Sanatçı hakkında benzer iddialarla devam eden soruşturma ve dava sayısı 11'e ulaşırken bunlarda sekizini, Erdoğan'a hakaret iddiasıyla açılan dosyalar oluşturuyor.
Orhan Aydın, Sputnik'e yaptığı açıklamada, "Hayatımın önemli bir kısmı tiyatro salonlarında prova yapmakla, sahneye çıkıp oynamakla geçmekteyken, önemli bir kısmı da şimdi adliye kapısında geçiyor. Bu bir utanç. 21. yüzyılın bir utancı diye düşünüyorum" dedi.
‘HİTLER ALMANYA'SINDAN SONRA YAPILAN EN BÜYÜK BASKI'
AK Parti'nin 14 yıllık iktidarı boyunca yaşananları, askeri darbe dönemindeki uygulamalardan bile daha sert olduğunu belirten Aydın, "Her iki darbe döneminde de tiyatro yapıyordum ve sahneye çıkıyordum. Baskının, sansürün bu kadar şiddetini, bu kadar faşist ve iğrenç dayatmasını hiçbir boyutuyla yaşamadık. Şimdi bu başka bir yıldırma, ele geçirme, yok etme operasyonu ve galiba Hitler Almanya'sından sonra ya da Şili'deki Pinochet'den sonra yapılan en büyük baskılar diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
‘SALTANATINI KURMAK İSTEYEN TEK BİR AKIL, HALKA KARŞI OPERASYON YÜRÜTÜYOR'
Gerçeği söyleyen, sesini yükselten herkese karşı manipülasyon yürütüldüğünü söyleyen Orhan Aydın, "Sanki bir ortak akıl değil, bir tek aklın, kendi saltanatını ve hanedanlığını kurmak isteyen bir tek aklın, bütün bir ülke halkına karşı yürüttüğü genel bir operasyonun parçası. Başka bir şey daha var; kültür ve sanat alanları, AKP gericiliğinin 14 yıldır ele geçiremediği tek alan. Cumhuriyet kurum ve kuruluşları işgal edildi. Yargı ayaklar altında, adalet ölmüş. Adalet çay topluyor! O duruma kadar gelmiş" dedi.Orhan Aydın, yargıya güven duyup duymadığı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Hayır, hiçbir biçimde güvenmiyorum. Eşitlikçi ve özgürlükçü yargılama yapan yargıçlar, savcılar, hâkimler, avukatlar bu ülkede öldürüldüler. Ama şu son 14 yıl içinde yaşadıklarımız; yargının ve hukukun tepeden tırnağa işgal edilmesi, ayaklar altına alınması da tarihi bir insanlık suçudur. Dün Erdoğan'ın yaptığı açıklamada ‘Yürütme de, yasama da, yargı da, hepsi bana bağlıdır' diyor. Böyle bir şey yok! İnsanlık tarihinde böyle bir şey yok. Bu vardı Hitler Almanya'sında, İtalya'da vardı, faşist Pinochet'nin olduğu Şili'de vardı. Vardı bütün faşist diktatörlüklerde."
‘ELİNİN KANIN İÇERİSİNDE OLDUĞUNU KANITLADIM, BENİ VATAN HAİNİ İLAN ETTİ'
Soruşturma ve dava dosyalarının içeriğine ilişkin bilgi veren Orhan Aydın, ‘sanat ve sanatçı düşmanlığının birinci sırada olduğunu' aktardı. Aydın ‘hırsızlıklar, talan, çevre ve kent kültürüne karşı işlenen suçlara ilişkin belgeli tüm yazı ve açıklamalarının' davaya dönüştüğünü söyledi:
"Bu ülkedeki talana, yalana, hırsızlığa, cinayete katliamlara ve Doğu ve Güneydoğu'da açık biçimde sürdürülen savaşa karşı gösterdiğim reaksiyonlar… Suriye meselesiyle ilgili hükümetin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın tepeden tırnağa elinin kanın içerisinde olduğunu, savaş kurmaylığına soyunduğunu yazdım ve kanıtladım, belgeleri var bunun. Benim gibi birçok insan bunu yazdı ve kanıtladı. Uluslararası basın bunu yazdı. Bu Birleşmiş Milletler'in gündemine geldi, Avrupa Birliği'nin gündemine geldi. Bütün bunları yazdım, düşüncelerimi söyledim ve suçlu ilan edilmeye çalışılıyorum. ‘Sen Suriye'de elinle, aklınla, yüreğinle savaşın içindesin. Savaş kurmayısın' dediğim için beni ‘vatan haini' hatta ‘sanatçı müsveddesi' diye ilan etti."
Erdoğan'ın korktuğu için çok sayıda soruşturma ve dava açtırdığını, baskı uyguladığını söyleyen Orhan Aydın, "Kendisinden olmayan herkesin düşman ilan edildiği bir ülkede yaşıyoruz, bu anlamıyla. Elbette korkuyor, bunu yapan birisi korkar. Dolayısıyla dava açmayı sürdürecektir ama nafile" ifadelerini kullandı.