendi kanunlarının üzerinde kabul ettiği ve bunlara saygı göstermesi gerektiği tarafımızca birlikte değerlendirilerek söz konusu parlamento kararının gerek Alman anayasasına gerekse de BM Sözleşmesi'ne aykırı olduğundan bahisle başvuruda bulunduk" dedi.
Bu kararla Almanya Anayasası'nın 19. maddesinde yer alan 'hakkın özüne dokunma yasağının' da ihlal edildiğini vurgulayan Avukat Melih Akkurt, söz konusu karar alınırken bir komisyon oluşturulmadığını, Türklere ve Türk hükümetine savunma hakkı tanınmadığı, delil ve itiraz sunma imkânı verilmediğini söyledi. Akkurt, "BM'nin 1948 İnsan Hakları Bildirgesi'ne göre de, suçlamada bulunan üzerine atılı suç bulunan bir kişinin savunmasının alınması zorunlu" dedi. Akkurt dilekçesinde, Alman Devletler Ceza Kanunu'nun 6. maddesi, Akayesu kararı (Ruanda), Srebrenitsa kararı ve AİHM 2015 Perinçek kararlarına da atıflarda bulunulduğunu söyledi.
‘KANUN YERİNE KARAR ÇIKARTILARAK İÇ HUKUK SÜRECİ BİTİRİLDİ'
Avukat Melih Akkurt, Almanya Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapmak için iç hukuk yollarının bitmiş sayılıp sayılmadığı konusundaki soru üzerine de, düzenlemenin kanun değil, karar olduğu için iç hukuk yollarının tükendiğini söyledi. Akkurt, "Normal bir yasa değil bu. Hükümete talimat veren bir karar. Almanya tarihinde de araştırdığımız kadarıyla böyle bir karara karşı ilk defa dava açılmış olacak. Almanya Parlamentosu anladığımız kadarıyla bunu kanun olarak çıkarmayarak, karar alarak belki de denetimlerden kaçınma amacı gütmüştür diye düşünüyoruz" diye konuştu.
‘HERKES BAŞVURSUN' ÇAĞRISI
Akkurt, soykırım kararında gerek Almanya'da gerekse Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan Türkleri kamuoyunda nezdinde de küçük düşüren, onur kırıcı, ifade özgürlüğünü sınırlandırıcı ifadelerin yer aldığını savundu. Kararda suç konusu soykırımın Almanya ders kitaplarında da yer alması, bunun tüm dünya kamuoyuna tanıtılması gerektiğinin de belirtildiğini ifade eden Akkurt, "Bir anlamda bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve Türk olduğunu ispatlayabilecek herkesin bu konuda dava açması gerektiğini ve bu davaların da Almanya Anayasa Mahkemesi tarafından da kabul edilip karara bağlanacağı kanaatindeyiz" diye konuştu.
‘AİHM'E DE BAŞVURU YAPACAK'
Almanya Anayasa Mahkemesi'nin dışında konuyla ilgili AİHM'ne de başvuru yapacağını açıklayan Akkurt, araştırmalarına göre her iki mahkemeye de aynı anda başvuru yapılmasının önünde hukuki bir engel bulunmadığını da söyledi. Akkurt, "En kısa zamanda AİHM'de başvuracağız" dedi.
ALMANYA ANAYASA MAHKEMESİ'NDEN TÜRKİYE LEHİNE KARAR BEKLİYOR
Avukat Melih Akkurt, Almanya Anayasa Mahkemesi'ne yaptıkları başvuruda hukuki sürecin Türkiye lehini sonuçlanacağından hiç şüphesi olmadığını söyledi. Akkurt, "Çünkü bunların hepsi gerek Almanya'nın anayasal düzenlemeleri gerekse uluslar arası düzenlemeler, bu anlamda biz Almanya Anayasa Mahkemesi'nden lehimize bir karar çıkmasını bekliyoruz. Aksi bir durum olacağını da hiç düşünmüyoruz. Bizim argümanlarımızın hepsi tamamen hukuk temeline dayalı. Emsal yargı kararlarına ve uluslararası sözleşmelere dayalı" diye konuştu.