Nokta dergisinden Müjgan Halis'in sorularını yanıtlayan Bahattin Yücel'in açıklamaları şöyle:
Başta Rusya olmak üzere, pek çok ülkenin vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeme çağrısı yaptığını biliyoruz. Ama sizden öncelikle bu yılı anlamak için, geçen yıl sektörünüzde neler yaşandığınızı dinlemek isteriz…
Geçen yıl da düşük bir sezon geçirdik. Bunun iki tane nedeni vardı: İlki Rusya ekonomisindeki çok ciddi türbülanstı. 1 Dolar, 31-32 ruble idi, birdenbire 70-80'lere çıktı. Şimdi 60'lar seviyesinde. Bu Rusya'da müthiş bir talep düşüşüne neden oldu. Çünkü insanlar ekonomik sorunlar olduğunda öncelikle tatilden vazgeçerler. Bir de son yıllarda dışarıda; Türkiye IŞİD destekçisi, ona lojistik sağlayan etkili ülkelerden biri olarak algılanmaya başladı. Uluslararası Adalet Divanı'nda yargılanabileceği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne şikâyet edilebileceği konuşulur oldu. Turist de zaten birinci olarak ekonomi ikinci olarak da güvenlik tercihleriyle tatil yapıyor. Bizimkiler sayılarla oynamayı çok seviyorlar ama kişi başı harcamaya baktığımız zaman bir zorlama artış beklentisi ve algı yaratma çabası var. Onun da pek gerçekçi olmadığını görüyoruz. Zaten son 4-5 yıldır sürekli bir düşüş vardı, belki sayılar artıyordu ama doluluk oranları düşüyordu. Bunun nedenlerinden bir tanesi de, arz çokluğuydu. Yani Türkiye kronik sorunlu bir döneme girmişti: Son uçak düşürme ve Güneydoğu'da gelişen olaylar bu düşüşü hızlandırdı, keskin hale getirdi.
Bu eğilim süreceğe mi benziyor?
Ben 2020'ye kadar turizm gelirlerimizde ciddi bir düşüş olacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye bizim hedef pazarımızda her gün birinci haber ya da ilk beş haberden bir tanesi: Türkiye'deki baskılar, iç savaş görüntüleri, IŞİD militanlarıyla olan ilişkiler ve IŞİD'in Türkiye'den beslendiği, ayrıca da dönem dönem sayın cumhurbaşkanının demeçleri ve yasaklar. İnsanların ne yiyeceğine, ne içeceğine, ne giyeceğine, kaç çocuk yapacağına kadar varan müdahaleler. Bunlar dışarıda çok hoş algılanmıyor tabii.
Türkiye'de 7 Haziran sonrası politik konjonktürle de ilişkili olarak çok fazla otelin kapatıldığı söyleniyor. Bu doğru mu?
7 Haziran'dan sonra değil ama 1 Kasım'dan sonra ortaya çıkan sonuçta şunlara dikkat çekebilirim: Sezona girdik gireceğiz ama Paskalyaları boş geçirdik. Hem Ortodoksların hem Katoliklerin Paskalyasında gelen giden olmadı. 1-13 Mayıs arası Ruslar için çok önemli bir tarihti. Ki Ruslar bizim ikinci alıcımız ve yaklaşık 5 milyon kişi gönderiyorlardı bize. Rus pazarındaki düşüş ise yüzde 90. İki ülke arasında 500 bin evlilik var, bu 1 milyon kişi demektir. Bu hareket de yok.
Yani çok ciddi bir sorun yaşıyoruz ve bu sorunu görmezden geliyoruz. Birtakım palyatif önlemlerle aşılabilir diye düşünüyoruz ama yok öyle bir şey. Çünkü Türkiye turizmini yönetenler; hem siyasetçiler hem de meslek örgütleri, bu konuda dünyadaki eğilimleri, değişen tüketici profilini iyi okuyarak kendilerini konumlandıramadılar. Öte yandan; Türkiye'nin bulunduğu coğrafyadaki kargaşa önemli bir etken. Bir savaşın ortasındayız ve bütün komşularıyla kavgalı bir ülkeyiz. Şu anda en iyi ilişkimiz belki Yunanistan'la. Düşünün Bulgaristan'ın iç işlerine müdahale ediyoruz diye başkonsolosumuzu sınır dışı ettiler. Bir de sınırımızda savaş, şehirlerimizde patlamalar.
Şu anda Kemer bölgesine gidip fotoğraf çekin, terk edilmiş kovboy kasabası gibidir. Bazı yerlerde tesisler dahi açılmıyor. Fethiye'de belki İngilizlerin evleri olduğu için hareket var ama Marmaris boş. Yukarı çıkın; Kuşadası, Didim, Kuzey Ege, İstanbul boş. Bodrum Belediye Başkanı "Mikonos'a benzedik" diyor ama abartının bu kadarı.