Diken'de yer alan habere göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ve dışişleri bakanlığı yetkililerinin ev sahipliği yaptığı, Türkiye'nin göçmenler ve Suriye politikasını defaatle uluslararası kamuoyuna anlatma fırsatı bulduğu zirve 23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirildi.
Zirvenin sonunda çatışma bölgelerindeki ülkelere ve silahlı gruplara uluslararası insani hukukun gözetilmesi çağrılarının yer aldığı bir bildiri yayınlandı. Bildiriye, zirveye katılan 48 ülke imza verdi, ancak ev sahibi Türkiye imza atmaktan imtina etti. Bildiri, ABD'nin Ankara büyükelçiliğinin resmi Twitter adresinden de ‘Uluslararası insani hukukun ve bu hukuka bağlılığın önemini teyit eden Dünya İnsani Zirvesi ortak bildirisi' başlığıyla paylaşıldı.
Uluslararası İnsani Hukukun ve Bu Hukuka Bağlılığın Önemini Teyit Eden @WHSummit Ortak Bildirisi: https://t.co/Mq1Gq8Z4dZ
— US Embassy Turkey (@USEmbassyTurkey) 25 Mayıs 2016
BİLDİRİDE NELER VAR?
Türkiye'nin imza vermediği bildiride, uluslararası toplumun en önemli gündeminin çatışma bölgelerindeki sivillerin korunması olması gerektiği belirtilip ülkelere ve çatışan silahlı gruplara uluslararası insani hukuka uyarak sivillerin korunmasını sağlama mesuliyetleri hatırlatıldı.
Çatışma bölgelerinde sivillerle silahlı taraflar arasında kesin bir ayrım yapılması gerektiği kaydedilen metinde, sivillere doğrudan saldırıların uluslararası hukuk ilkelerinde kesinlikle yasaklanmış olduğu hatırlatıldı. Metinde bu nedenle çatışan tüm gruplara sadece siviller değil, hastaneler, kültürel mekanlar, koruma altındaki bölgeler gibi yerlere saldırmama çağrısı yapıldı. Tüm ülkelerden de konvansiyonel silahların ticareti konusunda dahil oldukları uluslararası hukuk ilkeleri doğrultusunda hareket etmeleri istendi.
‘ÇATIŞMA BÖLGELERİNİ AÇIN'
Türkiye'nin imzalamaktan kaçındığı metindeki dikkat çekici bir çağrı da Birleşmiş milletler ve uluslararası yardım örgütlerinin çatışma bölgelerine girmesi için gerekli koşulların sağlanması yönünde oldu. Devletlere, insani yardımlara tarafsızlık ilkesinde yaklaşması ve çatışma bölgesindeki herkesin sağlık hizmeti alabilmesi yönünde çağrı yapıldı.
Bunun için BM ve insani yardım personellerinin çatışma bölgelerine ‘engelleme olmaksızın' girmeleri için izin verilmesi, güvenliklerinin sağlanması, personel ve ekipmanlarına zarar verilmemesi istendi.
BM İLE TÜRKİYE ARASINDA GERGİNLİĞE SEBEP OLMUŞTU
48 ülkenin imzacı olduğu bildirideki bu vurgu akıllara kısa süre önce Birleşmiş Milletler'in (BM) aylarca ‘abluka'da kalan Şırnak'ın Cizre ilçesinde olup bitenlere ilişkin bağımsız bir soruşturma açılması yönünde Türkiye'ye yaptığı çağrıyı getirdi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin, Cenevre'de yazılı açıklama yaparak, kendilerine Cizre'de yürütülen operasyonlara ilişkin çok sayıda hak ihlali ihbarı ulaştığını, içlerindeki en endişe verici iddianınsa bodrumlarda 100 kişinin öldürülmesi olduğunu belirtmiş, Türkiye'den bağımsız soruşturmaya izin vermesini istemişti. Dışişleri Bakanlığı, bölgeye uluslararası kurumların heyet göndermesi önünde bir engel olmadığını savunmuştu.