Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uganda ziyareti kapsamında Makerere Üniversitesi'ndeki fahri doktora tevcih törenine katıldı.
Törende konuşan Erdoğan, sığınmacı krizine dikkat çekerek, Türkiye'nin veren el konumunda olduğunu vurguladı. Ege Denizi'nde yaşanan olumsuz manzaralara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkelerindeki çatışmalardan kaçarak, sınırlarımıza gelen 3 milyon Suriyeliye biz kucak açtık. Bunların 300 bini Iraklı. Biz bunlara dikenli tellerle duvarlar örmedik. Niye Türkiye'ye geliyorsunuz, demedik. Onlar varil bombalarından kaçıyordu. O bombalardan kaçan insanlara biz kapımızı kapayamazdık ve biz Ege Denizi'nde boğulmayla karşı karşıya olan 100 bini aşkın mülteciyi Sahil Güvenlik botlarımızla denizden kurtardık. Birileri maalesef o botların içerisinde olanların botlarını ne yazık ki delerek, onların boğulmasına fırsat verdi. Biz veren el olacağız, alan el olmayacağız; dedik" ifadelerini kullandı.
‘HUKUKUN GEREĞİNİ UGANDA'DAN HAYKIRMAMIZ LAZIM'
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, dünya ülkelerinin 5 daimi üyenin iki dudağı arasından çıkacak söze mahkûm edilemeyeceğini savunarak, şöyle konuştu:
"Şu anda dünyada az gelişmiş ülkelere destek noktasında birinci sırada Amerika, ikinci sırada Türkiye, üçüncü sırada İngiltere var. Fakat milli gelire oranla baktığımız zaman birinci sırada Türkiye, ikinci sırada Amerika, üçüncü sırada İngiltere var. Biz bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Fakat biz diyoruz ki dünya beşten büyüktür. Hukuk alanında fahri doktora alıyorum ya öyleyse insanlar arası hukukun, ülkeler arası hukukun gereğini Uganda'dan haykırmamız lazım. Dünya beş daimi ülkenin iki dudağının arasına mahkum edilemez. Birinci Dünya Savaşı'nın şartlarında yapılanmış bir tabloyu hâlâ bugün insanlığa dayatamazsınız. Suriye bugün problemini çözemiyorsa daimi üyelerden bir tanesi veya iki tanesi 'hayır' diyor, olmuyor. Geçici üyeler var. Geçici üyelerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Biz de diyoruz ki şu anda Afrika'dan daimi üyelerin arasında bir tane üye var mı? Yok. 1 milyar 700 milyon Müslümanın olduğu bu dünyada bir tane halkı Müslüman olan ülke var mı? Yok. Bu nasıl adalet, nasıl hukuk? Böyle hukuk olabilir mi?"
‘O ZAMAN BİZİM ADIMIZ DİKTATÖR OLUYOR'
Haklı olanın güçlü olduğu bir dünyada hukukun tecelli edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu andaki tablo neyi gösteriyor biliyor musunuz? Güçlü olanın haklı olduğu bir dünyada hukuk tecelli etmez. Tam aksine haklı olanın güçlü olduğu bir dünyada hukuk tecelli eder. Bunun arayışı içindeyiz. Bunu söylediğimiz için birileri rahatsız oluyor. O zaman bizim adımız diktatör oluyor. Niye? Bunları söylüyoruz diye. Biz bunları söylemeye devam edeceğiz. Dünyadaki hangi görsel, yazılı medya gruplarının bize saldırdığını bu konuda çok iyi biliyoruz. Her platformda yaşanan çarpıklıklar konusundaki itirazlarımızı dile getirmeyi ve reform taleplerimizi ifade etmeyi sürdüreceğiz."