Görüş ayrılıkları, özellikle Esad’ın geleceği ile ilgili tartışmalarda, Suriye’de güvenlik bölgesinin kurulması ile ilgili farklı yorumlarda, DEAŞ’le mücadele ve Suriyeli Kürtlere yönelik farklı tutumlarda kendilerini göstererek artmaya devam ediyor. Ve en son ABD, DEAŞ’e karşı Esad’ın askeri birliklerini destekleme kararını aldı ki, daha önce bu konuda Ankara’nın teklifini reddetmişti.
Peki ABD’nin Suriye’deki hareketleri Türkiye’de nasıl değerlendiriliyor? Bilindiği üzere Türkiye-ABD ilişkileri formalde stratejik olarak kalmaya devam ediyor, peki gerçekte bunlar ne durumdalar?
Konuyla ilgili Sputnik Radyosu’na konuşan Ankara Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı, Saadet Partisi Genel Başkan Danışmanı, eski milletvekili Prof. Dr. Oya Akgönenç Muğisuddin şunları söyledi:
"Suriye krizi çok karışık bir durumda. Orada o kadar çok fraksiyon var ki, bazen kim kiminle mücadele ediyor, dışarıdan adeta anlaşılmıyor. Sadece onunla kalmıyor, bir de dışarıdan bazı ülkelerin orada kendi faaliyetleri var. Dolayısıyla iş fevkalade karışık.
Şimdi Amerika ile Türkiye arasındaki sıkıntıların merkezinde özellikle bazı terör örgütlerinin tanımlanması olayı çıkıyor. Mesela bugün PYD olarak bilinen grup, tamamen PKK’nın bir uzantısıdır.
İkincisi, Türkiye diyor ki, işin esasına bakalım. Burada bombardıman, kavgalar devam ettiği sürece burada yaşayan insanlar hayatta kalabilmek için bir yerlere kaçmaya devam edecekler.
Türkiye diyor ki, biz bu işi kökünden çözelim, bir güvenli bölge yapalım, hiç olmasa kendi topraklarında, kendi vatanlarında kalsınlar. Ondan sonra bunlara koruma verilir, böylece sağa sola kaçıp durmasınlar. Nedense bu hala tartışılıyor. 3 yıldır bu konuşulduğu halde çeşitli sebeplerle çeşitli ülkeler süreci uzatıyorlar.
Artık uluslararası camia, terör örgütleri kimlerdir, onun üzerinde bir anlaşmaya varması lazım. Terör ve terör örgütünün tanımlarının doğru yapılması gerekiyor. Eğer bu iki konuda akıl ve mantık galip gelirse o zaman zannediyorum, hemen hemen herkesin problemi azalacak ve barışa doğru bir adım atılmış olacak. Aksi halde bunlar, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde en büyük sıkıntı olarak kalmaya devam edecektir. Bu iki unsur diğer çok önemli sıkıntılara sebep oluyor.
ABD, Suriye’de Türkiye’yi rahatsız eden hareketler yapıyor. Örneğin, Amerikan ordusundaki askerlerin giydiği üniformanın üstünde Suriye’de PYD diye bilinen ve PKK’nın bir kolu olan grubun işaretleri var. Bu ne demek acaba? Onlar nasıl olur da bir terör örgütüyle aynı kıyafeti giyerler? Açıklamaları şu oldu: Efendim orası karmakarışık bir yer. Çok tehlikeli durumlar var. Artık Amerikan askerlerini hedef yapmak istemiyoruz. Onun için kamuflaj için ve onların güvenliği için böyle giyindiler. Tabi kimse bunu kabul etmedi.
İkinci açıklamaları da şöyle oldu: Efendim bunlar münferit olaylar. Biz bu kişileri uyardık. Bundan sonra olmayacak. Şimdi rica ederim, bir savaş sırasında böyle münferit olay olmaz. Türkiye’de kimse aptal değildir. Biz gözümüzle ne görüyorsak onu anlamaya çalışıyoruz. Gözümüz ne görüyor? Amerika’nın askeri PYD’nin üniformasının işaretlerini kullanıyor. Bu demektir ki, orada bir işbirliği var. Ve bu, Türk halkında da Hükümet’te de inanılmaz bir tepki yarattı. Kimse bu olaydan hoşnut değildir. Türkiye’de herkes ABD’ye çok öfkeli."