Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği'nin yeni binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın, aslında kadınlığını inkâr ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun, eksiktir, yarımdır" demişti.
CHP'li Bilgehan, şu soruları yöneltti:
1- Bu sözlerin ardından, kendi tercihiyle anne olmayan kadınların toplum karşısında küçük düşürülmemesi ve ayrımcılığa maruz kalmaması için bakanlığınızca herhangi bir çalışma yürütülecek midir?
2- Türkiye'de sağlık sorunları nedeniyle çocuk sahibi olamayan binlerce kadın vardır. Bakanlığınızın da tüp bebek sahibi olmak isteyen çiftlere destek verdiği bilinmektedir. Zaten yıpratıcı bir süreç yaşayan ve çocuk sahibi olmak için çırpınan kadınların ‘anneliği reddettiği, eksik olduğu, yarım olduğu' algısının oluşmaması için bakanlığınız harekete geçecek midir? Bu kadınlar, ‘yarım-eksik' damgalamasına hedef olmamak için ailesiyle ilgili özel bilgileri ve gördüğü tedaviyi çevresiyle paylaşmak mı zorundadır?
3- Anayasa'nın 10. maddesine göre "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." Buna rağmen sadece cinsiyetlerinden ve kişisel tercihlerinden ötürü, bazı kadınların ‘eksik' ya da ‘yarım' olarak nitelenmesi, bakanlığınızın yürüttüğü birçok projede temel aldığı toplumsal cinsiyet eşitliğiyle çelişmez mi?