Türkiye'de artık hukuk devleti denen bir şey kalmadığını bu nedenle de birçok kararda güç dengesinin rol oynadığını söyleyen Dündar, basın özgürlüğü için elbette hukuki yollardan mücadele edilmesinin yanında siyasi bir mücadele de verilmesi gerektiğini vurguladı.
Cumhuriyet'in haberine göre, her iki mücadelenin de tüm siyasi çevreler tarafından ortaklaşa verilmesi gerektiğini belirten Dündar, demokrasi mücadelesinin hem ulusal hem uluslararası hem de mesleki dayanışma içinde olması gerektiğine dikkat çekti.
‘DOĞRU BİLDİĞİMİZİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Dündar, mesleklerini düzgün yapmaya çalışan gazetecilerin birçok şekilde yıldırılmak istenebileceğine dikkat çekerek, "Ama biz doğru bildiğimizi savunmaya devam edeceğiz, bundan başka çaremiz yok. Birlikte mücadele vermezsek, hepimizi tek tek suçlayacaklar" diye konuştu.
'KENDİSİNİN YAPTIĞI SUÇU BAŞKASINA MAL ETME DURUMU'
Dündar, DİHA'ya yönelik suçlamaları psikolojideki ‘yansıtma'ya benzeterek, "Psikoloji biliminde yansıtma diye bir teori var. Kendisinin yaptığı bir suçu başkasına mal etme durumu. İşte bunu yapmaya çalışıyorlar. Kendi yaptıkları suçları gazetecilere mal etmeye çalışıyorlar. Bunu çok ciddiye almamak lazım. Zerre kadar ciddiye almamak lazım. Bununla dalga geçmek lazım" dedi.
Kendisinin bu durumla ilgili ‘Acemi Casus' başlıklı bir yazı kaleme aldığını belirten Dündar, "Ama şunu ciddiye almak lazım. DİHA'nın web sayfası 40 kere kapatılıyorsa, 13 muhabiri tutuklanıyorsa bunu ciddiye almak lazım. İktidar çevresinde nasıl bir korkuya neden oluyorlarsa bu iktidar sürekli olarak baskıyı arttırıyor. Baskıya karşı tek yapılacak şey yılmamak. Yılmadan gazeteciliğe devam etmek ve bir arada durmak" dedi.
Dünyanın hiçbir yerinde gazetecilerin belge yayımladıkları için suçlanamayacağını belirten Dündar, sadece otoriter liderlerin, gazetecileri belge yayımladıkları için suçlayabileceğini söyledi.