Hozat'ın gazeteye verdiği söyleşinin bir kısmı şu şekilde:
"Türk devleti Kürtlere yaklaşık yüz yıldan beri soykırım uygulamaktadır. Barış süreci ile birlikte PKK ile diyalog kurulmaya çalışıldı. Ancak devletin politik çözüm için somut bir projesi yoktu. Barış süreci durdurulduğundan bu yana saldırılar daha da şiddetlendi. En büyük katliam ise Ankara'da 103 kisinin hayatını kaybetmesi oldu.
Barış süreciyle AKP'nin kendi iktidari ve gücünü sağlamlaştırmak için yola çıkılmıştı. Barış süreci boyunca AKP devletin bütün aygıtlarını kullanarak güç alanlarını genişletmek ve hakimiyetini elde etmek için kendi çıkarları için kullandı. Barış sürecinde hatta savas hazırlıkları bile yapıldı. Kürdistan'da cok sayıda polis ve askeri istasyonlar inşa edildi. Koruculuk sistemi yeniden tasarlandı askeri amaçli hizmetlerde artış oldu.
Aynı zamanda bu süreçte Kürtler Kürdistan'da örgütlenme ve demokratik özerklik sisteminin inşası açısından büyük adımlar attılar. Suriye'nin Kuzeyinde bugünkü Rojava'da devrim yaşandı. Burada demokratik kanton sistemi olusturuldu. YPG öncülügünde Suriye'de IŞİD'e karşı büyük bir mücadele yürütüldü. Bu durum AKP'yi çok korkuttu. Çünkü AKP ve IŞİD stratejik müttefikti. Her ikisi de aynı ideolojiyi benimsemektedir. Bu durum Kuzeydeki Kürtlere ilham oldu. Kürtlerin Rojava'da özerklik ilan etmesi Türk devletini rahatsiz etti. PKK'yi zayıflatmak, kuzeyde Kürtlerin kazınımı durdurmak için AKP savaş başlattı."
'GENÇLİK DİRENİŞİNİ DOĞRUDAN KOORDİNE ETMİYORUZ'
"AKP savaş başlattığından bu yana direnişin çeşitli biçimlerini değerlendirmeye başladık. Devletin bu savaş politikasina karşı şehirlerde Kürtler özerkliklerini ilan ettiler. Kışın gerillalar çok az hareket ettiğinden, daha az bir aksiyon yürüttüler. Mücadale daha çok gençlik mücadelesi ve müdafaa direnişiydi. Baharın gelmesi, koşulların daha da elverişli hale gelmesiyle gerilla saldırılarını daha da artırmaya başladı. Şu anda koşullar daha iyi düzeyde. PKK kırsal kesimlerde ve şehirlerde eylemlerini arttıracak ve yoğunlaştıracak. Kuzey Kürdistan'da ve Türkiye'de eylemlerimizi daha da radikalleştirme kararı aldık.
Cizre'de yaklasık 400 kişi öldü, cesetler diri diri yakıldı. Sur'da yine aynı şekilde 100 sivil öldürüldü. Bugün Kürdistan'da katliam yaşanmakta, tutuklanmalar ve sivil halka yönelik işkenceler uygulanmakta. AKP ve Türk devleti tarafından işlenen bir savaş suçu var.
Bu durumda kendini savunmaktan daha meşru bir şey olamaz. Bütün bu nedenlerden dolayı tabi ki gençlik direnişini destekliyoruz. Biz doğrudan bu gençlik direnişlerini koordine etmiyoruz. Kendi kararları ve o şekilde mücadele veriyorlar. Buna ek larak Türkiye'de demokratik güçlerin mücadelesi de önemlidir. Faşizm sadece Kürtlere değil, bütün demokratik güçlere, haklara, inanclara ve etnik gruplara karşıdır."
"Olası bir erken seçimde HDP, CHP ile koalisyon oluşturur mu?" şeklindeki soruya Bese Hozat şöyle yanıt verdi:
"CHP içinde iletişim kurulabilecek sol ve solcu kanat var ancak bunlar hegemonik bir güç oluşturamadılar. CHP'nin politikası büyük oranda laik ve milliyetçi eksene oturmaktadır. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda CHP'nin AKP'yi desteklemesi bu ideolojinin bunun bir parçası. CHP yanlış bir politika izliyor.
'AKP FAŞİST BİR BLOK OLUŞTURDU'
"AKP faşist bir blok olusturdu. AKP, MHP, ulusalcı hareketler, laik ve milliyetçi güçler ittifak oluşturdular. Bütün bu ittifaka karşı Kürdistan'da ve Türkiye'de demokratik güçlerin biraraya gelerek oluşturdukları ayrı bir blok da demokratik mücadele açısından önemlidir. Böyle bir pakt karşısında ancak fasist blok kırılabilir. Biz de bunun icin mücadele ediyoruz."