Hristiyan birlik partileri (CDU/CSU), Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller Partisi'nin birlikte hazırladığı önergeye Sol Parti'nin de destek vereceği belirtiliyor.
Gazeteci Süheyla Kaplan, Sol Parti Federal Milletvekili Sevim Dağdelen'le Sputnik için konuştu. Dağdelen'in gündeme ilişkin sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
2 Haziran‘da Federal Meclis'te yapılacak oylama sonrası Türkiye-Almanya ilişkilerinde herhangi bir gerilimin yaşanması bekleniyor mu?
2 Haziran'daki oylama synı zamanda Türkiye'deki Ermenilerle Türklerin barışması, bir araya gelmeleri ve kardeşlik ortamının doğmasına zemin hazırlaması bakımından da önemli bir adım olacak. Türkiye'nin yapamadığını Almanya gerçekleştirmiş olacak.
Alman Meclisi'nde önergenin kabul edilmesinden sonra AK Parti hükümeti bu kararı nasıl karşılayacak?
Retorik anlamda tepkiler olacak. AKP'li politikacılar kendi seçmenlerine yönelik vitrin konuşması yapacaklar. Ancak ciddi anlamda diplomatik bir krizin yaşanacağını zannetmiyorum. Türk-Alman ilişkileri uzun tarihsel sürece dayanmakta. Ekonomik işbirliği gibi ortak çıkarlar var. İki ülke mülteci anlaşmasından ötürü yoğun ilişki içerisinde. Bu ilişki devam edecektir. Türk-Alman ilişkilerinde köklü bir değişiklik olmayacağını ve herhangi bir gerilim yaşanmayacağını düşünüyorum.
Meclis oturumunda Sol Parti'nin tavrı ne olacak?
Önergede ‘soykırım' ibaresi geçerse, Alman İmparatorluğu'nun suç ortaklığı aynı şekilde önergede yer alırsa, ve bu suçun sadece Ermenilere değil diğer Hristiyan azınlıklara yönelik işlendiği ibaresi de olursa teklif desteklenecek.
‘BU KOŞULLAR ALTINDA VİZE MUAFİYETİNE KARŞI ÇIKILMASI GEREKİR'
Parti olarak mülteci anlaşması kapsamında vize muafiyetini destekliyor musunuz?
Sol Parti, bugüne kadar vize muafiyetine hep olumlu baktı. Ancak şu an gündeme gelen vize muafiyeti, AB ve Almanya tarafından körüklenen mülteci anlaşmasının bir parçası.
Vize muafiyetine ‘evet' diyen aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de sürdürmüş olduğu baskı politikalarına, Kürtlerin katledilmesine, basın özgürlüğünün yok sayılmasına da ‘evet' demiş olacaktır.
AB ve Almanya Kürtlere uygulanan bu katliama susmakla, suç ortaklığı yapmakta. Türkiye terör yasasındaki değişikliği, bağımsız yargının oluşturulması gibi önemli konularda da üzerine düşeni yerine getirmemekte. Bu koşullar altında vize muafiyetine de karşı çıkılması gerekir.
‘KÜRTLERİN İLTİCA BAŞVURUSUNDA ARTIŞ VAR'
Vize muafiyeti olması durumunda Güneydoğu'dan çok fazla sayıda Kürt vatandaşının AB ülkelerine iltica edeceği belirtiliyor…
Alman İçişleri Bakanlığı'nın Nisan 2016 raporuna göre Türkiye'den gelen vatandaşların iltica başvurusunda müthiş derecede yükselme var. Bunların yüzde 90'i Kürt vatandaşı. Çünkü o bölgelerde katliam var ve pervasız bir politika izlenmekte. Avrupa sığınmacı anlaşması yüzünden katliama sessiz kalıyor ve Erdoğan'ın politikalarına boyun eğiyor. Mülteci sayısı azalana kadar bu böyle devam edecek.
Alman hükümeti bölgeye silah satıyor. Türkiye'de sokağa çıkma yasağının ilan edildiği kentlerde, operasyonlarda kullanılan silahların çoğu Almanya'dan gitme. Türkiye'ye ve Ortadoğu ülkelerine silah satışları yoğun şekilde devam ediyor. Bu silahlar Kürtlere karşı kullanılıyor, Almanya da buna göz yumuyor.
1992 yılında Cizre'de katliam yaşandığı sırada silah satışını durdurmuşlardı. Şu an iktidarda olanlar onlar kadar onurlu politika izleyemiyorlar. Çünkü silah endüstrisi ile iyi ilişkileri var.
Bazı insan hakları örgütlerinin raporlarında Türkiye'ye geçmek isteyen Suriyeli mültecilere güvenlik güçleri tarafından ateş edildiği iddia ediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Büyük bir skandal. Alman hükümeti İçişleri Komisyonu'nda geçtiğimiz hafta bir müsteşara bu konuyu sordum. ‘Türk makamları böyle bir şeye rastlamadığını söylüyor' yanıtını verdiler. Oysa bu tür kurumlar bilimsel çalışmalı ve referansları güçlü olmalı. BM denetiminde bağımsız araştırma komisyonları kurulmalı. Aksi takdirde gerçekler ortaya çıkarılamaz.
Almanya ve Türkiye IŞİD'e karşı gerekli mücadeleyi veriyor mu?
Hakkında fezleke hazırlanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği teklifinin ikinci turu bugün TBMM'de yapılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Erdoğan bu gidişle başkanlık sistemini elde edecek. Bu açık ve net. Erdoğan'ın tek derdi HDP'yi meclisten atabilmek. Türkiye'deki kardeşliği sabote ediyor. Hem Kürtlere karşı silahlı mücadele yürütüyor hem de siyasal mücadeleyi engellemeye çalışıyor.